• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
   

  SAKLI-ŞİFA

En iyi sağlıkcı insanın kendisi ne yiyorsan o sun

Sebzeler temizleyici meyvalar besleyici dir

 Bu site geçek dili ve imla ile ”edebiyatcı tarih felsefe ve veya editor” taraflarından düzeltirilerek yazılmamış ve bu site yazarı “tamamen terçübesine ” göre yazmış olarak sunulmuştur. 

Yaşam şavaşını kazanan kazanacak güçlü ve hızlı olan değildir “ inandığı yolda doğrulukla doğrularla ” yaşama yaşatmak için sabır ile ilerleyen yaşamda başarılı yer tutar ve onu hiç bir güç kimse durduramaz defalarca yıkılsada saklı-şifa 
SİTE MENÜSÜ SAKLI-ŞİFA

VİTAMİNİ MİNERAL PROTEİNLER GÖREVLERİ SAKLI ŞİFA

FAYDASI SONSUZ VİTAMİNİ MİNERAL PROTEİNLER HİKMETİ NİMETİ GÖREVLERİ 
Çev.iz yağ yapar, yaprağı yağları yakar.
Papatya çiğnemek mide suyunu toplar.
Zencefil 2,5 yaşına kadar çocuklarda kullanılmaz. Sonrası şifa doludur
Isırgan kansere karşı bağışıklık sistemini koruyan bir ilaçtır fakat vücutta kanser virüsü varsa 10 kat daha yükseltir.
Yılan taşı yılan kafasında kare taş taşır, faydası çoktur.
Yılan ikinci taş ı ödünde saklar, mor renginde bu taş, yılan zehrinin, panzehirimdir, panzeri yanında taşır.
 Bay kuş yumurtası biri sarı biri siyah marifeti çok tur.
 Yaban keçilerin ,geyikleri, kursaklarında panzehirlerini, yanlarında taşır.
 Kara tavuk faydaları.
 Kalaşof baliğinin faydaları.
 Elektirikli baliğin faydaları.
 Kirpinin faydaları.
 Gelinçik hayvanın faydaları.
Örümcek ağlar ve şeker kanı durdurur ilk yârdim gelesiye kadar.
Orman da yanız  kaldığınız da üstünüzde hiç bir şey kalmadan durursanız. Canavar ve yırtıcı köpekler den korunmak için en güzel duruştur. Saldırmaz.
Çoban san köpeklerin göz çevresine siyah boya veya kömür sürün  sürün  her şeyi iyi görür.(Hırsız üstüne bir şey giymeden gelirse Köpek saldırmaz Ama göz kenarına siyah sürerseniz her şeyi görür.)
ŞAP FİZİKSEL ETKİLERİ 
-Şap su ile kaynatılır, elde edilen mayi ile gargara yapılırsa dişeti iltihabını temizler.
-Şap, sirke tortusu ile merhem yapılır, iyileşmeyen yaralara sürülürse yaraları kurutur.
-Kumaş boyası içine karıştırılırsa boyanın çıkmamasını sağlar.
-Şap sürülürse kanama durur. 
-Bal, sirke, şap çalkalanarak gargara yapılırsa, dişetlerini besler, ağız yaralarını iyileştirir.
-Tırnak mantarlarının iyileşmesi için şaplı suya pamuk batırılıp, tırnak üzerine tatbik edilir.
-Şap, sirke tortusu, mazı merhem haline getirilip, cilt tüberkülozunda merhem gibi sürülür.
-Şap ve tuz iyileşmeyen habis yaralara pudra biçiminde konursa şifası görülür.
-Şaplı su koltuk altına sürülürse kokuyu giderir.
-Şap yastık altına konulursa horlamayı, kötü rüya görmeyi ve korkuyu giderir.
-Burun kanamalarında şaplı su çekmek kanamayı durdurur.
-Şap ve mum merhem haline getirilip, parmak ucu iltihaplarında sürülürse iyileştirir.
-Kulak iltihaplarında şap, zeytinyağında eritilir. Elde edilen bu yağdan ikişer damla kulağa damlatılırsa iltihabı kurutur. İşitmeyi sağlar.
-Evin kıble tarafına bir parça şap koymak, ev halkına nazarı geçersiz hale getirir, nazar tesir etmez.
-Şap, sirke ve su çalkalanarak mayi yapılır, bu mayi ile gargara yapılırsa ağız içi ve boğazdaki iltihapları temizler.
-Şap bulanık suyun içine atılırsa suyu sefirleştirir.
-Şap ve tuz pudra haline getirilerek parmak arası mantarlarına uygulanırsa mantarı
temizler. 
 
UNUTTURULAN BALIKLAR        
YILAN BALIĞI İlla bir Japon’un bir Çinlinin bulması değil.. Sadece duvarda asılı diplomada değil.
Beynin altını atın gümüş yoksa pusulayı kaybedersin..
Yılan balıkları Türkiye ege sularında ve Edirne enez ilçesinde yetiştiricilik yapılmakta dır. Çin, Japonya ve Avrupa sularında yaşamaktadırlar, Bu cins balıklara "sudaki ginseng" adı verilmiştir.
Denizde doğar ancak akarsularda yaşarlar. İnsanlar, bugüne kadar verilen çabalara rağmen bu balığın yavrularının suni üretimini gerçekleştirememişlerdir.
Dolayısıyla bu balık cinsi çok değerlidir. Örneğin, Çin'de ona "yumuşak altın" denilmektedir. Yaşaya bilirlik gücü çok yüksek bir balıktır.
Gece rahatça hareket eder, ışığa karşı çok duyarlıdır ve oksijen eksikliğine son derece dayanıklıdır.(Tüm sır derisinde ve omurgasında dır)
I945'te Hiroşima'daki nükleer bombardımanın ardından tüm canlıların arasından yalnızca bu balığın hayatta kalabilmesi herkesi çok şaşırttı. (Derisindeki sır, omurgasın da ki yaşam onu hayata tutmuş tur)
Bu durum bilim adamlarının yoğun ilgisini çekti. Japonya'da son derece değerli olan ve içerdiği besin maddelerinin katsayısı yüksek olan bu cins yılan balığı insanlar tarafından çok sayıda tüketilmektedir.
.
EPA insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitleri. Bu asit, kan damarlarını iyileştirir, lipid seviyesini azaltır, dolayısıyla çeşitli kan damar hastalıklarını etkili bir şekilde önler.
DHA aynı şekilde insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitlerin den dir. Bu aside "BEYNİN ALTINI" adını vermişler.
Beyin fonksiyonlarını iyileştirir, hafızayı güçlendirir, yaşlanma nedeniyle meydana gelen dejenerasyon ve senile dementia durdurulabilir.
akgler alkoksil gliserin, insan vücudu tarafından üretilebilmektedir.
Bilim adamları ona "bağışıklık kaynağı" adını vermişlerdir. Lenf bezlerinde, karaciğer ve ilikte konsantre olan bu madde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyon ve diğer hastalıklara karşı dirençli kılar.
Daha bir çok rahatsızlıkta kullanılır. Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK
Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.
Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.
Göğüs meme kansere karşı koruyucu
Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.
Kalp ve damarları korur.
Kolesterolü düşürür.
Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.
Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.
Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.
Eklem romatizmaya iyi gelir.
BALIK VE ATEŞ GERİSİ MARİFET
Yılan balığın derisini soyun tulum şeklinde çıkarın derisini atmayın bir kavanoza koyun bu size sonradan yağ yapımında lazım olacak.(Derisini neden çıkarıyoruz sorusuna cevap olarak hava geçirmez oluşu sebebi tavaya mangala koyduğunuzda balık patlar veya yağ sıcratır korkusu yaşamayın diye ayrıntı yazıyorum bilginize.)
Balıkların üzerine tuzu, pul biber karabiberi, kimyonu ve reyhanı serpiştirin. Defne yapraklarını iyice sarın . Üzerini streç film veya folyo ile kapatarak 5-6 saat buzdolabında terbiye edin.
Bekli yen balık baha sonra ayrı sade olarak folyo ya sarılır kendi yağı yeterli dır, meşe koruna koyularak pişme sı beklenir bu arada domates ,biber kırmızı, sarımsak ,soğan pişirilir ,pişen balık ,servis tabana folyo ile konur, pişirilen malzeme, kabukları soyularak ,aynı balık üzerine koyularak, limon, defne ,dere otu, acı sos ve baharatı isteyene göre servis yapılır.(Aynı şekilde fırında da yapılır.)Geri kalan pişirmek sizin marifetli ellerde hazırlanmış malzemeyi çorba yapa bilirsiniz.
Japon ve çin açık sularda Balık yavruyken su diplerinde faydalı mineralleri bil hassa dip kahve rengi mor yosunları yiyerek küvetleşir kademeli olarak büyüdükçe su üstüne çıkar. Aynı zaman da eğe sularımızda Çanakkale enez ilçelerinde dip sularda ayını yosunlardan beslenmiş yılan balıkları vardır.
Öyle ki ege sularında büyüdükçe eğeye akan ırmaklardan içlere kadar gider hatta Kütahya’ya kadar yüzer bazen de karaya çıktığı görülmüştür.. Dip sulardaki yosun kahverengi yosun Türkiye de 50 yıldan beri satılmakta eski aktarlar buna DENİZ KADAYIFI der ve hala satılmakta dır..ve ayrıca 30 yıl önce hala olabilir bir inceleme de İZMİR URLA kırmızı yosun ithal eden yurt dışında tesadüf sonucu tanışarak urla da yeterince var oluşu öğrensem de incelemende gerçeği görerek daha 50 yıl geride gelmekte olduğumu anlamış bulunmaktayım araştırmamdan buyana kadarda 30 yılı eklersek toplam 80 yıl.. Neden mi 03 11 2019 Haberler şöyle geçer çin bilim adamı AYZAMIR HASTALIĞINA ilaç buldu derlermiş.. Gerisi sizlere yorum bırakmaktayım..
Bu sırlar kitabin da 45 sene önce not alınan 2011 de yazıma geçen ve 2013 yılında kitaptan kısa notlar alımlarıyla yazıldı ve 06 11 2019 tekrar hatırlatılmakta. Deniz kadayıfın içeriği vitaminleri mineralleri enzimleri yılan balığından daha da güçlü. .Daha çok aydınlanmak ise daha 10 yıl önceye kadar aktarcılık ve alternatif yol almadığımızdan..
Daha bu kadar duvarda asılı araştırmacı olmadığından şimdi ise ağzı latın harflere yatkın olanlar birazda kulak dolmalar birazda para girince eller avuçlandı birde gelsin paralar nefis coşunca coş Allah coş.
Hakkımızda derler araştırmacı ar ge geliştirmek büyümekteyiz der dururlar.. denizden çıkarıp ağaçtan kökünden kesip ve tohum atmadan yerden toplanan şifalı bitkileri yok etmek ten insanoğlunu yok edilmekten başka bir şey değiller zamanlar sadece çöl den başka hiçbir şey kalmayacak.. Şimdiki çöldeki şifalı çalı gördüklerinizde olmayacak.. İnsanlık yok edilmekten başka bir şey değil..
Bazen olur ki DEMOKRASİ EVRENSEL var der dururlar ve konuşurlar hani derler ya ağzı olan konuşuyor gelecek TEHLİKEYİ görüyorsun DOĞA kayboluyor ÜLKE PARÇALAMIYOR tehlikeyi gördüğün halde konuşan çıkar DEMOKRASİ EVRENSEL var der DOĞA GİTMİŞ ÜLKE ÜLKELER PARÇALANMIŞ şimdi sor o zaman yok olmuş ÜLKEDE ADALETİ NEREDE BULACAKSIN.. adalet NEREDE olacak.. İşte buda çıkar için DEMOKRASİ EVRENSEL arkasına saklanmışlar çıkar için ADALET ŞEKİL arayanlardır..
Her şeyi öncüsü hastalık ve stres ortam bozukluğu ile uğraşmak değil amaç bunlara sebep olanlarla mücadele etmek burada anlaşılmamakta nasıl bedenin sana acıyı hissettiriyor ise vatan içindeki halkınla acı hissetmek işte orada araştırma ve huzur sağlık vardır..
Saklı şifa sırlar kitabin dan zor yolculuk 45 yıllık serüven bölümünden kısa alıntı. 
SARDALYE BALİĞİ
 Sürü halinde yazın orta, kışın derin sularda yaşayan gezici balıklardır. Eskiden deniz üstünün ateş aydınlatmasıyla avcılığından ötürü Ateş Balığı diye de tanınır. Deniz içinde henüz yumurtadan çıkmış balık yavruları ve planktonları yiyerek beslenir. Karadeniz, Marmara, Çanakkale Boğazı bölgesi ve Kuzey Egede bol bulunur. Etinin lezzeti ve çeşitli kullanım alanıyla ekonomik değeri çok yüksektir. Üremeleri Nisan 'dan Eylül'e kadar geniş bir devrede ve çok kerelerde olur. Yaklaşık 20.000 yumurta verir.
Konserve tüketimi acılı domates soslu çiğ tüketin 
D Vitamini:
Sardalye kalsiyum emilimine yardımcı olan D vitamini bakımından zengindir. Diğer bir deyişle, D vitamini kemik büyümesi için temel teşkil eden sağlıklı kan kalsiyum seviyesini korumak için çok önemlidir.
 B12 Vitamini:
Sağlıklı bir sinir sistemi için B12 vitamini alımı çok önemlidir. B12 vitamininin yeterli alımı enerji düzeylerini yükseltir. Ayrıca vücudumuzun sağlıklı kan hücreleri üretmek için de B12 vitaminine ihtiyacı vardır.
 Kalsiyum:
Sardalyede bulunan kalsiyum kemikleri sağlıklı tutmak için çalışır. Kemik gücünü en üst düzeye çıkarmak için egzersiz ile yeterli kalsiyum alımı eşit derecede önemlidir. Kalsiyum eksikliği -kemik erimesi (osteoporoz) gibi kemik hastalıklarının gelişiminin arkasındaki temel sebeptir.
 Fosfor:
Sardalye fosfor yönünden zengin bir kaç gıdadan biridir. Fosfor atıkların atılımını sağlayan böbreğin çalışma yeteneğini en üst düzeye çıkarır. Ayrıca normal diş ve kemik oluşumu için, bu tür sardalye gibi fosfor kaynaklarının tüketilmesi gereklidir.
 Sardalye balığı yağı: osteoporoz kullanmanız faydalı Masajla
 Sardalye baliğini tümüyle kimya olarak veya parçalayarak zeytin yağla bir kavanoza veya kaba koyun on gün boyunca güneşte kalarak kokuncaya kadar bekletin sonradan pul bentten geçirerek temiz bir kaba alin bu yağı diz ağrılara kullanın çok eski tarihte Giritli yaşlılar kemik ağrıları dindirmek için kullanırlar.
YILAN BALIĞI 
Yılan balıkları   Türkiye ege sularında ve Edirne enez ilçesinde yetiştiricilik yapılmakta dır. Çin, Japonya ve Avrupa sularında yaşamaktadırlar, Bu cins balıklara "sudaki ginseng" adı verilmiştir. Denizde doğar ancak akarsularda yaşarlar. İnsanlar, bugüne kadar verilen çabalara rağmen bu balığın yavrularının suni üretimini gerçekleştirememişlerdir.
Dolayısıyla bu balık cinsi çok değerlidir. Örneğin, Çin'de ona "yumuşak altın" denilmektedir. Yaşaya bilirlik gücü çok yüksek bir balıktır. Gece rahatça hareket eder, ışığa karşı çok duyarlıdır ve oksijen eksikliğine son derece dayanıklıdır.(Tüm sır derisinde ve omurgasındadır)
I945'te Hiroşima'daki nükleer bombardımanın ardından tüm canlıların arasından yalnızca bu balığın hayatta kalabilmesi herkesi çok şaşırttı. (Derisindeki sır, omurgasında ki yaşam onu hayata tutmuş tur)
Bu durum bilim adamlarının yoğun ilgisini çekti. Japonya'da son derece değerli olan ve içerdiği besin maddelerinin katsayısı yüksek olan bu cins yılan balığı insanlar tarafından çok sayıda tüketilmektedir.    .  
EPA insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitleri. Bu asit, kan damarlarını iyileştirir, lipid seviyesini azaltır, dolayısıyla çeşitli kan damar hastalıklarını etkili bir şekilde önler.
DHA aynı şekilde insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitlerin den dir. Bu aside "beynin altını" adını vermişler. Beyin fonksiyonlarını iyileştirir, hafızayı güçlendirir, yaşlanma nedeniyle meydana gelen dejenerasyon ve senile dementia durdurulabilir. 

