• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
   

  SAKLI-ŞİFA

       Global iletişim 

Saklı-şifa dergisi kitab gazete gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi ve okuyuculara ulaştırılmasıyla ilgili hizmetler “global iletişim ağları aracılığıyla sağlamaktır” ayrıca filim televizyon ve radyo programlarının yapım hizmetleri de sunulmaktadır

Saklı-şifa bünyesin de sağlık ve kurutulmuş bitkiler üzerine araştırma ve premix liyofilizayon  danıtma yada destilasyon bilgi sunum hizmetleri de bulunmaktadır

 

ÜÇ ADALET”CİMER” ADALETİ “İL İLÇE” ADALETİ ÇARELER BULAMAYINCA BUNDAN SONRA YARATANIN VERİLEN KORKUSUZ ZIRHINA GİYDİRİLMİŞ BİREYİN"SİNSİ ŞEYTANLARA"KARŞI ADALETİ YER ALIR

Evren gizzemi yaratanı allah’ı”idrak kavrayamayan”bireysel olarak içi boş çöküntü kutlanış”pisikolojik ruh” için de ahlak yitirmiş “ihrak”anlamını taşıyan sadece”mankafa yanı kafa derisi yüzülmüş” içi boş sadece komut alan”sinsi kişiye dönüşür”pisikolojik ruhen de yalan iftiralarla karşı insanları korku endişe içinde yaşatır.

”Allah Tanrı de zikret” saklı-şifa Çoban 

Bir duvar örülür gibi kul kulu korumak için bir duvar örer bu duvarlar insanoğlunu korur örülen duvar koruyanlar kadar güçlü olur saklı-şifa çoban 

Her şey yerinde olacak sabırla beklersek gelecek gelecekte bir gün gelecek”sen yolundan” ayrılma ve korkma sabır ile bekle o kapı ve kapılar tek tek açılacak saklı-şifa çoban
 
Yaşam şavaşını kazanan kazanacak güçlü ve hızlı olan değildir “ inandığı yolda doğrulukla doğrularla ” yaşama yaşatmak için sabır ile ilerleyen yaşamda başarılı yer tutar ve onu hiç bir güç kimse durduramaz defalarca yıkılsada saklı-şifa çoban  