AKG'ler alkoksil gliserin, insan vücudu tarafından üretilebilmektedir. Bilim adamları ona "bağışıklık kaynağı" adını vermişlerdir. Lenf bezlerinde, karaciğer ve ilikte konsantre olan bu madde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyon ve diğer hastalıklara karşı dirençli kılar. Daha bir çok rahatsızlıkta kullanılır.

Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK

Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.

 Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.

 Göğüs meme kansere karşı koruyucu

  Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.

  Kalp ve damarları korur.

  Kolesterolü düşürür.

  Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.

  Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.

  Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.

  Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.

  Eklem romatizmaya iyi gelir.

BALIK VE ATEŞ   GERİSİ MARİFET          

Yılan balığın derisini soyun tulum şeklinde çıkarın derisini atmayın bir kavanoza koyun bu size sonradan yağ yapımında lazım olacak.(Derisini neden çıkarıyoruz sorusuna cevap olarak hava geçirmez oluşu sebebi tavaya mangala koyduğunuzda balık patlar veya yağ sıçratır  korkusu yaşamayın diye ayrıntı yazıyorum bilginize.)

Balıkların üzerine tuzu, pul biber i, karabiberi, kimyonu ve reyhanı serpiştirin. Defne yapraklarını iyice sarın . Üzerini streç film veya folyo ile kapatarak 5 6 saat buzdolabında terbiye edin.

Bekli yen balık baha sonra ayrı sade olarak folyo ya sarılır kendi yağı yeterli dır ,meşe koruna koyularak pişme sı beklenir bu arada domates, biber kırmızı, sarımsak ,soğan pişirilir, pişen balık, servis tabana folyo ile konur, pişirilen malzeme, kabukları soyularak, aynı balık üzerine koyularak ,limon, defne, dere otu, acı sos ve baharatı isteyene göre servis yapılır.(Aynı şekilde fırında da yapılır.)Geri kalan pişirmek sizin marifetli ellerde hazırlanmış malzemeyi çorba yapa bilirsiniz.

YILAN BALIĞINDAN YAĞ ELDE ETMEK 

Balığın çıkarmış olduğunuz deriyi(çıkarırken elinizi külleyin deri çok kaygandır)bir kavanoza koyun baliğin omurgasını da çıkarın  onu da koyun omurgasındaki et kafidir, kavanoza koyarak saf zeytin yağı ekleyin 10 gün güneşte bekletin sonrası tülbentten geçirin.

Yağın içine saf kırmızı kantaron yağı ekleyerek kullanılır az sık yapılması makbul dur.(Sarı kantaron yara acıcıdır, Kırmızı kantaron yara kapatıcıdır.)Eklem ağrıları ,Ekzama ve çatlaklar da kullanılır. Nemlendirici dır.(Çok eski tarif tir.)

DENİZ TUZU

Doğal deniz tuzu yapılması için en temiz bölge seçilir açıktan alınan deniz suyu güneş ısısıyla buharlaştırılır bu nu yaparken toprak üzeri naylonu havuz şekline koyarak suyu buharlaştırılır aynı zamanda Akdeniz bölgesinde hem sağlık hem gelir kaynağı sağlanır. Benim için en iyi en temiz  Anamur  bölgesi dır. (Derin ve akıntılı)84 mineral içerir.

 MEVSİMİN SON MEYVESİ AYVA.SAKLI ŞİFASI

 Bağırsak Hastalığı 

Nedeni bilinemeyen bağırsak hastalığı çevre şartlarından ya da genetik etkenlerden olabiliyor. C vitamini açısından zengin olan ayva anti alerjik özelliğinden dolayı da bu hastalığa umut oluyor. Bağırsak sorunlarının giderilmesinde etkili bir savaş veren ayva bağışıklık sistemini güçlendirerek tedaviye destek veriyor.

Solunum Yollarına Faydaları

Ayva suyundan içerek solunum yollarını rahatlatır. Solunum yolları problemlerinde astımı iyileştirerek anemi rahatsızlığına da iyi gelmektedir. Hastalıkların artmasını önleyen ayva ihmal etmeden tüketildiğinde karaciğer yetmezliği, dizanteri ve tüberküloz gibi hastalıklarda şifa kaynağıdır.

 Kilo Vermeyi Hızlandırıyor

Özellikle kış aylarında kilo almaktan şikayetçiyseniz bol bol ayva tüketebilirsiniz. 100 gramlık çiğ ayvada bulunan kalori miktarı sadece 57’dir. Sodyum ve yağ oranı düşük olan ayva kilo vermeyi hızlandıran bir meyve olup diğer organlarında sağlıklı çalışmasını sağlar. Tokluk hissi veren ayvayı tükettiğinizde uzun süre açlık hissetmezsiniz.

Karaciğeri Temizler

Antioksidan açısından zengin olan ayva karaciğerin ihtiyacı duyduğu bir özelliktir. Serbest radikallerle karaciğerin temizlenmesini sağlar ve antibiyotik görevi görerek sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Mineral açısından zengin olduğu için karaciğerin güçlenmesinde oldukça etkilidir.

  Mideyi Kuvvetlendirir

Çin’de yapılan araştırmalara göre ayvanın mide ülserini geçirme etkisi bulunuyor. Ayvanın kendisini de suyunu da tüketerek ülser rahatsızlığından kurtulabilirsiniz. Lif açısından zengin olan ayva mide ve bağırsakların rahatlamasını sağlarken güçlenmesine de katkı sağlıyor.

  Sindirim Sorunlarına Faydası

Balla karıştırarak ayva tükettiğinizde bağırsak enfeksiyonlarından, kabızlıktan ve ishal şikayetinden kurtulmuş olursunuz. Hemeroit rahatsızlıklarında kullanılan şurublarda ayva meyvesinden kullanılır. Düzenli bir şekilde günde 100 gram ayva tüketildiğinde bağırsakların ciddi şekilde rahatladığını hissedersiniz.

  Yemek Sakinleştirir

Zihin sağlığını korumada etkin bir güce sahip olan ayva kişinin stresini alarak daha sakin olmasına katkı sağlar. Antioksidan açısından zengin olan ayva zihinsel yorgunluğun giderilmesinde etkilidir.

Hücreleri Onarır

Bütün meyvelerde bulunan antioksidan hücrelerin yenilenmesini sağlayarak yaşlanmayı geciktirir. Hücrelerde bulunan serbest radikalleri önleyen ayva cilt için oldukça faydalı bir meyvedir.

Kanser Riskini Azaltır

Özellikle kolon kanserinin önlenmesinde etkili olan ayva serbest radikallere karşı kalkan oluşturarak kötü huylu kanser hücrelerin önler.

Kalp Sağlığını Korur

Antioksidan özelliği bulunan ayva kalp damarlarının tıkanmasını önler antibiyotik özelliği sayesinde kalbin daha aktif çalışmasını sağlar.

Kolesterolü Düzenler

Kötü kolesterolü ve kanda bulunan LDL’yi düşürmek için ayva tüketilmelidir. Kanın temizlenmesinde etkili olan ayva kolesterolü dengelediği için yukarıda verdiğimiz gibi kalp sağlığını da korumaktadır.

 Yararları Ayva kompostosu çocuk ishallerini keser  Ağız kokusunun giderilmesinde etkilidir. Kalp çarpıntılarını azaltır. Ayva yaprağı kaynatılıp içildiğinde akıntılara rahimdeki akıntılara iyi gelir

Harareti alarak rahatlatır. Ayvanın tüyleri kanamaları durdurur. Hazımsızlığın giderilmesinde etkilidir. İnce bağırsaklarda oluşan iltihaplanmaları giderir. Ayva yaprağı ile göze kompres yapıldığında enfeksiyonu azaltır Vücudun hızlı gelişmesine yardımcı olur. Evhamlı kişileri sakinleştirir. Safranın düzenlenmesini sağlar. Ayva suyu iyi bir ter atıcıdır. Ayva reçeli sindirim sistemini iyileştirir. Kış meyvesi olan ayva soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucudur. Cinsel isteğin artmasını sağlar. İştahın açılmasını sağlar. Ayva çiçeği ile bal karıştırılıp macun yapılarak yutulur bu baş ağrılarını dindirir. Doğumun kolaylaşmasında ayva suyu etkilidir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarında oluşan tutuklukları giderir. Ayva suyu adet kanamalarının düzene girmesini sağlar. Ayva varisleri tedavi edicidir. Ayva kişiye enerji vererek yorgunluğun giderilmesini sağlar. Ayvanın, kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğunu söylüyor ve yararlarını şöy Ayva meyveleri, kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Ayva yemenin vücuda faydaları ve fazla tüketilmesinin zararları. Kilo vermek isteyenler için ayva yemek oldukça yararlı olabilir bunun yanında ayva sindirimi kolaylaştırıyor, kansere  karşı koruyor.

Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser.

Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir.

 Vücut gelişimine yardım eder. Ayva, damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir,

Tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarından yapılan çay, kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır .Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi gelir. Cinsel isteği artırır. Tereyağında pişirilen ayva, nefes

yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmekte dir  .Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu, kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı, yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise iyi gelir. Yorgunluk ve bitkinliği önler. Ayva hoşafı, ağız yaraları ve akciğer veremine iyi gelir. Gece uyurken ağızdan salya gelmesini önler. Ayva yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser .Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılır, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilir. Ayva suyu, aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır .Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir .Ayva suyu iştah açar, böbrek ve idrar torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle için çok etkilidir. Ayva suyu, vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva, böbrek zafiyetine, mide zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, mide ülserine. deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva iyi gelir.  Ayva suyu, efham ve  vesveseye iyi gelir. Göz enfeksiyonlarına karşı, ayva yaprağı kaynatılıp,  soğuyan suyu ile  günde birkaç kez yıkanır. Ayvanın üzerindeki tüyler, kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için, kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifa verir.

Zararları

Ayva çekirdeğini tüketmek hamile bayanlar için uygun değildir. Ayvayı en sağlıklı pişirerek ya da reçel yaparak tüketmelisiniz. Çiğ olarak yenmesi çok tavsiye edilmiyor. Yüksek tansiyonu olan kişiler ayvayı çok az miktarda tüketmeliler.

Lif içerdiğinden müshil etkisi vardır. Kabızlık çekenler ve tansiyonu yüksek olanlar yememelidir. Çiğ yenilmesi tavsiye edilmez. Komposto veya jöle yapılarak veya külde pişirildikten sonra yenmesi  UYGUNDUR.

4 ÖNEMLİ BİTKİ SİNAMEKİ:

Baklagiller familyasındandır. Sinameki, çörek otu, ökseotu, kekik, adaçayı, ıhlamur, biberiye gibi şifalı bitkilerin en çok kullanılanlarındandır.

Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen çalı görünüşünde ağaççıktır. Sinameki türleri bileşik yapraklı, çoğunlukla sarı çiçekli, baklaya benzeyen yassı, odunumsu ve sert meyveli bitkilerdir.

Bu meyvelerinin içinde, rengi kırmızımsı tatlı tohumları bulunur. Şifalı bitki olarak kullanılan türü İskenderiye Sinamekisi ya da sivri yapraklı sinameki ile daha çok Hindistan’da yetiştirilmesine karşın Arabistan Sinamekisi veya dar yapraklı sinameki diye adlandırılan türleridir.

Sinameki türlerinin yaprak ve tohumlarında reçine, flavon türevleri ile etkili madde olarak serbest ya da glikozit durumunda antrasen türevleri bulunur.

Faydaları ve Kullanım Şekli: Sinameki bitkisinin en belirgin özelliği kabızlık giderici, ishal yapıcı etki göstermesidir. Bu açıdan bitkinin yaprak kısmı daha güçlüdür. Kabızlık ilaçlarının da hammaddesidir. Hazmı kolaylaştırır.

Bu etkisinden faydalanmak için bitkinin kuru yaprakları ya toz haline getirir ya da sinamekinin tohumlarını taşıyan meyvesi ılık suda 6-12 saat bekletilir.

Toz halindeki yapraklarından 2 3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen in füzyon, günde iki-üç kez birer bardak içilir.

Ilık suda bekletilen meyvelerinden 3 6 tanesi 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika demlendirilir, günde iki-üç kez birer bardak içilir.

Bazı sinameki türlerinden elde edilen infüzyonun tadı çok kötü ve içimi zor olduğundan, sütlü kahveye katılarak bunların alımı kolaylaştırılabilir. Kabızlık için demlenen çayı balla tatlandırılarak içilir.

Damar tıkanıklığı için günde üç fincan oğul otu ile birlikte demlenen çayı yemekten sonra içilir. Toksinleri atmak için maydanozla birlikte demlenen çayı ılık olarak balla içilir.

Uyarılar: Sinameki güçlü bir müshildir. Aşırı miktarda kullanılırsa kusma ve bulantılara neden olabilir. Tek başına çok içilirse aşırı ishal durumuna neden olabileceğinden, kolit ve spastik kabızlık çeken kişiler sinameki kullanmamalıdır.

Gereğinden fazla kullanıldığında sancıya sebep olabilir. Bu etkinin önüne geçebilmek için sinamekiyi diğer bitkilerle karıştırarak tüketilirse daha iyi olur. En doğrusu kullanılacak miktarın kişiye göre belirlenmesidir.

 

Zayıflamak için (aspir, sinameki, kiraz sapı, okaliptüs, biberiye) bileşiminin 21 gün süreyle günlük 3 bardak alınması ve bir müddet ara verilmesi gerekir. 

 

KAKAO ÇEKİRDEK

Kakao ile ilgili bilgiler. Kakao bitkisi nerelerde ve nasıl yetiştirilir. kakao meyvalını dan  kakao nasıl el edilir ve kakaonun sağlığa yararları.

Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaçtır. Badem biçimi tanelerinden, kahve gibi içecek olarak kullanılan çikolata yapının da   toz haline getirilir.

Kakao ağacı bitkilerin, ikiçenekliler sınıfındandır. Yaprakları, yaz, kış, hiç dökülmeden yeşil kalır üzerinden çiçek eksik olmaz. Boyu 5 7  metre arasındadır. Yaprakları büyük, geniş, cilalı, koyu yeşildir, alt kısımları kırmızıdır.

Kakao ağacının meyvaları, ağacın gövdesinden, kalın dallarından salkımlar halinde sarkar. Küçük bir salatalık boyunda olan bu meyvalar önceleri yeşildir, olgunlaşmaya başlayınca kırmızıya çalan sarı bir renk alır. Meyvalar ağacın gövdesine, kalın dallarına kısa bir sapla bağlıdır.

Meyvanın, 10 15 milimetre kalınlığında sert, deri gibi bir kabuğu; pembe, yumuşak içi; sayıları 30-50 arasında değişen, beş, altı sıra halinde, beyaz ya da açık mor renkli taneleri vardır. Badem biçimindeki bu taneler “kakao” dediğimiz içeceğin ve çikolatanın ham maddelerini meydana getirir. Tanelerden ayrıca çeşitli şekerlerin, ilaçların yapımında kullanılan kakao yağı çıkarılır.

Kakao ağacı en çok Amerika kıtasının tropikal bölgelerinde ayrıca Batı Afrika’da Gana, Nijerya; Güney Amerika’da Brezilya, Ekvador, Venezuela; Antiller ve Meksika’da yetişir.

Kakao ağacı önce fidanlıklarda yetiştirilir. Beş yıllık olunca meyva vermeye başlar. Orta Amerika’da, Meksika’da yaşayan yerli halk yakın zamanlara kadar bu değerli ağacın tanelerini para yerine kullanırlardı.

Kakao yetiştirmek hem çok masraflı hem de oldukça büyük gelir getiren bir iştir. Tropikal ülkelerin başlıca gelir kaynaklarından biridir. Şu yıllar da Türkiye de Akdeniz bölgesine de yetiştirilmeye başlanmış başlaması gerekir.

Kakao ağacının meyvaları içinden çıkarılan taneler, birçok işlemlerden sonra kızıl kahverengi bir un haline getirilir.

Bu unun hazırlanması için yapılan ilk işlem, kakao meyvasının içindeki taneleri ayıklayıp toplayarak bunları ekşitmek üzere özel bir fırında bekletmektir. Çünkü ekşiyen tanelerin üzerindeki kabuğu çıkarmak kolay olur.

Sonra kabuğundan ayrılmış olan taneler içi su dolu büyük kazanlara doldurulur ve iyice temizleninceye kadar karıştırılıp yıkanır. Islanan taneler küflenmesin diye iyice kurutulmak üzere ya güneşe serilir ya da suni olarak sağlanan bir ısıda kurutulur.

Kakao, taneli olarak ihraç edilecekse çuvallara, fıçılara yerleştirilerek gemilere yüklenir.

Unu çıkarılacaksa tanelerin güneşte kurutulmuş olması yetmez; kavurmak da gerekir. Kavrulan tanelerin dışını örten son kabuk da böylece çıkarılınca ortada yalnız içler kalır.

Bu içler kızdırılmış tekerlekler arasında öğütülür. Kakao içi, öğütülme sırasında sıcağın etkisiyle erir, sıvı halinde, geniş kabların içine akar. Burada cenderelere aktarılarak yağı çıkarılır.

Yağı çıktıktan sonra katılaşan kakao yeniden öğütülerek çok ince bir toz haline getirilir.

Küçük paketlerin içinde satışa çıkarılan kakao tozunu içebilmek için bundan bir fincana bir kaşık konur, isteğe göre bir, iki, ya da üç kaşık şeker katılır, Doğal tatlandırıcı ayrıca ısıtılmış olan su fincana boşaltılıp karıştırılır. Kakao, kahve gibi cezvede pişirilerek de içilebilir. Sütlü kakao sevenler ya fincanlarına, ya da cezveye biraz süt ilave ederler.

Çikolata kakaodan yağı çıkarılmadan yapılır. Kakao yağı, şeker yapımında olduğu gibi, el, yüz, saç için hazırlanan pomatlarda da kullanılır.

KAKAO 

Bir çikolatayı anlatmak için bundan daha şahane bir tanımlama olabilir mi? Evet, ambalajın üzerinde aynen böyle yazıyor. Son derece yalın ama bir o kadar da şık olan paketin arka yüzündeki diğer bir not ise ‘Dikkat, uyarıyoruz, hat safhada lezzetlidir!’ Kapağı kaldırıyorum, bir not daha var:

 ‘Kuru   çikolata içinde eritildi. Yabanmersini tüm meyveler arasında en yüksek C vitamini ve antioksidan içeriğe sahip olanlardan  biri. Bu ikisi bir araya gelince ve ortaya çıkan çikolata bir de organik ve   ürünü olunca benim için arzu nesnesi haline dönüşüyor.  

Markalı bu  çikolatasını yeni keşfettim. İçeriğinde %72 oranında organik kakao olması  ,çünkü eğer çikolata yiyeceksem mutlaka %70’in üzerinde kakao içeren çikolatayı yanlış tercih yaygın inanışın aksine, çikolata ölçülü tüketildiğinde sağlıklı bir besin maddesi aslında.

Ama sağlıklı sayılabilmesi için belirli özelliklere sahip olması gerekiyor. Çikolatanın bütün iyiliği ise içinde bulunan  kakao çekirdeğinden geliyor  Maya medeniyetlerinin neredeyse kutsal saydığı kakao çekirdeği doğal haliyle bir süper gıda sayılıyor, çünkü antioksidan içeriği muazzam yüksek. Öyle ki, bir araştırmaya göre kakaonun antioksidan içeriği yeşil çayın tam 3 katı.

Kakaoyu, işlenmemiş, saf haliyle doğrudan çekirdek halinde tüketebiliyorsanız ne ala, çünkü kakao en üst düzeyde faydayı bu form sağlıyor. Lakin, saf kakao çekirdeğini temin etmek çok kolay olmayabilir. Bir şekilde temin edilebilse bile, katıksız kakao çekirdeklerinin acımsı tadı çikolatanın verdiği hazzı vermeyecektir.

Bu durumda, kakao çekirdeği çiğnemekten sonraki en iyi alternatif ise yüksek oranda kakao içeren çikolata yemek.

Ama her yüksek kakao içerikli çikolata da makbul değil. Sağlıklı bir seçim yapabilmek için tercih edeceğimiz çikolatanın bir takım özelliklere sahip olması gerekiyor:

Öncelikle içeriğinde en az %70 kakao olmalı

Kakaoda bulunan antioksidanların vücut tarafından emilimini sekteye uğratan süt ve süt ürünleri içermemeli

İçeriğinde sadece kakao yağı bulunmalı – kısmen ya da tamamen hidrojene edilmiş yağ bulunmamalı

Glikoz, mısır şurubu gibi sağlıksız ve ucuz şekerler yerine ham şeker   veya şeker otu  şeker kamışı kullanılarak tatlandırılmış olmalı

 -Sertifikalı organik olmalı kaliteli ve sağlıklı bir çikolatada olması gereken tüm özellikleri taşıyor sa. Üstelik gerçekten de hat safhada lezzetli. Bundan böyle kendimi şımartmak istediğimde ‘cennetten çıkma’ bu çikolatadan yana kullanacağım tercihimi…

Çocuklara çikolata verme meselesine, daha çok erken…Ama o büyük gün geldiğinde   içeriğinde eser miktarda kakao bulunan, nebati yağ, süt tozu, sentetik aromalar ve bilimum koruyucu maddeler içeren ucuz ‘çikolata   yemesini istemiyorsanız .  

 

Bu yüzden  kendi elinizle yapacağınız    çikolata ile.  hayatında ilk kez tadacağı o çikolatanın nasıl bir çikolata olacağını tam olarak  bilmesi lazim.

KETEN TOHUMU YAĞI ILE TEDAVI

NASIL KANSER YÜZLEŞMEK VE ONU YENMEK IÇIN

Bundan sonra, soba ve püresi çıkmak. Eğer istenirse sindirmek için kullandığı için, biraz süt ekleyin. Bu yüzden çok yüksek besin değerine sahip bir karışım olsun. Tat, taze havuç, portakal suyu, üzüm (başına ¼ fincan) veya iki çorba kaşığı ince rendelenmiş elma ekleyerek geliştirilebilir. Biz havuç suyu eklerseniz, püresi yemek zorunda.  

Keten tohumu yağı ile Klasik diyet: temizlik ve güçlendirilmesi için diyet yukarıda açıklanan kullanım birkaç gün sonra, keten tohumu yağı ile klasik diyet başlar.

Nedeniyle uzayan bir hastalık ve yorgunluktan onu büyük bir yemek programı çok sıkıydı. 07:00 aç karnına lahana turşusu gelen suyu 60 ila 120 ml.

Bu meyve suyu yağ emilimini artırır laktik asit, bir sürü onların metabolizmasını hızlandırır ve bağırsak uyarır içerir.

Bu şekilde, vücudu arındırır tıkanıklıkları ve hızları sindirim kaldırır. Lahana turşusu Laktik asit duyarlı mideleri ile insanlar üzerinde olumlu etkisi vardır. Onlar sonradan hatta çiğ sebze tahammül. 08.00 sıcak sebze (ya da gerçek), aşağıdaki reçeteye göre hazırlanan kahvaltıdan önce çay, 120 180 ml: Bir tabak içinde katmanlarında maddeler kabul, aşağıdaki gibi: 3 4 taze zemin büyük yemek kaşığı, taze mevsim meyve ve veya taze meyve suyu, şeker ve kimyasal katkı olmadan küpler veya dilimler halinde kesilmiş, ve isteğe bağlı yer fıstığı (ama fıstık) bir tabaka keten tohumu ile robot homojen, (diyabetik hastaların durumunda hariç) keten tohumu yağı1 ila 2 büyük yemek kaşığı taze büyük pişmemiş süt 3 yemek kaşığı 90 gram 125 düşük yağlı süzme peynir, bal 1 çay kaşığı karışık.

Karışım çok kalınsa, daha süt ekleyin ve bir kapta diğer malzemelerin üstüne dökün. Etek 2 oranında muz, limon veya portakal suyu ekleyebilirsiniz:

 1, keçiboynuzu zamkı, Hindistan cevizi, vanilya ve tarçın. 10.00 ve 11.00 saat arasında

 İkinci sabah yemek: taze havuç suyu 120-180 ml ve yarım saat sonra aşağıdaki suları biri elma suyu ilavesi ile limon suyu, turp, kereviz ve pancar ile ısırgan suyu 00:00 –

 1 çorba kaşığı taze çekilmiş keten tohumu bal ile karıştırılır ve suyu 120 180 ml üzüm.

12.15 h - öğle yemek ilk bölümü: karahindiba, su teresi, kereviz yaprakları, turp, lahana turşusu, (sirke olmadan) katlanmış taze yaban turpu ve yeşil biber salatası.

 Bu lezzetli salata lor, keten tohumu yağı, süt, taze limon suyu, tuz, hardal, ekşi turşu, sarımsak ve taze veya kurutulmuş baharatlar ile hazırlanan salata sosu dökün.

Homojen bir karışım gülümseyen bir blender içinde pansuman için tüm malzemeyi. 12.30  öğle yemek ikinci bölümü: Taze sebzeler ve baharatlar, köri ve biraz keten tohumu yağı ile biraz suda pişirilir tat için.

Biz, maya ekstresi ya da suyu ekleyerek lezzetini artırmak olabilir.

Bir katkı pirinç ya da kahverengi pirinç gibi hazırlanan buğday püresi, onların derileri pişmiş patates ve biraz süt ve bezir yağı ile püresi, taze hazırlanmış sunmak gibi.

Hastanın durumu izin veriyorsa, yukarıda tarif edildiği gibi, biz, örneğin güveç lor, keten tohumu yağı ve meyve, şekerleme onu sunabilir.

Biraz daha bal ve doğal vanilya ile zenginleştirin. 15.00 - öğleden sonra yemek bal ile 1 çorba kaşığı taze çekilmiş keten tohumu ve şekersiz üzüm suyu veya taze ananas suyu 120 180 ml.15.30  ek 1 . taze keten bal ile tohum ve 3 bardak siyah frenk üzümü ve kiraz taze meyve suyu (180-540 ml toplam)  3 yemek kaşığı 18.00

Işık Yemeği: karabuğday lapası hazırlanan çorba 1 su bardağı (180 ml) sebze ile bir çorba pişirilir . Tat keten tohumu yağı ve maya özü ekleyerek çözebilirsiniz. 18.30 pm yatmadan 120 180 mL bir çorba kaşığı bal ile tatlandırılmış üzüm suyu. , bu diyetin iki hafta yataktan   ve temel ev yürütmek   sonra işler.

Belki birisi gıda gibi ayrıntılı düzenleme ile bir diyet abartılı bunu, ama dermansız hastalar gerekir daha sık vücudunuzu güçlendirmek için .      

Öneri Düşük yağlı süzme peynir yarım fincan içerdiği yüksek kaliteli protein ile karışık ham bezir yağı, preslenmiş ham soğuk bir tek büyük yemek kaşığı giriş sağlığı üzerinde böyle dramatik bir etkisi vardır

Yeniden keşfedilen vücut, normal işleyişi ve verimli metabolizması için ihtiyaç duyduğu esansiyel yağ asitleri (linoleik, linolenik) gerçek bir hazine içeriyor lipidler (yağlar). keten tohumu yağı alırken dikkatli! Faydalı malzemeyi sadece ham, rafine edilmemiş, soğuk preslenmiş, sızma keten tohumu yağı içerir.

 SİYAH YAŞ VE KURU ÜZÜMÜN                   

Hem mevsiminde hem de kurutularak tüketilen siyah üzümün faydaları aslında saymakla bitmez. Kuru üzüm adeta sağlık deposudur. Siyah kuru üzümün faydalarını okuduğunuzda tazesinden hiçbir farkı olmadığını anlayacaksınız.

Kara üzüm, güzellik iksiri, gerçek beyin besini ve zayıflamak için yapılan rejimlerin ana ürünüdür.

Kara üzüm tıpkı aspirin gibi kanı sulandırdığından koroner kalp hastalıklarına karşı insanları koruyucudur.

Kara üzümün kabuğunda bulunan ve fitoaleksin grubu bileşiklerden olan resveratrol vücutta kanser oluşumunu engeller.

Bazı karaciğer rahatsızlıkları ve kansızlık tedavisinde de etkilidir

Kara üzüm, içerdiği meyve asitleri ve lifli yapısından dolayı mideye zarar vermeksizin böbrek ve bağırsak sisteminin düzenli çalışmasını sağlar ve kanın temizlenmesi için yardımcı olur.

Vücuttaki yağların erimesi için yardımcı olur. Vücudu virüslere karşı daha dirençli hale getirir. Kabuk ve çekirdekleri bağırsak metabolizmasını hızlandırır Cildin taze ve temiz bir görünüm almasında etkilidir.

Öğleden sonra yenilen bir salkım kara üzüm veya içeceğiniz bir bardak taze sıkılmış üzüm suyu vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştirir.

Bir kilo üzüm, bin 150 gram süt, 390 gram et, 300 gram ekmek ve bin 200 gram patatese eşdeğerdir

Kara üzüm Aminoasitler, B vitaminleri (B1, B2), mineraller, potasyum, magnezyum ve demir içerdiğinden bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

Kara üzüm içeriğindeki doğal fruktoz sayesinde vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanması için etkili olur.

Kara üzümün içeriğindeki magnezyum insanın iş verimliliğini arttırır.

İçeriğindeki asitler ( tartarik, sitrik , malik, süksinik, fumarik , pyruvik , oxaglutarik, gliserik, glikolik, dimetil-süksinik, shikiminik ve guinik asit ) mideye zarar vermeden böbreklerin ve karaciğerin çalışmasını hızlandırır.

İçerdiği bioflavonoidler nedeniyle C vitamini aktivitesini çoğaltır. Alerji ve kireçlenmelerde iltihap oluşumuna engel olur.

Besinlerin parçalanması neticesinde oluşan serbest radikallerin kılcal damarların duvarlarına saldırmasına karşı güçlü bir antioksidant görev üstlenerek düşük yoğunluktaki lipoproteinlerin (LDL) kılcal damarlar içinde birikmesini engeller.

Hücrelerde değişim sonucunda tümör oluşmasına izin verebilecek hücre için moleküller üzerine serbest radikallerin saldırılarını bloke eder ve neticede kanser oluşumunu engeller.

Üzüm ürünlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği bulunmaktadır.

Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de üzüm yemelidir çünkü enerji verir.

Protein ve karbonhidrat kaynağıdır. A,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini içerir. Günlük kalsiyumun 1/5’ini ve demirin ise 1/3’ünü karşılar. Mineraller halsizliği, kansızlığı, ishali ve zayıflığı tedavi eder.

Karaciğer zafiyetine, öksürüğe, bronşite iyi gelir. Unutkanlığı azaltıcı etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Diş çürümelerini engeller.

Üzümde yüzde 20 oranında direk olarak kana karışan şeker vardır. Bu özelliği ile bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır.

Gıda şekli anne sütüne benzer. Üzümdeki bol demir kan yapar.

Üzümün yararları sayılamayacak kadar çok:A,B1,b2,C vitaminin yanı sıra potasyum, magnezyum içeren üzüm tek başına bir eczane görevi gördü, özellikle baş ağrısı ve kansere karşı koruyucu etkisi olan üzüm asabı bozulanların da ilacı gibi.

Üzümünün bağışıklık sisteminin kuvvetlendirdiğinin altını çizerek ,bu sihirli meyvenin yararlarını şöyle sıraladı: Üzüm ,böbrek ve karaciğerin işlevini artırır ,karaciğer hastalıkları ve ‘kansızlığın tedavisinde etkilidir.

Kanın temizlenmesine, vücutta yağların erimesine yardımcı olur. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

Yağlı bileşiklerin kılcan birikmesini engelleyerek ve kanı sulandırarak’ kalp-damar sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur .

İçerdiği resveratrol maddesi sayesinde kansere karşı vücudu korumakta görev almaktadır Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir .Kabuk ve çekirdekleri mideye zarar vermeden sindirimi hızlandırır ,bağırsak sisteminin çalışmasını düzenler, bağırsak sancısını giderir. Cüzamdan kurtulmak için’ bolca kuru üzüm yenilmelidir.

Hamilelik veya bacaktaki şişliklerin giderilmesinde ekşi üzüm suyu lapası şiş uzuvlara sarılmalıdır.