SİTE MENÜSÜ SAKLI-ŞİFA

ANA SAYFA KARMA ARŞİV DEN 07 SAKLI-ŞİFA

ANA SAYFA KARMA ARŞİV DEN 07 SAKLI-ŞİFA
HEM GIDA HEM ŞİFA OLAN BAZI BESİNLER
BAL
Besinlerin en güzeli olan bal, soframızdan eksik olmaması gereken bir şifa kaynağıdır.  
İnsanlar çok uzun seneler önce bile balın bir şifa kaynağı olduğunun farket­mişler hatta bazı toplumlar faydalarından dolayı balı kutsal saymışlardır.
Balın mikropların üremesini önlenmesinde, beyin hücrelerinin beslenme­sinde büyük rolü vardır. vücuda kuvvet, canlılık verir; nekahat döneminde hastanın ayağa kalkmasına yardım eder. kansızlığa, zayıflığa iyi gelir.
Çocukların gerek fiziksel, gerekse zihinsel olarak sağlıklı bir şekilde gelişim gösterebilmesi için de bal oldukça faydalıdır. yaşlanmayı geciktirici özelliği bu­lunan bal, herhangi bir hastalık nedeniyle sürekli ilaç kullanan kişilerde oluşan toksinleri atması için idealdir. ölüm hariç her türlü rahatsızlığa iyi gelen balın temel faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz;
Antibakteriyel özelliğe sahip olduğu için balın içerisinde bir çok besin mad­desi bozulmadan ilk günkü tazeliğinde saklanabilir.
Balın içerisinde bulunan şeker vücut tarafından emilimi en basit şeker ol­masından dolayı kısa sürede kana geçer ve bu sayede mide içerisinde bulunan fazlalıkların da vücuttan atılmasına yardımcı olur.
Özellikle demir eksikliği rahatsızlığından ötürü kansızlık sorunu çeken kişi­lerin balı sık tüketmesi durumunda kan yapıcı etkisi bulunmaktadır.
hastalık sonrasında kişinin günlük yaşantısına hemen dönebilmesini sağlar, içinde a, b, c ve diğer vitamin grupları bulunduğu için kişiye enerji verir. ­pirii world
Romatizma sorunu bulunan kişilerde harici şekilde uygulanıldığı takdirde kısa bir süre içerisinde ağrıların azalmasına yardımcı olur.
Alerji yaşayan kişilerde kimyasal maddeler içeren ilaç yerine tercih edilebi­lir. fakat bunun için doktor tavsiyesi almak gerekir.
Bal içerisinde yer alan buhar sayesinde vücutta olan ağrı veya sızıyı dindir­me özelliğine sahiptir.
Sıcak baldan yapılan şerbet tüketildiğinde kabızlık sorununa iyi gelir.
Günümüzde bile cerrahi operasyonlardan sonra oluşan yaraları kapatmada baldan faydalanılmaktadır.
Şeker hastaları ve zayıflamak isteyenler çiçek balı yerine çam balının ikinci ve üçüncü mahsulünü kullanmalıdırlar. dikkat edilmesi gereken önemli bir hu­sus da balın ısıtılmamış, işlenmemiş yani doğal olmasıdır.
Balgam oluşumuna karşı önleyicidir ve bronşları temizler.
Vücut bal ile ovulduğu taktirde cildi güzelleştirici ve yumuşatıcı etkisi bu­lunmaktadır. bit sorunun kökten çözülmesine yardımcı olur.
Bal, limon ve süt karıştırılıp içildiği taktirde nezle tedavisinde oldukça et­kilidir.
BAL NASIL KULLANILIR
Rahatsızlıkların tedavisinin dışında hastalıklar olmadan da bağışıklık siste­mini kuvvetlendirmek adına bal tüketilmelidir. tatlıların veya çayın içerisine şeker yerine tatlandırıcı özelliği bulunan bal tercih edilmelidir. ağız yoluyla tü­ketilen balın dışında haricen cilt yüzeyine sürülen balın sivilcelerin ve cilt le­kelerin tedavisinde faydalı olduğu bilinmektedir. şifalı bitkilerle birlikte de bal tercih edilebilir. zencefil, çörek otu, zerdeçal gibi bitkilerle karıştırılan bal gü­nümüzde oldukça popülerdir ve sıkça kullanılmaktadır. yetişkin bir birey gün içerisinde kullanım alanına göre farklılık gösterse de ortalama 2-3 çorba kaşı­ğı bal tüketebilir. fazla tüketimden dolayı herhangi bir yan etkiye bugüne ka­dar rastlanmamıştır.
MANTAR
PİSİKOLEJİK  ZEHİRLENME OLANLAR YEMESİN :
Bu gün için bir adet kültür mantarı diş zarını soyarak çiğ yenmesi 1 kg kuzu eti yemiş gibi olur ve buna benze gıdalar.
Çiğ tüketmek KANSERİ  bile önler
ELMA SİRKESİ:

Peygamberimizin “sirke ne güzel katıktır! sirkesi bulunan bir ev, katıktan mahrum sayılmaz!” diye övdüğü, pek çok hastalığa şifa olan elma sirkesinin ö­nemi ve kıymeti bugüne kadar pek anlaşılamamıştır.
Elma sirkesi mikrop öldürücü özelliğe sahiptir. bu sebeple bazı salgın has­talıklara karşı tıbbi ve ciddi  bir tedbir olarak hep tavsiye edilir.
Elma sirkesi yüksek miktarda kalsiyum, yani kemik ve dişler başta olmak ü­zere insan vücudunun en temel minerallerinden birini ihtiva etmektedir. böy­lece kemikleri mineral bakımından zenginleştirerek kemik erimesini önler.
İçerdiği yoğun potasyum sayesinde hücre büyümesini destekler.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek nezle, grip, boğaz ağrıları gibi enfeksiyon­lara yakalanmayı engeller.
Sirke sindirimi kolaylaştırır, hazımsızlığa iyi gelir, iştahı açar. ayrıca barsak gazına ve kabızlığa iyi gelir.
Sirke mide hararetini giderir. safra rahatsızlıklarına iyi gelir ve safra akıntı­sını düzenler.
Kalp ve sinirleri kuvvetlendirmede düzenli olarak elma sirkesi-bal karışımı alınması tavsiye edilir. yine bu karışım muhtevasında olan a ve diğer vitamin­lerle görmeyi keskinleştirir.
Kolesterolü düşürür. içerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlık­lı ve ince akmasını sağlar.
Kadınlarda adet ağrılarına ve anormal akıntılara karşı etkilidir.
Sirkeyle soğuk su friksiyonları en zararsız ateş düşürücüdür.
Egzama ve yaralara sürülürse büyük ölçüde şifa etkisi vardır.
Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu toksinlerden a­rındırır. idrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplar­da, yaban arısı sokmalarında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çın­lamasında da kullanılır.
Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. örneğin kalsiyumun daha verimli kulla­nımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını des­teklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar.
Uzun süreli kullanımı eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da bu­husu yapılır.
İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, ya­ban arısı sokmasında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasın­da da kullanılır.
ANTİSEPTİK: 
  