Üzümün kireçlenmeyi de önlediğini belirten ”Taze üzüm yenilerek dizlerdeki kireçlenme önlenir, romatizma ve mafsal iltihabına faydalıdır.

Fil hastalığında üzüm ağacının külü sirkeyle karıştırılıp şişlik üzerine konursa faydalı gelir .Sedef hastalığında kuru üzüm lapası yaralara sürütürse şifalı olur. Üzüm yaprağı usaresi suyla karıştırılarak ,saçlar yıkanırsa saçları uzatır. Damar sertliğine karşı üzüm hoşafı iyi gelir .

Üzüm pekmezi akciğer veremine ,asap bozukluğuna ,kansızlığa, karaciğer zafiyetine iyi gelir

Üzümdeki B1, B2 vitaminleri ve çeşitli mineraller iyi bir besin kaynağı olduğunu kanıtladı. Çekirdeğinin ise antioksidan fenolik bileşenler bakımından zengin olduğu gördürüldü. Anti kansorejen özelliğe sahip olması ise onu diğer besinlerden ayıran bir özelliktir.

Meyvenin içeriğindeki minerallerin özellikle bedensel gelişme sorununa iyi geldiği, deri ve saç iltihaplarını  üzümün ateşli hastalıklar ve madensel tuz eksiklikleri, böbrek ve karaciğer hastalıklarında yararlıdır.

Bir bardak üzüm suyu 125 kalori içerir. Bu miktar hipertansiyonlu bireylerde kan basıncını düşürücü etkide bulunduğu görülmüştür”

Üzümden elde edilen, Anadolu’nun geleneksel gıdalarından şıranın, demir, sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller bakımından zengin ve besleyici düzeyi yüksek bir gıda olduğuna da işaretidir.

Kuru üzümün de “Protein ve karbonhidrat kaynağı” olduğu vurgulandı. Yapılan incelemelerde kuru üzümde demir, fosfat, kalsiyum bulunuyor. İçerdiği A, B1, B2, B6, C vitaminlerinden doludur.

Kuru üzüm 200 gr,10,rezene,10granason,10 kişniş, ile birlikte mikserde döverek pestil haline getirin her gün bir nohut kadar azınıza atin,10 gün sonra farkı görün.

 İSTEĞE BAĞLI DİŞ ZARI SOYULMUŞ ÇİĞ KÜLTÜR MANTARI 

Sumak, kırmızı soğan ,Kara turp ,rendelenmiş limon sarmısaklı, taze biberiye ,semiz  otu, yoğurt, sofranızdan eksik etmeyin. Yemesi çok lezzetli olan mantarın faydaları saymakla bitmiyor.

İşte mantarın sağladığı yararla Formu koru günde bir adet çiğ ye farkı gör.)

Mantarın, insan sağlığını koruyucu B kompleks vitaminleri ve C vitamini yönünden zengin bir besin maddesi olduğu bilinmektedir.

Yüksek oranda folik asit ihtiva eden mantarın, anemi olgularının iyileştirilmesinde de kullanıldığını belirtmekte fayda vardır.

Mantar proteininin hazmı olabilme değerinin, yüzde 75 83 arasında olduğunu ve bu proteinin, insanın beslenmesi için gerekli olan hemen hemen bütün aminoasitleri içerdiğini belirten uzmanlar, Mantar, özellikle bu yönüyle diğer sebze türleri arasında en yüksek besin değerine sahiptir.

Mantar, kalsiyum, fosfor, potasyum, demir ve bakır yönünden azımsanmayacak ölçülerde mineral içerir. Düşük karbonhidrat ve yağ oranı nedeniyle kalp ve damar hastalıklarında, kandaki şeker düzeyini düşürme özelliği nedeniyle de şeker hastalıklarında diyet öğesi olarak önermektedirler.

Mantar zehirlenmelerine karşı tanınmayan mantarların yenmemesi, özellikle kültür mantarlarının tüketilmesine dikkat etmekte fayda vardır.

ET YERİNE MANTAR

En iyi bitkisel protein kaynaklarından biri olan ve bünyesinde yağ bulunmayan mantar, kanser ilaçlarının üretiminde de kullanılıyor

Mantarın bilinen en iyi bitkisel protein kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, “Vücut, hayvansal gıdalarla, protein kadar da yağ alıyor, ancak mantarda yağ oranı neredeyse sıfır. Mantarla vücut, saf protein alır” demektedirler.

Hayvansal gıdalarla alınan yağların damar tıkanıklıklarına yol açtığını söyleyen Bozmanlar: “Kırmızı veya beyaz et yediğimiz zaman vücudumuz yüksek oranda yağ alıyor. Bu yağlar, doymuş yağlarla birlikte geliyor ve kalp damar tıkanıklıklarına yol açıyor. 100 gram etten alınan protein oranı yüzde 17-20 civarında değişirken, alınan yağ da aynı miktarda oluyor. Oysa tamamen bitkisel olan mantar ile hemen hemen yüzde sıfır oranında yağ ile yüzde 5 protein geliyor. Mantar tüketerek yüzyılın hastalığı kalp ve damar tıkanıklıklarından korunabilirsiniz.”

Mantarın ayrıca vücudun ihtiyacı olan C, B1, B2, B6 ve D vitaminleri açısından da oldukça zengin olduğunu belirten uzmanlar, mantarın bünyesinde bol miktarda amino asit bulundurduğunu ve kansızlığa da iyi geldiğini ifade etmektedirler..

Özellikle kültür mantarı yetiştiriciliğinin çok kolay olmasına rağmen yeterince üretimin yapılmadığını vurgulayan uzmanlar “Nüfus sayımız çok yakın olan İngiltere’de üretim 300 bin ton, yani bizden 10 kat fazla. Böylesine önemli bir bitkisel ürünün mutlaka teşvik edilerek, daha fazla üretimi ve tüketimi sağlanmalı” demekteler. Özellikle sağlığına dikkat edenler formda kalmak isteyenler için mantar vazgeçilmez bir besindir.

Formda kalmak için mantar yemeklerini sofranızdan eksik etmeyiniz.

 LAVANTA FİDE EKİMLERİ   

SAKLI ŞİFA LAVANTA FİDE 

Her türlü tıbbi ve aromatik bitkilerin; fidanını, tohum, çelik ve diğer üretim materyallerini yurt içinden ve gerektiğinde yurt dışından temin etmekteyiz.

Öncelik olarak Lavanta (Lavan dula angustifolia), Gül (Rosa damascana), Altın otu (Helichrysum arenarium), Nane (mentha), ve ön sipariş ile her türlü tıbbi ve aromatik bitki fide yetiştiriciliği yapmaktayız

 1)Konumuz, Cleopatranın Sezarı ve Marcus Antonius’u baştan çıkartmak için, eski Yunan ve Roma’da banyo sularında, 1. Dünya savaşında antiseptik olarak yaralarda kullanılan, modern aromaterapinin ortaya çıkışını sağlayan mis kokulu sempatik Lavanta.

Görüntüsüyle büyüleyen, kokusuyla baştan çıkaran, lezzetiyle damağınızda iz bırakan, geleneksel tıpta birçok hastalığa şifa olan, bitkiler arasında özel bir yeri olan Lavantanın bilinirliği neredeyse insan tarihi kadar eski. Kayıtlar Lavantanın 2500 yıldan fazladır bitki, baharat olarak kullanıldığını kanıtlıyor.

Kadim dönemlerde Mısırlılar, Fenikeliler ve Araplar tarafından gerek mumyalama, gerekse parfüm amaçlı kullanılan kokusu, görüntüsüyle rahatlatıcı ve sempatik bitki Latince “Lavare” Yıkamak, yıkanmak veya “Livendula” mosmor ya da mavimsi kelimelerinden alıyor.

Romalıların banyo sularına kattıkları ismi gibi arınmayı sağlayan lavantanın tüm Avrupa’ya yayılmasının Arapların sayesinde olduğu düşünülüyor, özellikle İngiltere’ye… Kokusu oradan da Amerika’ya ulaşıyor…

Lavantanın, antik çağlarda antiseptik olarak kullanıldığı bilinmektedir. Birinci Dünya Savaşı esnasında yaralanan askerlerin yaraları hastabakıcılar tarafından lavanta suyuyla dezenfekte edilmekteydi. Doksanlı yılların başlarında bazı araştırmacılar lavantanın teskin edici ve ağrı kesici özellikleri olduğuna dair makaleler yayınladılar.

Ancak,  karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışması üzerindeki olumlu etkisiyle Hepatit’e ve saç dökülmesine karşı kullanımıdır.

Lavantayı bir tanıyalım..

LAVANTA BİTKİSİ:

Latince Adı: Lavandula angustifolia

Ballıbaba iller familyasındandır. Kışın yapraklarını dökmeyen 20 kadar çalımsı görünüşlü çok yıllık bitki türünün ortak adı lavantadır. Bu türlerden bazısı ülkemizde de yetişmektedir. Gövdesi dört köşe kesitli, yeşil renkli ve hoş kokuludur. Grimsi yeşil renkli, ince uzun ve hoş kokulu yaprakları; uzun sapların ucunda seyrek başaklar oluşturarak yaz aylarında açan, çok kokulu, lavanta mavisi renkli çiçekleri vardır. Bitkinin gövde, yaprak, sap ve çiçeklerine özel kokusunu veren, bunların üzerinde bulunan küçük yıldızı tüyleridir. Lavantanın sonbaharda olgunlaşan küçük meyvelerinin her birinde, dörder adet fındıkçı şeklindeki tohumu yer alır.

 Lavanta, içinde bulunan uçucu yağın damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavanta yağı) parfümeri endüstrisinde önemli bir hammadde olarak kullanılır.

Bu şifalı bitkinin iyileştirici gücü günümüzde lavantanın yağından alınmaktadır. Bu yağ, lavantanın çiçek, yaprak ve gövdesini kaplayan yıldız biçimli minik ve parıltılı tüylerindeki bezeciklerden damıtılmaktadır. En iyi lavanta yağı, ince yapraklı lavanta ve karabaş lavantası türlerinden elde edilmektedir.

Faydaları ve Kullanım Şekli: Sinirleri yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Özellikle depresyonla ilgili aşırı sinirlilik durumunda yatıştırıcı olur. Uykusuzluk halini giderir. Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir.

Bitkinlik ve güçsüzlük durumlarında, merkezi sinir sistemini ve dolayısıyla vücudu güçlendirici bir toniktir. Saman nezlesini geçiştirmede etkili olur. İştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.

Kusma refleksini bastırır. İdrar söktürücüdür. Böbrekleri temizler. Öksürüğü kesici ve ateşi düşürücü etkileri de vardır. Bütün bu etkileri sağlamak üzere, lavantanın taze sürgünleri yaz başında ve çiçekleri iyice açtıklarında toplanır. 35 C dereceyi aşmayan sıcaklık ve gölge yerde özenle kurutulur.

Birbirine karıştırılan kurumuş sürgün ve çiçeklerden 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 10 dakika süreyle demlendirilerek bir in füzyon elde edilir. Bu in füzyondan, günde üç kez birer bardak içilir.

Romatizma, burkulma ve kırık yerlerinin ağrılarında rahatlatıcıdır. Bu durumlarda faydalı etkiyi sağlamak üzere, lavanta çiçeklerinin damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavanta yağı) kullanılır.

Bu yağ içilmez. Yalnızca şikâyetle yerlere, elle ovularak dıştan uygulanır. Reçellere çeşni katmakta kullanılır. Kurumuş çiçekleri, lavanta torbalarına ve çiçek buketlerine, kokulandırmak için konulur.

Duyarlı ciltlerde hücre değişimini hızlandırmak ve aknelere karşı antiseptik olarak kullanmak üzere tonik suyu yapılır, küvette hazırlanan banyo suyuna katılır. Çay gibi demlendirilip baş ağrısını hafifletmek ve sinirleri yatıştırmak üzere içilir.

Lavanta, uzun süreler uçup gitmeyen kokusuyla böcekleri kovan, aynı zamanda ev ve sokaklardaki kötü kokuları gideren bir bitkidir. Lavanta uzun zamandan beri tıpta kullanılmaktaydı. Yarım baş ağrılarının hafifletilmesi ve beynin banyo edilmesi için şakakların lavanta ile ovulması tavsiye edilir.

 Birde yağını tanıyalım.  

 LAVANTA YAĞI

İdrar arttırıcı ve romatizma ağrıları dindirici etkileri vardır. Baş ağrısı stres ve kas ağrıları için iyi gelir ayrıca güve ve sivrisinekleri uzaklaştırmak için kullanılır. Hassas ve yağlı ciltler için tavsiye edilir. Akneleri ve vücuttaki kötü kokuları giderir. Cilde sürüldüğünde ateşi düşürür. Saçtaki sirkeleri gidericidir. Kozmetik amaçlı esans ve banyo yağı olarak kullanılır. 

Şimdi ekimi ve ticari boyutlarını bakalım.. 

Arazileri değerlendirin az uğraşla çok kazanmak isteyenlere ne kadar kazanmak istersen iste doğaya kazandığından on kat fayda sağlamak tasın bu da senin doğaya o kadar yaklaşmandır..

Gider sadece senin onları ne, ne kadar sevmende buda çok mu zor ilaç istemez gübreleme istemez dolu kar vurdu don vurdu derdi de yok senin yatağı sevdiğin kadar yatak sevmez nereye ekersen topraktan çıkar taşlı çakıllı yolu sevmezsin ama oda hiç tasa etmez alırsın bir arı kovanı arılar bal yaparken balını şifa edersin birkaç tanesi sokar sağlığına giresin çanın çok sıkıldı biraz hava alayım dersin o ne bir bakarsın havada çok Kırlı atladım mı bahçeye gelsin mis gibi kokular daha çok ekmek istersin para pul yok bitki aromatik sınıfına girdiğini içinde düşünmeden uygularsın programı dersin acaba şu dağları bana kıraya

verirler mi verirler veriler dersin coşarsın bir bakmışsın oralarda neşelenmiş arılar böceklere bu dünyada tarın misafirlerine kolonilere dünyalarını kurarsın kışın hayal kurdun beklersin baharları ister son bahar ister ilk bahar..

Hala ne duruyorsun dersine çalışma zamanı…Ne nerede sık sorularıma cevap verecek yol gösteren dersin okur ararsın..  

BİR DİKKAT AMA “TARİHE DÜŞÜLECEK” DİKKAT      ..

Ökse her ağaçta bulunur ,hemen hemen ormanlık ,ve yol kenarında ağaç üzerlerinde bazen de kuş yuvaları sandığınız, ve sanmakta olduğunuz ağaç üzerinde bir asalak ottur…15 ağustos 15 eylüle kadar taze toplaya bilir,15 eylülden sonra kasıma kadar kuru toplaya bilirsiniz…Ama bir tek öğle bir ağaç vardır ki tarih boyunca kitapların yazmadığı bir ağaç daha doğrusu çalılıkta olmaz olamaz dedirten bir çalılık adı KUŞ BURNU da gördüğünüz aratmak istediğimiz ,arayın dediğimiz ağaç kuş burnu ağacıdır….Kuş burnundaki ökse işte işe yarıya kendisi kadar asalak yetiştiren ökse bu ağacın dip taraflarında bulunur…

Kuş burnu öksesi ; Kurusu nu bulursunuz oda dalında bulursunuz, yerleri, Tunceli, kerkenez vadisi, Yozgat , sorgun, Aydıncık ,Sivas , yıldız eli, corum, tokat eski tarihi, yerleşim alanları  çok miktarda kuşburnu ağacında ,asalak bir bitkidir. 

 (Samimi dost ve arkadaşlarınız var ise temin edebilirsiniz.)          

 Bitki aromatik, ECZACILIKTA OKUYAN ÖĞRENCİLER bunun ÜZERİNDE durun .Ekstrat yapın ama gerçek şeytan külahınıza haram üflemesin…Yoksa daha beter olursunuz mühür vurulmuştur…

( VİTİLİGO ) ÖNEMLİDİR 6 AY BOYUNCA KULLANIN.    

  Derimizde pigment üreten, dolayısıyla derimize rengini veren melanosit hücreleri vardır.  Çeşitli sebeplerden dolayı, bu melanositlerin hasar görmesi sonucu, pigment üretilemez.  Pigment yetersizliği sonucu deride, dağınık ve yama şeklinde sınırları belli olan beyaz alanlar  oluşur .  Kuşburnu ökse Altındal sizlere yardımcı olacaktır.

Bitmedi ,saklı şifası…..Bağışıklık sistemine yeniden asker kazandırırsınız.. Aynı böğürtlende ki şifası kadar, daha da ayrı saklı şifası ileriye gitmektedir…Biz sadece söylemekle başlayalım, gerisi size kalmış….  

  Bitki toplayıcısı, (kuşburnu öksesi) araştırmacı Gidin gözünüzle görün toplayın kullanın Araştırmacı doktorlarınıza danışın Sonradan Aaaa bu böleymiş demeyin pardonları bırakın)

Acilen koruma altına alınması kuşburnu ağaçları doğadaki ala kuşların kerkenezlerin şahinlerin ,doğanların şifa aldıkları ağaç...Ve insanoğluna bırakılan saklı şifalar. .Ana yurdu (Yozgat ,sorgun ,Aydıncık) Toroslar dan kalkıp boşuna kamp kurmadık ,kıymet bilmeyenlere...

            “Hiç bir yerden destek almadan başarı almak tevekkül etmektir”               

Bir toplu söyleşi kafada kalan takıntılar Şu an 1000 kişinin ortak noktası Şunu bilin siz yanız değilsiniz insanoğlunu koruyan “rabbim” var  

Bunlar bir örnek olarak her vücut değişir ilk başlarda alınan sıkıntı sonradan zarar verebilir ,her şey dengededir…Ondan dolayı doktorunuzdan ,diyet programı uygulamanız yerli yerine oturacaktır…  

Sizde fazla olsa da, dengeli perhizle, sizde sadece bir ufak sıkıntıyla başlayan ufak ama önemlide olsa Her şeyin yerine geleceğini bilin…

Ben çoban hiçbir kür veya ona benzer ürünler yapmıyor, biraz okumak ,birazda doktor diyetisyenden uzak kalmamanızı önerebilirim…

Benim işim sadece araştırıp bilgi vermek, ama şunu bilin ki hasta değilsiniz.. Sadece stresten uzak yanız doğaya açılmanız…Üzüntü ,trafik kazaları, sevgi, doğal afetler, tetiklemiş olabilir… Kesin demiyorum dengeli beslenin…Meyveler besleyici ,Sebzeler temizleyicidir 

Biraz gıda programı bu sıkıntıyı götürecek…Dolaşım, kan ,göz ve böbrek yapınızı koruyun kafi…

Vücut bir sistemdir ,gelen ve gelecek tehlikelere göre tasarlanmıştır, “Rabbim” sizlere her şeyi vermiş SADECE SABIR her şeyi yerli yerine koyacaktır. Şu tepeyi tırmanamam stresi atın , Bilin ki "tevekkülle "zirveleri aşacaksınız. Ondan sonra gelecek zirveler, Başarınız olacak…Cesaret yoksa zaferde yoktur akıldan çıkarmamakla .İşte değişimi gözlerinizle göreceksiniz..

Fazlada olabilir ,eksikte olabilir… Dengeler değişe bilir, (asitler artar)

B12 VİTAMİNİ: Alyuvarların gelişmesi ve çoğalmasını sağlar.

Hücreleri korur. Bağ dokusunu güçlendirir, beden savunmasını artırır. Kansızlığı giderir Sinir sistemi bozukları ve iştahsızlığı yok eder.  Bağışıklık sisteminin güçlü olmasını sağlar Hafızanın  ve denge toplamaya faydalıdır.

Eksikliğinde kan hastalıkları, sinirlilik, sıkıntı, baş ağrısı, uyuşma, bacaklar da duyu azalması ve ağrılar görülür.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(günlük ihtiyaç 3-6 mikrogram)

Et, süt, süt ürünleri, balık, peynir, karaciğer, böbrek, yürek, tavuk, sebze, süt asitleri ve yumurtada bulunur .Bu gıdaları dan biraz uzak kalın perhize önem verin…

Sizlerde fazlalık var, veya yok  perhiz edin ,diyetiz yene gidin ,aynı zamanda sıkıntı ve stres etmeyin ,bir noktaya balı kalmayın ,birde yıllarca KUŞ BURNUNDA ÖKSEYİ TAKİP EDİN 6 ay kullanmanız kanı dengeleyecek kaybolan kan hücreleri yerine gelecek. Bir tatil günü söylediğim yerlere gidin,30 gün böğürtlen gibi orman yemişleri bulun kulanın ,

Her şey kanda kolesterol dikkat ettikten sonra her şey yoluna girecek ,şu anda ve yakınlarınızda bahçenizde ,anne baba ocağınızda ,Muhakkak rabbim şifanızı atmıştır ,ceviz ağacı, yaprakları 3 gün sıcak suda dinlendirin s.ö.a için 10 gün sonra tekrar .Bir 10 gün sonra tekrar.. Çeviz i tazeyken kırın, içini suda bekletin sabah koyun akşam için GÜMÜŞ SU elde edersiniz.. doğal yoldan yaparak kullanın, ceviz iç inçe zar çıkacak onu da kullanın boğaz balgamlarınızı çözecek….

Keten tohumunu yoğurt içinde kullanın ,keten tohumunu tavada ateş üstün de gezdirin…

Birde bir kase yoğurt limon kabuklarıyla doğranmış bir dilimle her akşam yemeniz.. Geçen günleri unutup yarını olmayan dünyaya "tevekkülle" girmek sağlık getirecektir…Sadece bunları bilgi olarak vere bilirim.. Tüm sıkıntılar gidecektir. .Her şey midede ,başlar bağırsakta biter, dağıtım noktaları koruyun. .iyi korursanız bilin ki denge sağlanmış olur… 

Ökse otları birbirlerine benzer ama iç ve içerikleri farklıdır…Hepsi ayrı ayrı şifaları çoktur ,nokta atışı yapar, her tarafa yayılır…

Ladin ağaçtaki ökse akciğer nokta atışıyla tüm kana karışır…

Ahlat ta ki ,armuttaki yabanı ökseler nokta atışıyla iç organlara mide ve bağırsağa nokta atışıyla tüm vücuda….

Alıç taki ökse kalp ve solunuma nokta atışı yaparken, hele endemik olarak çok eskiden var olan kuşburnundaki ökse son 30 yıldan beri kullandığın vücuduma hücre yapılarıma dırı tutarak yaşlanmayı ve hayattaki yaşantıma daha güçlendirdiğini farkı çalık yaşadığım ve bir çok kişi ve kişilere de farklılık yaptığını gözlemleyerek, insan sağlığına ,unut bekleyenlere bir nesle yakın olmak umuduyla yakın kalan ömrümde ,insanlara bir nokta kadar şimdiki zaman ve gelecek zamanlara yazılarımla yaklaşmak bana yaşam bularak daha sanki yapacak çok iş var çansına ruhuma borç sayarak, çalışmalarım tevekkülüm daha çok artıkça ,yaşam daha farklı geliyor, ”Allaha yaratanıma” özlemim daha çok artıyor…İnsanların dünyada var gücü saklar çansına sağlık varsa para yok misali zehirlemekten öte gidemiyorlar…

Tüm olaylara farkında olanlar yaptıkları işler farklıda olsa savaşa dur misali deseler de ,savaşı daha çok körükleyerek, onlara satılan çaresiz insanlara yardım bahanesiyle ,bir yerde savaş çıkaralım ,yardım kuruluşları da yardımlarıyla ,yardım kuruluşları kanalıyla var gücüyle mazlumlara savaşta ölen yaralanan ,hem yok edelim hem oranın zenginliğin den canavar şirket  kollarımızdan içeriyi süpürürken kendi şeytanı şirket organlarımızı besleriz misali, gözle görünmeyen maske takmış canavarlar yetiştirerek ,ortada suçlu yok misali ,salınan şeytanları Dünya ararken…Suçluyu aramaktayken kendi suçunu bilseydi suçluyu aramayacaktı…Dünyada suçluyu bulmak için kendi suçunu bilseydi suçlu aramaya gerek yoktu. .Öncelikle TEVEKKÜL edip YALANI bıraksalar ,her şey sona erecek…

Hiçbir desteği olmayan tek kişilik ordu tek yaratana tevekkül ederse ondan yardım bekler, beklemekle kalmayıp ,vermiş olduğu insan ırkına bir nesle sağlık oluşumu bana yeter artar dünya malında derse, beyne verilen akıl ,düşünceyi artırarak her gün her saniye, fikirleri ,fikirler düşünceler akılla diğer duyu organlara komut vererek” tevekkülle” daha güçlü kılmakta olduğunu fark eder ,geri kalan yaşamda daha ileriye atmak kaydıyla kayıtları kayıt eder şimdiki zamanda anlamayanlar maskeli şeytanlara yenik düşmeleri, gelecekte insan ırkını yok olmaması için “iyilerin” Kötüleri yenmek için geçmiş asırlara bakarak o günün yaşamında neyi ne yapmak istedikleri ,bu gün yaşayanlar gibi son geçmiş asırlara bakarak bu gün için buldun buldum diyenler bilmekteler ki asırlar önce bulunanları geçmişte kayıt edenleri şimdi bulunmuş gibi okuyanalar ,gelecek asırlar dada dağdaki çobanların kayıplarına bakarak buldum buldum diyecekler.. “Her asırda birkaç kişi düşünür. Diğerleri onların düşündüklerini düşünür”

 Bana bir şey söyleyin ki ,geçmişten gelen kayıtlar hariç, bir kayıt bulunki, bu gün bulduğunuzu inanayım…”Her kitap sizlere söylemekte, “son kitap” sizlere ikazlarda ,siz sadece kayıtları geçmişten gelen kayıtlarla geleceğe gitmekte, bilseydiniz, yeniyi bulmak için, kendinizi yenilemekle geçer ,onun anahtarı da “tevekküldür ve son kitaptadır”

“Çoban bir gün yaylaya çıkar, kendisi gibi deli çobanla sohbet sırasında karşısında bir ağaç görür ,ben deliyim de sen ben den delisin, bu ağacı ne yaptın böyle, her balları başka ,başka  meyve…Gelenlere gösteriyorum ,haliniz bu…Peki ne den…İnsan insandır, dünyanın istemiş olduğu gibi insanları aşılıyorlar, erik ısırıyorsun elma ,elmayı ısırıyorsun ayva, sonra ağaca  bakıyorlar, sonrası geriye dönüp baktıklarında ayvayı yedik diyorlar.” Sen benden daha iyi bilirsin de ölçersin Çırağını geriye ne bırakacağını...

 Doğanın ayrı ayrı şifa dağıttığını bilirsin ,o isteseydi bir ağaçta her çeşit meyve vermeyi bilirdi, vücudun kimyasını ayırdı yaşam için doğaya verdi, ayrıca içindeki içerikleri vitamin  minerallerimde ayırdı, sağlık dengeli beslenmeyi, akılla şifa zehir i anlasınlar diye, sende yapmışın ortaya kokteyl  zehir i anlasınlar diye..

Her ağaçta mantar yenmez, ağaçta domates ,patlıcanda, yenmez, bilselerdi 40 numara ayakkabı giydiğin bilirdi 39 numara ayakkabı giyemeyeceğini…Sende dur çalacaklar ya minareyi hazırlarlar ,bir kup bulurlar, giydirirler 46 yi…

Bilmezler ki “yaratanın” isteğine göre dünya dönecek sen ne yaparsan yap… Bilir misin Isparta nın  Eğridir ilçesi eski ismi eğir dur… Eğirir durursun ,gelir Nuh tufanı ...Yedirmez, suyla kaplar minareyi...

(Geçmişlerde ,şimdikilerde, geleceklerde, parmak izleri aynı olan var mi ,hiç böyle bir teknoloji var mı ,böyle bir güç, sadece kainatın  sahibi )( RABBİMDEN Başka) Sizin sıra numaranız belli, bıraktığınız izlerde.. Etrafına bak sadece ” biri” izlemekte ve görmekte ,her nerde olursan ol...Hesap belli...Hiç çırpınma...Senin yapmak istediğin içinde çıkar...

Bazen yol uzak bazen de yakın ,ya benden önce ya ben den sonra ,ister zengin ,ister fakir ,”o kılmıştır.”. Yarını olmayan dünyada yarın hediye verilen sabahta atacağın adım, senin geriye dönük kilometre taşlarını yenileyecek, onun anahtarı aklın, ayakların  ,vicdanın anahtarı tevekkülde...

     “ Bu gün beni yok edebilirsin, ya yarın olmayan günlerden sonra gene yanıma geleceksin sonra bu dünyada yapmış olduğun iyilikleri bir anlık nefsinle sileceksin “

 “Bu gün sırtından vurduğun kişiyi yarını olmayan dünyada nasıl yüzüne bakacaksın iyi hesapla İnanıyorsan doğru yoldasın ,inanmıyorsan yolu görünmez yoldaşı sadece sağda bekleme yapma diyecekleri gün bu günü hatırla”        

 

     4 ÖNEMLİ BİTKİ:

 ÖKSEOTU (Altındal)

Latince Adı: Viscum Albüm

  Diğer adları: burç, çekeni, göbelek, gökçe gevele, güvelek, gövelek, purç, gökçe, gevele.

Ökse otugiller familyasından, kimi ağaçlar üzerinde asalak olarak yaşayan, 100’ü aşkın türü bulunan ufak çalı halindeki bitkilerin genel adı “ökseotu” dur. Tıbbi olarak faydalanılan adi ökseotu türü, Türkiye’de pek çok ağaç türünün (köknar, söğüt, kavak, meşe, ıhlamur, kuşburnu ve bazı meyve ağaçları) dalları üzerinde yuvarlak bir top biçiminde yetişir. Daha çok tarihi kalıtılar ve sit alanları üzerinde yetişen kuşburnu öksesinin ülkemizde en fazla yetiştiği yer Yozgat/Sorgun ve Aydıncık’tır.

Şifasından faydalanılan pek çok ökseotu türü vardır: Akciğer hastalıkları için çam öksesi, karaciğer hastalıkları için ahlat öksesi, kalp damar hastalıkları için alıç öksesi, kan temizlemek için kuşburnu öksesi…

Deriyi andıran yaprakları her zaman yeşil veya sarımsıdır. Kışın yapraklarını dökmez. Meyveler bezelye veya nohut büyüklüğünde, parlak, beyaz renkli ve cama benzer; içi kaygan ve yapışkandır. Bu beyaz yapışkan madde insanlar için zehirlidir ama onları iştahla yiyen kuşlara hiçbir zararı dokunmaz. Kuşlar, bitkinin yapışkan tohumunu gagalarına alıp dallara sürterek veya kursaklarında yumuşattıkları meyve çekirdeklerini dalların üstüne dışkılayarak yeni bitkilerin kök salmasını sağlarlar. Ökseotu bu şekilde çoğalmayı kuşlara borçlu olduğu halde, bazı yörelerde aynı yapışkan madde kuşlar için tuzak olmakta ve küçük kuşları yakalamak için “ökse” olarak kullanılmaktadır.

İnce ince kıyılarak gölgede kurutulan yapraklar ve küçük saplar, yalnızca ekim başından aralık ortasına kadar ve mart-nisan aylarında toplanır. Bu zamanın dışında şifalı güce sahip değildir. Mart ve nisan aylarında bitki daha meyve vermediği için yaprak ve sapları toplamak daha kolay olur.

Sapları yaprakları çok kuvvetli şifa aracı olan ökseotunun meyveleri ağız yoluyla kullanılırsa zehirlidir, o yüzden satın alırken çok dikkat etmek gerekir.

Ökseotunun yaprakçıkları; rezin, saponinler, organik asitler, alkaloitler, acetylcholin, lektin, tanen, urson, inosit, viskotoksin, toksikpolipeptit, flavon, biyojenamin, fenilpropan türevieri, sapotoksin, lignan ve glikozit adı verilen maddeleri içerir.

Faydaları ve Kullanım Şekilleri:

Çay hazırlamak: Ökseotu çayı yalnızca soğuk suda hazırlanır. İnce kıyılmış yarım tatlı kaşığı bitki (yaprak ve sap), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suda gece boyunca bekletilir, sabahleyin hafifçe ısıtılır ve süzülür. Çay gün boyuna yayılarak yemeklerden önce ve yemek aralarında yudumlanarak yavaş yavaş içilir. Eğer gün boyunca fazlaca içilmesi gerekiyorsa, hazırlanan çay bir termosta saklanabilir.