Meyve ve sebzelerin elma sirkesi katılmış su ile yıkanması onla­rın mikroplardan arınmasını sağlar. ayrıca bakteri ve mikropların barınmama­sı için mutfak ve banyolarınızda elma sirkeli su kullanmanız önerilir.

BOĞAZ AĞRISI
  Anjin ve streptokok dahil olmak üzere tüm boğaz ağrılarında, 1 bardak suya katılan 1 kahve kaşığı elma sirkesi ile her saat başı yapılacak gar­gara rahatlatıcı bir çözüm olacaktır.
AYAKLAR:

Ayaklarınız için bir leğene ayak bileklerinize kadar ılık su doldurun ve içine yarım şişe elma sirkesi ilave edin. sabah ve akşam, en az 5 dakika, a­yaklarınızı bu su içinde dinlendirin.pirii world
Yorgunluk ve uykusuzluk: 1 litre suya 3 yemek kaşığı elma sirkesi ve bir fin­can bal ilave edin. her gece yatmadan önce 2 yemek kaşığı içeceğiniz bu ka­rışımla uykusuzluğunuzun ve yorgunluğunuzun kaybolduğunu göreceksiniz.
KAŞINTILAR:
Böcek ısırmalarına ve kurdeşene bağlı kaşıntılarda, arı sokma­larında ve cilt çatlaklarında sürülecek elma sirkesi rahatsızlığı ve acıyı gidere­cektir.
MİDE BULANTISI:

 Mide bulantısının ve kusmanın önüne geçmenin yolu; ılık elma sirkesine bir bezi batırıp sonra sıkmak ve bu bezi midemizin üstüne yer­leştirmektir. bez soğudukça ılık bir bez ile işlem yeniden yapılmalı
SİVİLCELER
Sağlıklı bir cilt için banyo suyunuza biraz elma sirkesi ilave edin. cildinizin yumuşadığını ve parladığını fark edeceksiniz. sivilceler için, su ile seyreltilmiş elma sirkesiyle yüzünüzü silin ve durulayın. elma sirkesi akneye neden olan mikropları öldürür.
VARİSLER:
Varislerin yol açtığı ağrıdan şikayetçiyseniz, sirkeli bir bezi, bacak­larınıza sarın ve 30 dakika bekletin. otuz dakikalık süreyi bacaklarınızı yukarı kaldırarak geçirin. bu işlemi sabah ve akşam tekrarlayın.
ARMUT   

  Ödemler, kalp ve böbrek, kansızlık, damar rahatsızlıkları, bağır­sak, idrar söktürme, arterit, gut ve romatizmaya iyi gelir. diyet yapanlar yiyebi­lir. nezle olanlara bol bol armut yemelidir. armut aynı zamnda mideyi kuvvet­lendirir, hazmı kolaylaştırır ve çarpıntıyı önler.
ASMA
Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. vücuda kuvvet ve­rir. sarılığı keser. ishali durdurur.
AYVA:
Kalbe kuvvet verir, rahatlatır. harareti keser. mideyi kuvvetlendirir, hazmı kolaylaştırır. bağırsak gazlarını giderir. şişmanlatmaz ve şekeri yükselt­mez. vitamini boldur, komposto ve şurupları, ishallerde etkilidir. bilhassa ço­cuk ishallerinde kullanılır. hastaya günde 30 gr’dan 10 gr’a kadar ayva şurubu verilebilir. çekirdekleri bazı ekzamalarda çok iyi sonuç verir.
BALIK: 


Etle aynı besin değerine sahiptir. daha az yağlıdır. zayıflamak is­teyenler ve şeker hastaları balığın, haşlanmışını ve ızgarasını tercih edebilir.
Balık, kan kolesterol düzeyinin dengelenmesinde önemli rolü olan w-3 a­sitlerini içermesi sebebiyle, özellikle koroner kalp rahatsızlığı bulunan kişilerin kırmızı et yerine tercih etmesi gereken yiyeceklerin başında geliyor. ayrıca ba­lık, iyi bir e vitamini kaynağı olması sebebiyle de cilt kanserinin önlenmesi ve yaşlılığa bağlı hücrelerin az zarar görmesini sağlaması, kış aylarında enfeksi­yondan korunulması açısından oldukça önemli rol oynuyor.