Taze Bitki Özsuyu: Taze yapraklar ve ilk saplar yıkanır ve nemliyken mikserde sıkılır.

Merhem Hazırlamak: Taze beyaz meyveler ezilerek, içyağı veya tereyağı ile iyice karıştırılır (Sadece dıştan kullanılır).

Ökseotunun en faydalı olduğu hastalık, kalp ve dolaşım bozukluklarıdır. Tüm vücudun dengesini düzenleme konusunda çok faydalıdır. Başa kan hücum etmesi, kulak uğultusu, görme bozuklukları, baş dönmesini tedavi eder. Ökseotu, salgı bezi sistemine çok faydalıdır. Aynı zamanda pankreas üzerindeki etkisi öyle büyüktür ki, ara verilmeden sürdürülen çay kürü sayesinde, şeker hastalığının oluşmasına yol açan dengesizlikler ortadan kalkar.

Özellikle metabolizma hastaları, 6 ay boyunca ökseotu çayı içmeyi denemelidir. Sabahları ve akşamları olmak üzere günde en azından 2 bardak çay içilirse hormon dengesi bozukluğuna fayda sağlar. Atar damar sertliğinde de çok faydalıdır. Ökseotu, kalp krizine karşı da kullanılan bir şifalı bitkidir ve çayı aksatmadan içildiğinde, bu tür bir problemle hiçbir zaman karşılaşılmaz.

Kalp krizi sonrası 6 hafta boyunca günde 3 bardak, 3 hafta boyunca günde 2 bardak ve 2 hafta boyunca günde 1 bardak bitki çayı içilmelidir. Ama bu kürün uygulanışı, ilk bardak kahvaltıdan önce ve sonra, ikinci bardak öğle yemeğinden önce ve sonra, olmak üzere, hep yarım bardak olarak içilmelidir.

Ne olursa olsun, yılda bir kere 6 hafta süreli bir ökseotu çay kürü uygulanmalıdır. Yüksek veya düşük tansiyonu ağır kan dolaşımı bozuklukları, halsizlik, kalp düzensizlikleri, ayrıca kalpte ritim bozukluklarında, baş dönmesinde ve çalışmaya karşı isteksizlik, bu 6 hafta içinde normale dönecektir.

Bu durumun değişmemesini sağlamak için, yıl boyunca, bir bardak bitki sabahları içilmeye devam edilir. Normale dönen tansiyon sayesinde, rahim ve adet görme düzensizlikleri önlenmiş, aşırı olan adet kanamaları ve loğusalık kanamaları kontrol altına alınmış olur.

Menopoz döneminde, kalp çarpıntısı ve düzensizlikleri, korku ve nefes alma zorluklarına karşı, birkaç ay boyunca bitki çayı içilmelidir. Böylece tüm bu rahatsızlıklar ve düzensizlikler sona erecektir. Taze ökseotu sap ve yaprakları güzelce yıkanarak, ince kıyılır ve nemli durumdayken mikserde suyu sıkılır. Bu özsudan 25 damla, biraz suyun içinde, kahvaltıdan yarım saat önce ve yatmadan önce alınırsa kadının kısırlığına da yardımcı olabilir.

Uzun yıllar boyunca tansiyon düşürücü ilaç kullanmış olan kadınlarda görülen göğüs kanseri tümör oluşumunu engellediği tespit edilmiş ve kansere karşı etkili ilaçlarda kullanılmaya başlanmıştır.

Ökseotu meyvelerinin yakı sakızı ile ezilmesi sonucu elde edilen karışım, Gaziantep, Urfa ve Van yöresinde yakı halinde romatizma ağrılarının giderilmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca ezilmiş meyveler çıban üzerine konarak; çıbanın açılması ve cerahatin dışarı çıkması sağlanır.

Ökse otu çayı soğuk olarak burana çekildiğinde burun kanamasını, çay olarak içildiğinde akciğer kanamasını, tifo veya dizanteri sonrası karşılaşılan bağırsak kanamalarını durdurur.

Sinirleri yatıştırıcı, sinirsel spazmları gidericidir. Damar çeperlerindeki kireçlenmeyi azaltır. Damar sertliğine karşı faydalıdır. Bütün bu etkilerini sağlamak üzere, ökseotunun yaprakçık ve taze sürgünleri ilkbaharda toplanır, gölgelik, havadar bir yerde kurutulur. 1 2 tatlı kaşığı kurumuş yaprakçık ve genç sürgün üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10 15 dakika süreyle demlendirerek hazırlanan in füzyon, günde üç kez içilir.

Uyarılar: Ökseotunun meyveleri insanlar için zehirlidir ve kesinlikle içten (dahilen) kullanılmamalıdır.

Hazırlanan bu in füzyona ökseotu meyveleri konulmamalıdır.

Yan etkileri, titreme, üşüme, ateş, baş ağrısı, alerjik reaksiyonlar yapabilir.

Kuş burnu öksesi ; Kurusu nu bulursunuz oda dalında bulursunuz, yerleri, Tunceli, kerkenez vadisi, Yozgat , sorgun, Aydıncık ,Sivas , yıldız eli, corum, tokat, eski tarihi, yerleşim alanları  çok miktarda kuşburnu ağacında, asalak bir bitkidir.

(Samimi dost ve arkadaşlarınız var ise temin edebilirsiniz.)

 Bitki aromatik, eczacılıkta okuyan öğrenciler bunun üzerinde durun .

( VİTİLİGO ) ÖNEMLİDİR 6 AY BOYUNCA KULLANIN.

 Derimizde pigment üreten, dolayısıyla derimize rengini veren melanosit hücreleri vardır.  Çeşitli sebeplerden dolayı, bu melanositlerin hasar görmesi sonucu, pigment üretilemez.  Pigment yetersizliği sonucu deride, dağınık ve yama şeklinde sınırları belli olan beyaz alanlar  oluşur .  Kuşburnu ökse Altındal sizlere yardımcı olacaktır. Bitki toplayıcısı, (kuşburnu öksesi) araştırmacı Gidin gözünüzle görün toplayın kullanın )

NİSAN MAYIS / EYLÜL EKİM KASİM

NOT.. Şu an için Kuşburnu öksesi bulamazsınız çünkü yerin den bilhassa imkanınız var ise şifa için gibin yerinden koparın çok samimi dost ve akrabanızdan rica edin Tunceli ,Yozgat  ,sorgun ,Yıldızeli, Sivas yöresi eski hara beler de veya eski yerleşimler de NİSAN, MAYİS,HAZİRAN tazesi ,AĞUSTOS, EYLÜL, EKİM, KASİM, kurusu ,her ikisi de mükemmel dir. KUŞBURNU AĞACIN ÜZERİNDE ASALAK BİR DAL  dir.(Gözünüzle görmeden inanmayın.)  

TAVSİYE ANLATIM ZAMANINDA DIR   

Ya çoban senin evinde de ağıl da sinek yok ne yaparsın sen bize de öğret de yapalım ,çoban sabah gel öğreteyim akşam akşam anlamazsın eve gider unutursun gözünle gör yap o zaman anlarsın…Ha gelirken eldiven ve bidon getir..Çobannnn geldim yetiş.. Hanıma söyledim sabah sabah erkenden uyandırdı….

Haydi öğret ….Öğretirim ama sende başkasına öğret söz ver….Söz verdim çoban….Gel hele "Rabbim “ “her kolaylığı vermiş sadece anlamak okumak yeter, Ta ötedeki ağacı görüyor musun .Evet…O ağacın kenarında bulunan asalak  otu da gördün mü …Gördüm o ökse değil mi ta kendisi…Ne yapa cam.. Şimdi oraya gidilecek  yaprakların ucunda beyaz tohumları bidona topla getir, sen gelmiyor musun  neden öğrenmek istemiyor musun…Tamam ,  tamam….

Çobannnn geldim öğlen olmuş ne zormuş….Zoru katlanamayan bolluğa huzura kavuşamaz…..Şimdi ne olacak çoban…Bidonun ağzını aç masa da ki yanmamış kireci ver  bir de bir tas su dök içine ağzını kapa….Her akşam bidon ağzını aç kapa gazi dışarı ver….Peki ondan sonra şimdi gel ağıla gidelim ….Bunları görüyor musun yapışkan sinekler kokusunu sever gelen yapışır kalkamaz sende rahat edersin…Bu kadar mı ….Evet…Gel hikayesini anlatayım ocakta çay koydum içelim bir şeylerde atıştır giderken de az bir şey vereyim ev içine koy, seninki olgunlaşasıyakar.3 ,5 gün sonra kullanmaya başlarsın….Sağ ol çoban….

İpek yolu seyahat kervanlar konaklama zamanı da ökse otu olan yerde dururlar ,yanındakileri kullanırlar oradan da toplayarak bir başka molada kullanırlar.. Ne yapıyorlar….Yolda ayakkabılarını yapıştırırlar, avlanmak içinde ağaç dallarına sürerler, Kervanlar mola esnasında bıraktıkları yemek için gelen kuşları avlarlar.. Desene kuşlar avcıyken av oldular.. Aynen öyle….Daha bitmedi yorgunluklarını atmak için yapraklarını cay olarak içerler, Kan basınçlarını dengede tutmak tabi bu zamanın tansiyonu gibi…Desene bunu hanıma da söyleyeyim…Ama kullanırken biraz bilgilen sıcak suya bir tutam at akşam iç, akşam koy  sabah iç.. Gene de şehre inince doktoruna göster...Kontrol ettir…Rasgele otu da kullanma bir yandan şifa bir yandan zehir olabilir…

Tavsiyeyle bir yere varamazsın…Tohumu zehir. .Yaprağı şifa dır…”Rabbimde” o ağaca görev vermiş bunlar bir işarettir. .

 Ama şunu da unutma sineğinde hikmeti vardır bunu da bil…

O nedir Çoban…

Evet rahatsız olduğunuz alanda yok et ama bil ki olup olmadık yerde yok etme ,sebebini bilemezsin şunu bil ki acaba gözle göremediğimiz şeyleri yok ettiğini düşün.. Bize daha sonra daha çok rahatsız şeyleri bizler yok edemezsek bil ki daha sonradan sinekleri arar oluruz…Zarar ne olacak ki çoban alt ucu sinek pislik….Sahibi sen değilsin bilemezsin neden geldiğini…Senin olan şeyleri birileri yok etse daha sonradan kaybolan şeyleri arar olmaz mısın….Evet ne yapacağız çoban yok ettiklerimizi yerini tamamlayan sinek mi üretelim….Hayır o imkansız ama “Rabim” doğaya öldürmek yerine kovmak için tütsü bitkiler göndermiş onları kullanırsan sadece kovarsın…Peki çoban sen niye koyuyorsun yapışkanı….

Sen gerçekten yapışkanın üzerinde bir sinek gördün mü ..Farkına varmadım….Sabırsızsın sabır etmeyince etrafı inceleyemiyor ezbere iş yapıyorsun oda sana zarar getiriyor….Hele çoban bir anlat…Şimdi çay koyda gel bende kilerden otları ve hikayesini anlatayım…

Ne oldu sinek çukuruna mı düştün….Çoban cayın suyu az koymuşsun su çektim birazdan koyarım sen anlat….

Yıllar önce Yozgat sorgundan erkekli köyünden arkadaşım arar bizim arkadaş  evi olup olmadık terde yanar inan televizyonlara düştü köyü evi terk edecek şekle geldi çinler periler basmış hocalar üfürükçüler doldu taştı. Cinli dır vd….Her kafadan ses bu işi halledersen sen halledersin çoban…..der….Bu deli çoban farkına varmıştır.. “estağfurullah”…

Yok yok insanoğlu saf temiz inanan insanlık sadece okumamaktan geçer….Bazı cahil dediğimiz kurnazların eline düşen insan oğlu okuyup anlasalardı dünya tertemiz yer olurdu “Rabbimin” bıraktığı gibi …Her neyse bunlara masada gördüğün otları gönderdim tütsüleyin ve fazlasını kaynatın ,buğusunu yapın sonradan etrafları silin dedim bunlar aynısını yapar birkaç defa ve rahatlıkla oturun böyle boş boş tasları doldurmayın kafanızı.. Sadece okuyun anlayın….Ve ev kurtulur yanmaktan….Sende boş ları doldur su kaynamıştır çaylar gelsin hele masadaki otları anlatırız….Geldi çaylar bizim hanın bu işlere sevinecek….Neden…Ben hep ottan çöpten anlatınca kızardım şimdi onun öğrencisi olancam….Desene akşam yaşadın….Hele dur çoban anlat….

Şu gördüğün ot limonlu melisa kovan otu, Şu gördüğün acı pelin, şu lavanta, kekik, şu melek otu, şu yarpuz, şu solucan otu ,şunlarda limon ,turunç ,portakal kabukları…peki DİĞER OT… üzerlik otu….Bunları hepsini kaynat ve tütsüle haşere larvaları olmayınca gözle görünen görünmeyen element ve larvalar yok olunca ne olur..

Tertemiz ortam olur çoban….Hah şimdi ikinci çayları koy .Dünyanın kare olmadığını yuvarlak olduğunu anladın bir yerden tılık tılık  sesi geldi senden mi….Çoban öğle yemeği yedik ikindi vakti gelmek üzere ben kalkayım sanki bir saat gibi geldi…Evet çünkü buna ihtiyacın vardı SENDE BİLDİĞİNİ SAKLARSAN BİLKİ BAŞKASININ VAKTINI HARCARSIN varsa bildiğin bir başkasıyla PAYLAŞ inan hayat çok kısa….Bu dünyada ilim, bilim ,okumak ,öğrenmek bir nefes kadar…Kısa….Bunu bil yeter….Hiç bir şeyin ne olduğunu anlamadan göçer gidersin…Her kes kendi devrimi yaşar gider bıraktığın geleceğe miras bilim ilimdir….ve yaptığın işlerdir.. ”Rabbim” insanoğlunu eşit yarattı kimse kimseden üstün değildir… Gene de sağlığına dikkat et şehre inince de yengemi doktora göster…Neden…Tansiyonu varmış ya ÖĞRENMEN İÇİN BİLGİ İÇİN….Tamam tamam çoban….Kal sağlıcakla …Bir da ki sefer başka bitki dillerini anlatırım. .Öğrenmek öğretmek  zamanı yok…. 

UDİHİNDİ

Diğer İsimleri: Öd Ağacı, Kutsal Bahr

Kullanıldığı Yerler:

Udihindi Otu Bitkisinin Faydaları Yararları Kullanılışı Özellikleri

Dahilen Kullanılışı: Udinindi gözeneklerdeki tıkanıklıkları açar, ağrı ve sızıyı dağıtır, vücuttaki rutubeti alır, mide ve bağırsakları düzene koyar, kuvvetlendirir kalbe ferahlık verir, dimağa faydalıdır, duyuları kuvvetlendirir, kabızlık yapar, idrarını tutamayan kimseler için faydalıdır. Mideyi ısıtır, cinsi arzuyu tahrik eder, zehirlenmelere karşı faydalıdır, baş dönmesini geçirir, yelleri keser, mide sarkmasına ve mide genişlemesine faydalı olur. Felç hastalığına gayet iyi gelir; idrarı artırır, adet kanını çoğaltır. Udihindi de 7 türlü şifa vardır 

Dahilen Kullanılışı: Bademcikte udi hindi toz haline getirilir, günde 3 defa 1 çay kaşığı içilir. 2-3 gün devam edilir.

Balgamlı akciğer zarı iltihabında (zatülcenpte) udihindi içilir. Zeytinyağıyla karıştırılıp, içilebilir.

 Udihindi bal şerbeti ile içildiğinde karaciğer ve mide zafiyetine iyi gelir, karaciğer ve mide üşütmelerinde faydalıdır.

Udihindi tetanozda ve yan ağrılarına karşı faydalıdır. Udihindi kaynatılır, suyu içilirse bağırsak kurtlarını öldürür.

Ülser ve gastritte udihindi toz haline getirilir, 3 gr mesteki sakızı, saf zeytinyağı veya susam yağı içinde ısıtılarak eritilip içilir.

Ülserde udi hindi toz halinde 3 gr 1 fincan saf zeytinyağı ile sabahları aç karna 3 gün içilirse ülseri iyileştirir, 3 gün kullanmak yeterlidir. Fazla kullanmamalıdır.

Udi hindi soğuk su ile içilirse karaciğer sancısını keser, mide rahatsızlığını ve midenin hararetini giderir, müzmin baş ağrısından kurtarır, kumları döker, erkekliği artırır, titremeyi, sıtmayı, siyatik ve mafsal ağrılarını giderir. İdrarını tutamayanlar için udihindi kaynatılır, suyundan günde 3 defa 1 kaşık içilir.

4 gr toz udi hindi 4 gr toz havlıcanla karıştırılır, 1 fincan ılık su ile içilirse idrar akıntısını keser. Kolitte udihindi toz haline getirilir, günde 3 defa 1 gr 1 fincan zeytinyağı ile içilir. 3 gün devam edilir.

Udihindi kökünün tozu dilcikleri kuvvetlendirir, aşağı sarkan dilcikleri yerine kaldırma ve kurutma hassası vardır.

Haricen Kullanılışı: Udihindi toz haline getirilir, Maverd ile ıslatılır da alma sürülürse yarım ve tam baş ağrılarında faydalı olur.

Müzmin baş ağrısında udihindi tozu çok az miktarda buruna çekilir. Udihindi tozu bal şerbeti ile karıştırılıp, yüze sürülürse yüzdeki lekeleri ve çilleri giderir.

Udihindi koklanır veya kaynatılıp buharı teneffüs edildiğinde baştan balgamı alır ve tıkanıklıkları giderir, nezleyi geçirir.

Udihindi ağızda çiğnendiğinde veya kaynatılarak ağız çalkalandığında ağız kokusunu güzelleştirir.

Udihindi yakılır, kömürü vücuttaki lekelere sürülürse lekeleri geçirir.

Udihindi kaynatılır, suyu bal ile şerbet yapılır. Bununla gargara yapılırsa boğaz şişlikleri, boğmaca, bademcik ve boğaz iltihabında gayet faydalıdır. Bademcikte udihindi toz haline getirilir, enfiye gibi buruna çekilir, udi hindi kaynatılıp gargara yapılır. Toz halinde boğaza üflenir veya toz su ile veya zeytinyağı ile karıştırılır, buruna damlatılır. Udi hindi yağı sırt ağrılarında faydalıdır. Ovmak sureti ile kullanılır.

SİYAH HAVUÇ

Siyah havuç, kökü sebze olarak kullanılan bir bitkidir. Yaprakları çok parçalı, çiçekleri ise şemsiye biçiminde bir arada, küçük, beyaz ve sıktır. Siyah havucun derin, yumuşak ve kumlu topraklarda iyi yetiştiği tarım uzmanlarınca gözlenmiştir. Türkiye'de havucu  yakın verimlilikle üreten bölge İç Anadolu ve Konya  yöresidir. Siyah havuç üretiminde ise Konya'da bulunan Ereğli ilçesi Türkiye genelinde üretimiyle öncü konumdadır.

Siyah havuç kasım ve aralık aylarında hasat edilir. Siyah havuç çiğ olarak tüketilebileceği gibi (salata ve turşularda) yemeklere de kullanılabilir.

Özellikle Türkiye'de genel olarak bilinen, Doğu Anadolu ve Güney-Doğu Anadolu bölgelerinde sıkça tüketilen içecek türü olan Şalgam’ın ham maddesidir.

Siyah havuca rengini içindeki anthocyanin maddesi ve az miktarda bulunan alfa karoten vermektedir.

Vücut bu pigmenti A vitamine dönüştürür. Bu vitamin cilt ve göz hastalıkları için faydalı olmasının yanında kalp hastalıkları ve kansere karşı da direnci arttırır.

Siyah havucun içinde bulunan anthocyanin adı verilen mor pigmentler ise antioksidan işlevi görür.

Siyah Havucun Yararları: Maydonozgiller den uzunca koni şeklinde ve etli olan kökünden dolayı sebze olarak yetiştirilen bir çeşit bitkidir.

Terkibinde şeker, A vitamini ve karatin vardır.

Siyah havucun faydalarından bazıları aşağıdaki gibidir: Müzmin kabızlığı giderir. Çocuk ishallerini keser. Bağırsak iltihaplarını giderir. Kansızlığı giderir. Cilde canlılık verir. Anne sütünü artırır.   Cilt ve göz hastalıklarını önler. Astım, bronşit, ses kısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir. Verem hastalığında da faydalıdır. Mide ve on iki parmak ülserinde şikâyetleri giderir. Kalp hastalıkları ve damar sertliğinin önlenmesinde faydalıdır. İdrar ve bağırsak söktürür. Sarılıkta faydalıdır. İştah açar. Yaraların iyileşmesine yardımcı olur. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yüz ve boyun kırışıklarını giderir. Görme gücünü artırır.

ŞEKER OTU  

SAĞLIKLI ŞİFALAR DİLERİZ..                           

Tarımsal Yayım Projesi" kapsamında şeker otu üretiminin arttırılmasının hedeflendiği ifade edildi.

Projeyle kadın üreticilerin birçok ilde şeker otu (Stevia) bitkisi üretimine yöneldiğine işaret eden açıklamada, projenin aynı zamanda istihdama da katkı sağlayacağı bildirildi.

Proje kapsamı altında  kadın çiftçilerin şeker otunu "Tarladan Sofraya Doğal Gıda" temasıyla ürettiklerinin belirtildiği açıklamada, Türkiyedeki üreticiler için çilek, nane, biberi ve aspir yetiştiriciliğine alternatif olan şeker otu yetiştiriciliği kadın çiftçiler tarafından büyük ilgi gördü.

Türkiye de 5-6 yıllık bir geçmişi olan şeker otu bitkisinin yaygınlaşmasıyla kadın çiftçiler için şeker otu önemli bir gelir kaynağı haline geldi" ifadesi kullanıldı. Şeker otu çok eskiye tarihlere dayanir.

 Doğal olarak şekerden 300 kat daha tatlı olan şeker otunun kalori ve karbonhidrat içermediğinin vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi:Tatlı ve kek tariflerinde şeker yerıne kullanmak 0 şeker.

"Dünyanın birçok ülkesinde 100'den fazla çeşit yiyecek ve içeceğin tatlandırılmasında kullanılıyor.

Kadın çiftçiler, ürünü işleyen tesislerinde kurulmasıyla bölgede alternatif ürün olma yolunda ilerleyeceğini ifade ediyor. Önemli geri dönüşler alan kadın çiftçiler, organik lokum üreten bir işletme ile sıfır şekerli organik lokum üretimi için çalışmalara da başladı." Hatta Osmanlı içecekleri bile üretilmeye başladı .Adım adım sağlıklı içecek ve yiyecekle.             

Güney Amerika da  yetişen bir bitkidir. 1887 'de Paraguay yerlilerinin kullandığı şifalı bitkiler üzerinde inceleme yapan Güney Amerikalı bilim adamı Antonia Bertoni tarafından keşfedilmiştir.

Paraguay Kızılderilileri tarafından "Tatlı ot" ve "Ballı yaprak" ismiyle anılan ve tatlandırıcı olarak kullanılan stevianın sırrını çözmek için, 1931'de Bridel ve Lavieille adında iki Fransız kimyacı bitkinin yapraklarından elde ettikleri ekstre  üzerinde çalışmaya başladı.

Onların çalışmaları sonucunda beyaz kristal yapıda ve "Stevioside" adı verilen saf bir ürün elde edildi ve bu maddenin normal rafine şekerden 100 ile 300 kat daha tatlı olduğu fark edildi.

1971'de Çinli araştırmacı Dr.Tei-Fu Chen Paraguay'ı ziyaretinde ilgisini çeken Stevia bitkisi üzerinde çalışmalar yaparak, kimyasal olmayan doğal yöntemlerle Stevia ekstresi  elde edilmesinde ve yapraklarda bulunan keskin tadın kaldırılmasında başarılı oldu.

Güney Amerika’da da yüzyıllardan beri tatlandırıcı ve tedavi edici özellikleri nedeniyle kullanılan stevia (şeker otu) , Japonya'da da otuz yılı aşkın bir süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılmaktadır.

Bu bitkiden elde edilen özütün, kan şekerini düzenleyici etkileri olduğu kabul edilmektedir. Stevia'nın insülin duyarlılığını ve hatta salınımını arttırıcı etkilerinin olduğunu gösteren bazı araştırmaların varlığı diyabet tedavisinde kullanımını destekler niteliktedir.

Diyet yapan, formuna dikkat eden ,sağlıklı yaşamı tercih eden, çeşitli kronik hastalıklarından dolayı beslenme programına dikkat eden(Diyabet, Kalp hastalıkları, Obezite, Sindirim sistemi bozuklukları) kişiler güvenle kullanabilir.

Sıcak  soğuk tüm içeceklerde Reçel, komposto, muhallebi vs gibi kaynatılarak pişirilen tüm yiyeceklerde direkt olarak katılarak, Pasta, kek, kurabiye, gibi fırında yüksek ısıda pişirilen tüm unlu gıdaların içerisine direkt olarak katılarak kullanılabilir. 

DEVA VE ŞİFA İÇEÇEK 

Kırmızı lahana                  Dörtte bir kadar

Pırasa                                Bir adet

Brokoli                              Dörtte bir kadar

Ahududu                           Bir avuç içi kadar  

Yaban mersin                   Bir avuç içi kadar

Siyah havuç                      Bir adet

Spırulına                            Parmak ucu kadar yani tutam

 

Bunların hepsini mikserde çırpın 3 bardak temiz su dökün 2 saat  zaman içinde temiz tülbentte süzün sabah ,öğle, akşam birer bardak süzdüğünüz suyunu kullanın. Bağışıklık güçlenecek tüm hastalıktan kısa zaman da kurtulacaksınız. Ayrıntı yok tüm hastalık.

Ayrıntı.. Sarımsak eklerseniz.. Savunma sisteminiz küvetledir.

NOT .Bir dilim limon kabuğuyla kullanın      

BAGIŞIKLIK VE SAVUNMA SİSTEM MENUSU                               

DEVA EKMEK ÜZERİ                                  

Brokoli             bir adet

Mersin              bir avuç

Dere otu           bir adet

Tere otu         bir adet

Avakodo         iki adet

Yer  elması      bir adet

İki diş sarmasak

-Mikser de çekilir içerisine bir ltre su ilave edilir temiz tülbent te süzülür, süzülen su yoğut la karıştırılır.

-Daha sonrası boy otu yanı saf çemen 200 gr acı suyu terbiye edilir,birkaç kez yıkanır,daha sonrası katkı koymadan çemen hazırlanır,hazırlanan çemen iki kaşık,üç kaşık karıştırılmış yoğut la karıştırarak ekmek üzeri sürülerek yenir.

-Ayrıca çemeni et suyuyla yapa bilirsiniz.

DEVA VE ŞİFA İÇEÇEK ,   DEVA EKMEK ÜZERİ    bu iki menu yu 3 ay 6 ay   

 kullanın hastalıktan  yardımcı olun.

-Bağışıklık güçlenir

-Şekeri düşürür

 -Tansiyonu düşürür

 -Ödem atıcı        

 ŞİRAZ NARI ÇOK OKUYUN ŞİFAYA ŞİMDİDEN BAŞLAYIN BU BİLGİLER İNSAN OĞLUNA ULAŞMASI  ŞİMDİ TAM ZAMANI 

Narın faydaları saymakla bitmez ,verilen görevi insanlara sağlık vermek  şifa dağıtmak, sadece bir meyve dememek lazım, dünya ya atılan diğer  meyvelerin kralıdır  .

Yaratan şekil olarak, meyve üzerine taç koymuş tur ,sanatçı resim yapar, ruhunu ,beynini, elleriyle sunar ,ve ismini koyar, sanat severlere sunar, sesiyle büyüleyen sanatçı ruhunu koyarak, sevdiklerine ,okuyarak, insanların  beyinlerini okşar ve büyüler ve hepsi  sahipli, bunlara sanatçı deriz ve öyledir..

Dışarıya çıkın bakın ,ağaçlar, kuşlar ,dağlar ,renk ga renk  bitki ve çiçekler ,gece ,yıldızlar, uçuşan varlıklar, peki bunun sahibi ne deriz ,her şeyin sahibi varda, dünyanın sahibi yok mu ,bence var sadece ve sadece ol deyip olan yaratandan başka değil. Yaratanımız ,insanlar anlasın diye ,insan vücuduna göre koku, duyum ,görme, dokunma ,yetenekleri ,vermiş ,sağlıklı ,şifalı bitkileri, sebze, meyve ,içecekler ,sunmuş ve çizmiştir. Ol deyip olacak güç ,yaratandan başka şey değil dir. Her şeyin sahibi (RABBİMİZ) dir.,

Bunlardan bir tanesi şiraz narı dır. Her mevsimin bir meyvesı olması, insan vücuduna ,almış oldukları, virüsleri ,ve bakterileri temizleme görevleri ,mevsime göre Şiraz narına vermiştir , bu ayin ve mevsimin ,temizleme ilacıdır.(Birçok bilim insanları, ve değerli yazarlar ,yazmış ve çizmiştir. Şiraz narı hakkin da bilgi edinin)( ne büyük hikmet, büyük nimet.)

Şiraz narı ekşiliği nedeniyle , faydaları  saymakla bitmez.  İster tek tek tanelerini yiyerek tüketin, ister suyunu sıkarak için, nar pek çok derdin devasıdır.  Mucizevî bir şifa kaynağıdır. Narın şifalı özelliklerinden en iyi şekilde faydalanabilmek içinse ya meyveyi tazeyken yemeli ya da taze sıkılmış suyunu içmeli dir. Nar suyu çabuk bozulan, ve hemen işlem yapılması gerekir. 

Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser, karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi gelir.

Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi korumasıdır. Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar tansiyon düşürücü bir etki de yapmaktadır. Nar, birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakmaktadır. Örneğin nar yeşil çaya ve kızılcık suyun dan fazla antioksidan madde bulunmaktadır.

Tüm bu özellikleriyle adeta bir doğal antibiyotik görünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer almaktadır. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşı güçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Narın mikro besin içeriğine bağlı, vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunduğu bazı çalışmalarla ortaya konulmuştur. Narın idrar söktürücü, kan yapıcı, enerji verici ve tansiyoüşürücü özelliği de vardır.

Son baharın gelmesiyle : virüslerin bakterilerin başlangıçi olan aylarda yetişmesi  gön derilen minet, Her derde deva olan nar, içerdiği antioksidanlar sayesinde gribe neden olan virüsleri zararsız hale getirmeye yardımcı olaçaktir

Bakteri kaynaklı enfeksiyonlara karşı da koruyucu etkisi kanıtlanmış olup. Antioksidan etkisi yeşil çay, portakal gibi besinlerden üç kat daha fazladır. Gripten korunmak için tablet şeklinde vitamin almak yerine nar yiyerek daha fazla antioksidan madde ve C vitamini sağlamış oluruz.     

 Enfeksiyonlara :karşı vücudun dirençli olmasını sağlar.

Nar, tanelerinin dizilişi ve tanelerinin üzerini örten koruyucu zarıyla da dikkatleri çeker  zarın hikmetimde ağzı buruşturur, şeker hastası yese de çok faydasını görür, bu besinin sağlık bakımından değerini ortaya koymakta, doğal bir ilaç olarak tanımlanmaktadır. Kabukları ,çiçegi, zarı ,  Kök ve gövde kabuğu tanen, nişasta ve alkaloitler (pelletierin) taşır. Nar meyvesi kabuğu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtiva eder.

Nar, sağlık açısından özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi gereken bir meyvedir. Çünkü insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değildir.

Hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan korumaktadır. İçerdiği C vitamini, potasyum, demir, polyphenol, anthocyanin ve tannin adında antioksidanlar ile kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engellemektedir. Şeker hastaları için birebirdir.

 Nar suyu ve çekirdeğinde 19 element tespit edilmiştir. Bunlar arasında demir, kobalt, molibden, potasyum, kalsiyum, selenyum, sodyum ve çinko vardır.

 Nar; C, B1 ve B2 vitaminleri ve potasyum bakımından çok zengindir. Ayrıca bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek antosiyanlar ve flavonoitler içerir. 100 gram narın içersinde, 259 miligram potasyum, 63 kalori, 8 miligram C, binde 3 de B2 vitamini bulunmaktadır. 1 su bardağı nar suyu, günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 25′ini karşılar. Gün içinde tüketilen bu meyve, yorgunluğumuzun giderilmesinde de büyük rol oynamaktadır. Narın ağırlığının %12-20’sini çekirdekler oluşturur. Yaş çekirdeklerde %1,2-2,7 nispetinde yağ bulunur. 