  BALKABAĞI:


Mikrobik hastalıklara karşı vücut direncini artırır. zayıfla­mak isteyenlerin ve şeker hastalarının yememesi gereken bir gıdadır.

  BAMYA:
Mineraller açısından da zengin bir sebze olan lif oranı yüksek bir besin olan bamya, halsizliğe iyi gelir, idrar söktürücüdür ve kabızlığı gider­.│saklı şifa
Mekte faydalıdır. mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak sindirim sistemine yardımcı olur.
Bamya, iyice olgunlaşıp kartlaşmadan taze olarak toplanmalı ve tüketilmeli­dir. yaş ya da kuru olarak tüketilebilir. bamyanın çiçeği de faydalıdır. çiçekleri ezilip kaynatılarak suyu içilirse göğsü rahatlatır ve yumuşatır.
BÖRÜLCE

Yemeği, salatası ve turşusu yapılarak tüketilen bir bitkidir.
Kansızlığa iyi gelir, kandaki şeker oranını ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. göğüs ve akciğere faydalıdır. idrar tutukluğunu ve anüs kaşıntı­sını giderir. cinsel arzuyu arttırır. yanıklara sürülürse faydası görülür.
BUĞDAY  

Tam buğday unu lifli yapısı ile sindirim sistemine yardımcı olup, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar, kabızlığı önler. buğday özünün besle­yiciliği benzeri tahılların çoğundan yüksektir. bazı kanser türlerini engelleyici özelliği vardır. sindirim olarak yulaf ve mısıra göre daha zordur. buğday çimi­nin besleyici değeri ve şifası oldukça fazladır.
BULGUR

Bulgur fıtri olarak yetişen buğdaydan yapılırsa, pilavını, üzüm hoşafı ile bol miktarda yiyiniz. bulgur pilavı üzüm hoşafı ile yenir ise kan yapar.
 
BUZ 


Türlü sebeplerden doğan bulantı ve kusmalarda, akciğer ya da mide­den kan gelme halinde hastaya ufak buz parçaları yutturmak faydalıdır. apan­disitli hastaların karnına, beynine kan hücum etmiş kimselerin başına buz par­çası koymak iyi gelir. büyük baş ağrılarında da buz torbası ağrı keser. önem­li not: buz kesesini daima ve muhakkak ki iki yün parçası arasında tutarak uy­gulayın.
ÇİKOLATA

Beyin için faydalıdır. kilo ve şekeri olanlar az miktarda bitter çikolata yiyebilirler. bitterin şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşük­tür. %20 kakao yağı, yağları eritir, kolesterolü artırmaz. dişleri çürütmez. ka­bızlık yapmaz. bağışıklık sistemini harekete geçirir. vücudu sakinleştirir. için­deki katkı maddeleri alerji yapabilir. ölçülü yenmelidir.
ÇİLEK
Romatizmanın ilacıdır. gut, arterit ve idrar söktürür. kilo ve şeke­ri olanlar bol miktarda yiyebilirler.
ÇİMLENMİŞ BUĞDAY VE ARPA 

Pek çok hastalığa şifa olan bir gıdadır. bir miktar dövülmemiş buğday veya arpa yıkanıp kırılmış olanlardan ayıklanır ve ıslatılır. 3 saat suyun içerisinde beklettikten sonra suyu süzülerek, üzerine ıs­lak bez kapatılır. karanlık ve ılık yere koyulur. 24 saat sonra küçük filizleri çı­kar, güzelce yıkanıp bal ile karıştırılarak 2-3 çorba kaşığı yenilir, kilolu olanla­ra 1 çorba kaşığı yeterlidir.
Sinir sistemi hastalıklarına, bağırsağa, yaralara çok şifalıdır. 3 veya 5 gün bekletilerek filizleri uzatılmış buğdaylar eskimiş yaralar için mükemmel bir i­laçtır. bu buğdaylar filizleri ile dövülüp beze sarılıp yara içine veya üzerine ko­yulur, günde 2-3 defa değiştirilmelidir. buğdaylar ezilirken biraz ılık su ilave e­ dilebilir. buğdaylar kullanılmadan önce muhakkak yıkanmalıdır. en eski yara­lar kısa zamanda kapanır
DANA VE SIĞIR ETİ
Dana ve sığır etini, devamlı yemeyiniz. dana ve sı­ğır eti devamlı yenirse kalın bağırsak kanseri, kötü huylu tümör, basur, cilt has­talıkları, damarların büzülmesi ve daralması gibi hastalıklar meydana gelir. da­na ve sığır etinin zararı baharatla telafi edilir. “sütü şifa, yağı deva “  
DEREOTU