Cennet meyvesi olarak tanımlanan nar, Yüce Kitabımızda üç yerde bahsedilmekte ve En’âm Suresi 99. âyette: “Hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz.

 Bunların kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan toplumlar için ibretler vardır.” şeklinde geçmektedir. Nar, gerçekten ilginç bir meyvedir. Dört şeyden oluşmuştur. Kabuğu, zarları, çekirdeği ve suyu.

Nar çiçeği çayı nasıl yapılır : Nar çiçeğinin kurusu aktarlarda satılmaktadır. kurutulmuş nar çiçeğini Bir bardak soğuk yada sıcak suya bir tutam nar çiçeği kurusu atılıp 3 dakika kadar demlenir içiliyor. Kırmızıya yakın pembe renkli bir çay oluyor. Hem soğuk hemde sıcak içilebilen çayı isterseniz biraz tatlandırabilirsiniz. Hafif ekşimsi ve mis gibi kokan harika bir çay olarak tüketilmeli. Grip, soğuk algınlığı ve öksürük gibi rahatsızlıklara sıcak içildiğinde çok iyi geliyor. gerçekten rahatlatıcı faydalı bir bitki çayı kürü, Ayrıca nar kabuğu çayı da yapılır.

Nar çiçeği çayının faydaları : Nar meyvesi gibi nar çiçeği de C vitamini deposudur. Vücut direncini artırır ve grip, soğuk algınlığı için çok yararlıdır. Kanı temizleme özelliği vardır. Öksürük için nefes açıcı ve rahatlatıcı özelliğe sahiptir. Kan şekerini düzenler. Kan şekeri düşüklüğüne iyi gelir. Ölü hücreleri yenileme özelliği ile vücuda direnç verir ve güzelliğiniz içinde çok faydalıdır. Yüksek tansiyona iyi gelir. Böbrek hastalıklarına ve böbrek iltihabına yararlıdır. Vücutta oluşan kireçleme için fayda sağlar. Sindirim sistemi ve bağırsak hastalıkları için iyidir. Bağırsaklardaki kurtları ve solucanları düşürmede etkilidir.

nar çiçeği çayı ile ilgili bilgiler hakkında yazılar şifalı bitkiler nar çiçeği nedir kürü hangi rahatsızlığa faydalıdır nelere iyi gelir ne işe yarar hastalık tedavi edici iyileştirici özellikleri ve zararları nelerdir

 

Nar çiçeği: yaralardaki ve bağırsaklardaki oluşan iltihapları iyileştirmede birebirdir. Kanın temizlenmesine yardımcı olur. Çok fazla miktarda C vitamini içerir. Kışın oluşan gribal enfeksiyonların iyileşmesine yardımcıdır. Kanı temizleyici özelliği vardır.

Nar çiçeğinin faydaları : Nar çiçeği kuvvetli bir ishali gidericidir. Ölü hücreleri yenileyicidir. Kandaki şekeri düzenler. Yüksek tansiyonu olanlara iyi gelmektedir. Grip ve öksürükte nefes açıcı olarak kullanılmaktadır. Böbrek iltihabına iyi gelmektedir. Kireçlenmeyi önleyicidir. Narın kabukları vücuttaki solucan ve kurtları yok eder.

Nar kabukları faydaları :Nar kabuğu kaynatılır balla tatlandırılarak yenir ,kadınsal iltihabı söker atar, kabuk çok iyi yıkanması lazim dir, bir de sezon kabuklarını atmayarak kurutulur, gerektiği zaman kullanılır.

-Yapılan bir araştırmada Nar suyunun polifenolik bileşikler yönünden zenginleştirilmiş preparatının grip virüsü üzerinde öldürücü etkisi tespit edilmiştir.

-Kanın antioksidan kapasitesini çoğaltır. Oksitlenmeyi önleyici maddeler olan antioksidanlar bakımından Nar suyu yeşil çaya göre çok daha zengindir.

-Nar özütünün bilinen antibiyotiklerle beraber uygulanması durumunda, antibiyotiklere dirençli tehlikeli bakteriler üzerinde de etkili olduğu tespit edilmiştir.

-Kalp sağlığı için yararlıdır. Damar tıkanıklıklarını önleyici etkisi vardır. Kötü kolesterol olarak bilinen “LDH”  oksidasyonunu engelleyici özelliktedir.

-Hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışma Nar suyunun ateroskleroz yoğunluğunu ciddi şekilde düşürdüğünü göstermiştir.

-Araştırmalar Nar suyunun prostat ve cilt kanserine karşı koruyucu olabileceğini göstermiştir. Wisconsin Üniversitesinde hayvanlar üzerinde yapılan araştırmada Nar suyunun kanserin ilerleme hızını düşürdüğü tespit edilmiştir.

-Yapılan araştırmalar Nar suyunun kanser oluşumunu ve gelişimini önleyebileceğini ortaya koymaktadır. Bir çalışmada prostat kanseri tanısı konmuş kırk hastaya iki sene süresince her gün Nar suyu verilmesiyle hastaların yüzde 85 oranında prostat kanseri gelişiminin önlenebildiği görülmüştür. Bu çalışmalarda Nar suyunun kanser hücresini çeşitli mekanizmalarla öldürdüğü gösterilmiştir.

-Kolesterol ve şekeri dengeleyici özelliği, Nar yararları arasındadır.

-Tansiyonu artıran angiotensin converting enzimini düşürücü etkisi tespit edilmiştir.

-Kan yapıcı özelliği, bir başka Nar yararı olarak belirtilebilir.

-Nar suyunun erkeklerde sperm kalitesi ve canlılığını artırıcı etki gösterebileceği de belirtiliyor.

-Nar özütünün dişlerde plak oluşumuna neden olan bakteriler üzerinde etkisi insanlar üzerinde denenmiş ve bakteriler üzerinde ağız gargaraları kadar etkili olduğu görülmüştür.

-Nar suyu içildikten 48 saat sonra bile vücutta olumlu etkileri devam etmektedir.

Ayrıca;

 -Nar suyu yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde, kalp ağrılarında, basur hastalığının tedavisinde   faydalı olmaktadır.

- Böbrek zafiyetine karşı nar suyu içilmesi yararlıdır.

- Nar suyunun harareti giderici özelliği bulunmakta, şeker ve kurdeşen hastalığına iyi gelmektedir.

 -Kalbi kuvvetlendiren nar suyu, karaciğer zafiyetini gidermekte, mide iltihabını ve ağrısını geçirmektedir.

 -Nar ekşisi şeker hastalarına tavsiye edilmektedir.

- Nar şırasının şekerle hazırlanan şerbetinin idrar söktürücü özelliği vardır.

- Romatizma ağrılarının hissedildiği eklem ve uzuvlara nar şırası sürüldüğünde, ağrı kesici özelliği bulunmaktadır.

 -Bayılmalara karşı nar şerbeti içilmelidir. Tatlı nar suyu, ses kısıklığı ve zatürreye karşı şifalıdır.

- Nar suyu böbrek ve karaciğer hastalıklarına karşı çok faydalıdır.

- Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır. İyi bakterilerin artmasını sağlar.

- Burun poliplerine faydalıdır

-Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi gelir.

 Nar ekşisi yapını okuyun her nar ekşisi nar ekşisi değildir. 

 

Saf nar ekşisi en iyi bölgesi köy pazarları gerçek üreticiler HATAY ve Hatay yöresi, MERSİN, FİNİKE dır. 

Hiç bir karışım olmadan ,kaynatma usulü yapılan nar ,nar ekşisidir 

(Gerçeği hamur elleriyle yapan AKDENİZ, HATAY YAYLALARI VE TOROS  Kadınları dır.)  

 

ÖNEMLİ BİLGİLERDEN  TAVŞAN ETİNİN FAYDALARI:

Tavşan evcilleştirdiğimiz sevimli hayvanlardandır. Lezzet bakımından eti tavuk etine benzer. Tavşan eti beyaz etler grubunda yer alan, besin değeri yüksek gıda maddelerinden birisidir.

Diğer etlere göre daha yüksek oranda protein, fosfor, demir, bakır gibi madensel tuzlar ihtiva eder. 200 gram tavşan etinde ortalama 30 35 gram protein bulunmaktadır.

Yağ, ürik asit, sodyum, kollesterol ve kalori oranı ise daha düşüktür. A, C ve D vitaminiyle B vitamini bileşikleri vardır.

Tavşan eti insanda kan yapar ve özellikle kansızlığı engeller. Tavşan eti bedeni canlı tutar ve insana güç verir. Zihinsel gelişmeye çok fayda vardır. Şişmanlığı büyük ölçüde engeller.

Tavşan eti kısırlık tedavisinde kullanılabilir. Hipofiz hormonundan dolayı çocuğu olmayanlarda da tavşan etini çok yemeleri iyi neticede verebilir. Tavşan yağı el ve ayaklara batan dikeni çıkarmak için kullanılır. Tavşan beyni erken boşalmaya ve iktidarsızlığa doğal ve kesin çözüm sunar.

Tavşan yağı güzel bir masaj kremidir. Eklem kireçlenmesi ve romatizmalarda, şişiklerde yumuşatıcı olarak tatbik edilebilir.

 YILAN BALIĞI İlla bir Japon’un bir Çinlinin bulması değil.. Sadece duvarda asılı diplomada değil.

Beynin altını atın gümüş yoksa pusulayı kaybedersin..

Yılan balıkları Türkiye ege sularında ve Edirne enez ilçesinde yetiştiricilik yapılmakta dır. Çin, Japonya ve Avrupa sularında yaşamaktadırlar, Bu cins balıklara "sudaki ginseng" adı verilmiştir.

Denizde doğar ancak akarsularda yaşarlar. İnsanlar, bugüne kadar verilen çabalara rağmen bu balığın yavrularının suni üretimini gerçekleştirememişlerdir.

Dolayısıyla bu balık cinsi çok değerlidir. Örneğin, Çin'de ona "yumuşak altın" denilmektedir. Yaşaya bilirlik gücü çok yüksek bir balıktır.

Gece rahatça hareket eder, ışığa karşı çok duyarlıdır ve oksijen eksikliğine son derece dayanıklıdır.(Tüm sır derisinde ve omurgasında dır)

I945'te Hiroşima'daki nükleer bombardımanın ardından tüm canlıların arasından yalnızca bu balığın hayatta kalabilmesi herkesi çok şaşırttı. (Derisindeki sır, omurgasın da ki yaşam onu hayata tutmuş tur)

Bu durum bilim adamlarının yoğun ilgisini çekti. Japonya'da son derece değerli olan ve içerdiği besin maddelerinin katsayısı yüksek olan bu cins yılan balığı insanlar tarafından çok sayıda tüketilmektedir.

.

EPA insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitleri. Bu asit, kan damarlarını iyileştirir, lipid seviyesini azaltır, dolayısıyla çeşitli kan damar hastalıklarını etkili bir şekilde önler.

DHA aynı şekilde insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitlerin den dir. Bu aside "BEYNİN ALTINI" adını vermişler.

Beyin fonksiyonlarını iyileştirir, hafızayı güçlendirir, yaşlanma nedeniyle meydana gelen dejenerasyon ve senile dementia durdurulabilir.

akgler alkoksil gliserin, insan vücudu tarafından üretilebilmektedir.

Bilim adamları ona "bağışıklık kaynağı" adını vermişlerdir. Lenf bezlerinde, karaciğer ve ilikte konsantre olan bu madde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyon ve diğer hastalıklara karşı dirençli kılar.

Daha bir çok rahatsızlıkta kullanılır. Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK

Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.

Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.

Göğüs meme kansere karşı koruyucu

Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.

Kalp ve damarları korur.

Kolesterolü düşürür.

Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.

Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.

Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.

Eklem romatizmaya iyi gelir.

BALIK VE ATEŞ GERİSİ MARİFET

Yılan balığın derisini soyun tulum şeklinde çıkarın derisini atmayın bir kavanoza koyun bu size sonradan yağ yapımında lazım olacak.(Derisini neden çıkarıyoruz sorusuna cevap olarak hava geçirmez oluşu sebebi tavaya mangala koyduğunuzda balık patlar veya yağ sıcratır korkusu yaşamayın diye ayrıntı yazıyorum bilginize.)

Balıkların üzerine tuzu, pul biber karabiberi, kimyonu ve reyhanı serpiştirin. Defne yapraklarını iyice sarın . Üzerini streç film veya folyo ile kapatarak 5-6 saat buzdolabında terbiye edin.

Bekli yen balık baha sonra ayrı sade olarak folyo ya sarılır kendi yağı yeterli dır, meşe koruna koyularak pişme sı beklenir bu arada domates ,biber kırmızı, sarımsak ,soğan pişirilir ,pişen balık ,servis tabana folyo ile konur, pişirilen malzeme, kabukları soyularak ,aynı balık üzerine koyularak, limon, defne ,dere otu, acı sos ve baharatı isteyene göre servis yapılır.(Aynı şekilde fırında da yapılır.)Geri kalan pişirmek sizin marifetli ellerde hazırlanmış malzemeyi çorba yapa bilirsiniz.

Japon ve çin açık sularda Balık yavruyken su diplerinde faydalı mineralleri bil hassa dip kahve rengi mor yosunları yiyerek küvetleşir kademeli olarak büyüdükçe su üstüne çıkar. Aynı zaman da eğe sularımızda Çanakkale enez ilçelerinde dip sularda ayını yosunlardan beslenmiş yılan balıkları vardır.

Öyle ki ege sularında büyüdükçe eğeye akan ırmaklardan içlere kadar gider hatta Kütahya’ya kadar yüzer bazen de karaya çıktığı görülmüştür.. Dip sulardaki yosun kahverengi yosun Türkiye de 50 yıldan beri satılmakta eski aktarlar buna DENİZ KADAYIFI der ve hala satılmakta dır..ve ayrıca 30 yıl önce hala olabilir bir inceleme de İZMİR URLA kırmızı yosun ithal eden yurt dışında tesadüf sonucu tanışarak urla da yeterince var oluşu öğrensem de incelemende gerçeği görerek daha 50 yıl geride gelmekte olduğumu anlamış bulunmaktayım araştırmamdan buyana kadarda 30 yılı eklersek toplam 80 yıl.. Neden mi 03 11 2019 Haberler şöyle geçer çin bilim adamı AYZAMIR HASTALIĞINA ilaç buldu derlermiş.. Gerisi sizlere yorum bırakmaktayım..

Bu sırlar kitabin da 45 sene önce not alınan 2011 de yazıma geçen ve 2013 yılında kitaptan kısa notlar alımlarıyla yazıldı ve 06 11 2019 tekrar hatırlatılmakta. Deniz kadayıfın içeriği vitaminleri mineralleri enzimleri yılan balığından daha da güçlü. .Daha çok aydınlanmak ise daha 10 yıl önceye kadar aktarcılık ve alternatif yol almadığımızdan..

Daha bu kadar duvarda asılı araştırmacı olmadığından şimdi ise ağzı latın harflere yatkın olanlar birazda kulak dolmalar birazda para girince eller avuçlandı birde gelsin paralar nefis coşunca coş Allah coş.

Hakkımızda derler araştırmacı ar ge geliştirmek büyümekteyiz der dururlar.. denizden çıkarıp ağaçtan kökünden kesip ve tohum atmadan yerden toplanan şifalı bitkileri yok etmek ten insanoğlunu yok edilmekten başka bir şey değiller zamanlar sadece çöl den başka hiçbir şey kalmayacak.. Şimdiki çöldeki şifalı çalı gördüklerinizde olmayacak.. İnsanlık yok edilmekten başka bir şey değil..


 Devam edecek

 










DUYURU MODÜLÜ SAKLI-ŞİFA
ZİYARET İSTATİSLİĞİ SAKLI-ŞİFA
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam62
Toplam Ziyaret1324084
TOKEN COİN BORSALAR SAKLI-ŞİFA
YATIRIM SANAL PARA ALTIN GÜMÜŞ BAKIR SAKLI-ŞİFA
AlışSatış
Dolar34.793334.9327
Euro36.561736.7082
SİTE HARİTASI SAKLI-ŞİFA
TAKVİM SAKLI-ŞİFA