  Yemeklerimizin, salatalarımızın bu süsü, aynı zamanda iştah açar, kuvvet, çeviklik verir, bağırsak gazlarını giderir.hazmı kolaylaştırır, hiç bir zararı yoktur.

 DOMATES 
Demir, potasyum, kalsiyum ve fosfor mineralleri ile a, b ve c vitaminleri açısından oldukça zengin bir besindir. damla hastalığı, karaciğer ve romatizmaya iyi gelir. damarları açar.
Özellikle lif açısından zengindir, kabuklarıyla yenildiğinde sindirimi kolay­laştırır, kabızlığı giderir. iyi bir idrar söktürücüdür ve vücuttaki zararlı madde­lerindışarı atılmasına, böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. kanı te­mizler. kanseri, özellikle de prostat kanserini, önlemede çok etkilidir. kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. damar sertliği, karaciğer hastalıkları ve ro­matizmaya iyi gelir. yaşlanmayı geciktirir. cilde tazelik verir.
Fakat içinde oksalat denen bir madde olduğundan böbreklerinde taş ve kum olanların fazla yemeleri iyi değildir.

DUT 

Kan yapıcı özelliği vardır. iştahı açar. kilo aldırır. idrarı söktürür. mideyi güçlendirir. kabız yapıcı özelliği vardır. böbrekteki yağ oranını denge­ler. bağırsakların çalışmasını düzenler. anjin hastalığının tedavisinde kullanılır.

Beyaz dutun yaprakları idrar söktürücüdür. 7 gr. kadar yaprak 250 gr. su­da haşlanıp içilirse hemen etkisi görülür. karadut daha çok doktorlukta kulla­nılır. karadut şurubu ağızda, diş etlerinde meydana gelen iltihapları iyileştirir. bir parça hatmi çiçeğini haşlayıp içine dut şurubu konularak gargara yapılır­sa bademcik iltihapları geçebilir. küçük çocukların ağız ve diş iltihaplarında en çok kullanılan ev ilacı dut şurubudur. yutulsa bile hiç bir zararlı etkisi yoktur.

Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir. saç dökülmesi, böbrek ve idrar yol­ları, ishal ve yorgunluğa iyi gelir.
 

ELMA 

Bağırsak faaliyetlerini düzenler, hazmı kolaylaştırır ve kabızlığı ön­ler. gastrit ve ülser için faydalıdır. kanı temizler. kolesterolü düşürür. da­mar sertliğini önler. şeker ve tansiyonu düşürür. dişleri temizler. migren kri­zine engel olur. cildi güzelleştirir. ve yaşlanmayı geciktirir. kabuğu ile yenme­si tavsiye edilir.

ENGİNAR


Enginar, annelerin çocuklarına mutlaka yedirmesi gereken bir sebzedir. en­ginar yapısında bulunan antioksidanların yardımıyla, vücudumuzdaki birçok toksin maddeyi uzaklaştırır, karaciğeri güçlendirir.

Enginarın içeriğinde bulunan quersetin ve rutin isimli antioksidanlar kanse­re karşı vücudumuzu koruduğu gibi aynı zamanda da kalbi güçlendiren özel­liğine sahiptir. enginarda bulunan cyanic asit adlı madde kötü kolesterolü dü­şürür ve iyi kolesterolün salgılanmasını arttırır. bu da kalp damar sağlığı için ö­nemli bir faydadır. enginarda Bulunan yüksek oranda lif yapısı kan şekerinin dengelenmesinde etkilidir. şeker hastaları için zeytinyağlı veya etli yapılmış en­ginar yemeği, şeker kontrolünde önemli bir etki gösterir.

Enginarın yapısında bulunan potasyum minerali vücutta bulunan sodyum-potasyum    en büyük faydayı sağlamak için; mevsiminde öğlen veya akşam yemeğinde tüketilmelidir. karaciğer ve böbrek yetersizliğinde, bunların sancı­larında, sarılık ve gut hastalıklarında, aşırı şişmanlıkta, kurdeşende, romatizma­da ve egzamada oldukça faydalıdır.


   ERİK 

Vücut ve zihin yorgunluğunu giderir. sinirleri yatıştırır. vücut sıvı­larının yeterli oranda olmasını, sinirlerin uyarımını, kas dokusunun çalışmasını sağlar. zayıflamak isteyen ve şeker hastaları yiyebilir.


 GLİSERİN 
Ağızdan alındığında , bağırsakları yumuşatır. safra yollarının tıkanıklığına iyi gelir, safra akımını kolaylaştırır. dışarıdan kullanımında, deri çatlaklarına çok iyi gelir. 1 ölçü limon suyu, 1 ölçü kolonya ve aynı miktar gli­serin karışımı deriyi yumuşatır, çatlakları giderir. ev işi yüzünden elleri çatla­yan kadınlar bu ilacın faydasını görür ve daima kullanırlar.


   GREYFURT 

Mikrop öldürücü ve kabızlık gidericidir. karaciğeri çalıştı­rır. iştah açar. cinsel gücü artırır. sabahları aç karnına içilmelidir. şişmanlat­maz ve şekeri yükseltmez.



  HAVUÇ 

Mutfaklarımıza kadar girmiş olan bu bitki gaz giderici, üre çıkışı­nı artırıcı ve uyarıcı etkileri ile bilinir. ayrıca zengin bir vitamin e ve karoten kaynağıdır. bağırsak iltihaplarını ve böbrek ağrılarını giderir. gözler ve cilt i­çin çok faydalıdır. dizanteri ve kronik öksürükte çok faydalıdır. zayıflamak is­teyenler ve şeker hastalarının yiyebileceği bir gıdadır. çiğ ve rendelenerek ye­nilebilir.



   HURMA 

Vücudun sağlıklı ve zinde kalmasını sağlar, organlara bol miktar­da hareket ve ısı enerjisi verir. kansızlığı azaltır. şişmanlatma ve şekeri yükselt­me endeksi düşüktür.

ISPANAK


Zihinsel ve fiziksel yorgunlukları giderir. kan yapar, zayıflamak isteyen ve şeker hastaları yiyebilir. kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı  da etkili bir sebzedir
  incir 

Bütün meyvelerin faydaları içinde toplanmıştır. şeker, organik asit­ler, yağ ve a,b ve c vitaminleri barındırır. hamileler ve çocuklar için çok fay­dalıdır. az yenirse şekeri yükseltmez, kolit, akciğer ve yorgunluğa iyi gelir. haz­mı kolaylaştırır, kabızlığı giderir. vücudu kuvvetlendirici, kalbe ferahlık veri­ci, kuluncu giderici, ses açıcı, sindirim yollarını düzenleyici, balgam söktürü­cü özellikleri vardır.

Banı dondurucu, kan eritici, balgam sökücüdür. yaraları iyileştirir, yemek borularını açar ve boşaltır. elma sirkesi içerisinde sulandırılmış 3‘er incir (taze veya kuru) yiyen ateşli hastalıklardan kurtulur, safradan zarar görmez. kara­ciğer, dalak, böbrek, mesane tıkanıklıklarını açar. kuru incir, zeytinyağı içinde 15-20 gün, güneşte bekletilerek yenir ve yağından içilirse, sperm sayısını artırır. incir kurusu, ekmek, kurabiye ve keklerde kullanılmaktadır.

KABAK 

Pek çok çesidi olan kabak, daha çok bağırsak kurtlarını dökme­de faydalıdır.ilaç olarak kullanilan kabak çekirdekleri helvaci kabağındandır. hem çok etkin, hem de tümüyle zararsizdir.çocuklara 40 gram, büyüklere 100 gram tuzsuz kabak çekirdeği verildiğinde, tenya denen parazitten kolayca kur­tulmaları sağlanır.

Kabızlık, hemoroid ve bağırsak kanserine karşı önleyici etkiye sahiptir. za­yıflamak isteyenler ve şeker hastalarının yiyebileceği bir gıdadır.

  KABUKLU YEMİŞLER

Fındık, fıstık, ceviz, badem gibi kolesterolü yükseltmezler, kalp ve damar­ları koruyucudurlar. enerji verirler, cinsi gücü artırırlar. bedensel ve zihinsel yorgunluğa iyi gelirler. kilo ve şekeri olanlar ölçüyü kaçırmadan yiyebilirler.


  KARABIBER 

Karabiber, az miktarda yemekle birlikte alindiginda hem is­tah açar, hem hazmi kolaylaştır. karabiber ıhlamura karıştırılıp içilirse mide sancılarını kesmekle bire birdir. yalnız tahriş edici olduğundan az miktarda kullanılması şarttır.

Karabiber (peppercorns): karabiber, keskin bir kokuya ve aromaya sahip­tir. beyaz karabiber, siyah karabiberden daha bir acı, az algılanır ve hafif ma­yalı gibidir. yeşil çekilmemiş toz biber, daha bir yumuşak tada ve ferahlatıcı ö­zellige sahiptir. hazmı kolaylaştırıcı, mide ve bağırsak mikroplarını öldürücü, gaz giderici, idrar söktürücü, afrodizyak özellikleri vardır.

 KARAÜZÜM VE ÇEKİRDEĞİ

Kara üzüm çekirdeği içinde bulunan diğer bir madde, polyphenol (resverat­rol), kanser hücrelerinin gelişimini önlediği bildirilmiştir. kara üzüm çekirde­ğinin antioksidan özelliği nedeniyle beyin duyarlılıkların düzeltmesi yönünden hücre fonksiyonlarını koruyucu etkisi vardır.

KARNABAHAR 
                                          

Bağırsakların çalışmasını düzenler. kabızlık yapmaz  besleyici ve güç vericidir. zayıflamak isteyenler ve şeker hastalarının yiyebi­leceği bir gıdadır.

KARPUZ 

Böbrekleri çalıştırır., taşları düşürür, kanı temizler. şişmanlat­ma ve şekeri yükseltme endeksi çok yüksektir. ölçülü yiyiniz. aç karnına tav­siye edilir.

KAVUN 
                                             


Kansızlık, böbrek ve safra kesesi taşları, basur, romatizmaya iyi gelir. deriyi yeniler, bağırsakları yumuşatır, idrar söktürür. şişmanlatma ve şe­keri yükseltme endeksi yük sektir. aç karnına tavsiye edilir.

 KAYISI 

 Sindirim sistemi, beyin, kemikler, dişler, mide ve oniki parmak ba­ğırsağı ülseri, cinsel gücün artması, kalp kaslarının kuvvetlenmesinde çok fay­dalıdır. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür.
                 

KEPEKLİ UN VE KEPEKLİ EKMEK  KEPEK 
                                       
Yumuşatıcı ve temizleyicidir, bal ile beraber bağırsak problemleri­ni giderir. dövülmüş badem ve bal ile boğaza ve öksürüğe çok faydalıdır. si­vilcelere ve saç dökülmelerine iyidir. kırmız pancar, havuç, elma rende yapı­lıp kepekle karıştırılarak, zeytinyağı ve limon suyu eklenir. bu salata kadınla­rın güzelliği ve sıhhati için en güzel kahvaltıdır. kepeği alınmamış undan ya­pılmış ekmek yiyiniz.

Besin değeri yüksek, ekonomik bir gıdadır. beyaz ekmek, çavdar ekmeği ve mısır ekmeği gibi diğer ekmek türlerinde bulunan bütün vitamin ve mineralle­ri içerir. bunun yanında kabızlığı önleyen kepekli ekmek, iştahı keser kilo ver­meye yardımcı olur. kolay hazmedilir. östrojenin (kadınlık hormonu) dolaşı­mını da azaltır. bu da kadınlarda, göğüs ve rahim kanserini önleyen bir faktör oluşturur. kalp ve dolaşım hastalıklarına iyi gelir.

Metabolizmanın çalışmasını hızlandırdığı için, sindirimle ilgili rahatsızlık­lara ve kabızlığa da birebir çözümdür. bağırsakların çalışmasını sağladığı gibi, bağırsak kanserini ve hemoroid oluşumunu da engeller.bağırsak kanserine ya­kalanma İhtimalini yüze 50 oranında azaltır. safra kesesinde taş oluşması ihti­malini de azaltıyor.

Kepekli ekmek, şeker hastalarının ve kilo problemi olan kişilerin rejim lis­tesinin başında olmalıdır.

KEREVİZ                                      

Gut hastalığına ve romatizmaya iyi gelir. mideyi ve böbrekle­ri tedavi eder, cinsel gücü artırır. zayıflamak isteyenler ve şeker hastalarının yi­yebileceği bir gıdadır.

KESTANE


C vitamini olduğunu iayrıca b vitamini ve faydalı madeni mad­delerin yanısıra protein ve şekerin de bulunduğunu bildiriyor. uzmanlar, kes­tanenin diğer faydaları olarak da sindirimi kolaylaştırmasını ve kan yapması­nı gösteriyor

KİRAZ 

Böbrekler, romatizma yorgunluk, safra kesesi, ağrıların dindirilmesinde faydalıdır. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür.

KİVİ

Göğüs kanserini önler, kan basıncını ve kolesterolü dengeler, bağı­şıklık sistemini güçlendirir. c vitamini bakımından çok zengindir.

 KURU ÜZÜ

Şeker, organik asitler, b ve c vitaminleri ve tanen bakımın­dan zengindir. idrar artırıcı, sindirime yardımcı, vücudu kuvvetlendirici, müs­hil yapıcı, kabızlığı giderici, kalbi kuvvetlendirici, kanı temizleyici, cildi güzel­leştirici, ülser ve gastrit gibi rahatsızların tedavisinde etkilidir. ekmek, kurabi­ye ve keklerde kullanılmaktadır.

KUYRUK YAĞI 

Üç yaşında dağda otlamış olanı tercih edilmelidir. ro­matizma, siyatik, bel ağrısı, eklem kireçlemesi ve menüsküs için tavsiye edi­lir. hadisi şerif.

LAHANA                                        

Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. bol miktarda b, c ve e vitamini, potasyum içerir. özellikle meme ve rahim kanse­rine karşı etkilidir. vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. kanda­ki şeker miktarını düşürür. sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. astıma faydalıdır. idrar söktürür, cildi güzelleştirir, sinirleri yatıştırır, zindelik verir. ay­rıca; böcek sokmalarına ve sivilcelere karşı etkilidir. tansiyonu ve kolesterolü dengeler, kanı temizler, damarları açar, hazmı kolaylaştırır. zayıflamak isteyen­lerin yiyebileceği bir gıdadır.

LİMON 

Vitamini bol. romatizma ağrılarını hafifletir. gargara yapıldığın­da boğaz ağrılarını giderir. ateş düşünür. kısacası sağlık için beslenmemizin vazgeçilmez bir parçasıdır. idrar söktürücü, kurt düşürücü etkiye sahiptir. şiş­manlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür. c vitamini boldur.                                 

MANDALİNA


                                  
Kanı temizler. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür. c vitamini boldur.

 MANTAR


Bağışıklık sistemini güçlendirir. kanın pıhtı laşmasını önler, ko­lesterolü düşürür. virüsleri etkisiz hale getirir. romatizmaya iyi gelir. şekeri düşürür. zayıflamak isteyenlerin rahatça yiyebileceği bir gıdadır.

 
MARUL 
Sinirleri teskin eder, şekeri düşürür, kanı yeniler, zayıflamak iste­yenler bol miktarda yiyebilir.                                                 

MERCİMEK
                                               
Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyeleşinceye kadar mercimek yemesi uygun değildir. kabızlık için birebirdir. görme kuv­vetini artırır, zekâyı geliştirir

MUZ
                                  
Enfarktüs riskini azaltır, hazmı kolayla  ştırır, baş ağrılarına iyi gelir. bağışıklık sistemini güçlendirir, sperm üretimi artırır. mide ülserine tavsiye e­dilir. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi çok yüksektir. 

.  NAR 

Yemeklerin en güzelidir. kan temizleyicidir. yeşili çok idrar yapar. ekşisi mideye, iltihaplı hastalıklara faydalı, diyabete ilaçtır. tatlısı boğaz ve gö­ğüs hastalıklarına iyidir. ateşli hastalıklara ve her derde iyi gelir. çarpıntıya, mi­deye, susuzluğa, böbreklere ve vücudun zehirli atıklardan temizlenmesine iyi gelir. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür.

NOHUT 

 
Sebze ve tane olarak yenir. leblebi yapılır. kolesterole iyi gelir. pankreas ve mideye yardımcı olur. bağırsakları yumuşatır. idrar söktürür. an­ne sütünü artırır. kanı temizler. cilt lekelerine losyon kadar etkilidir. kilo ve şekeri olanlara tavsiye edilir. vücudu kuvvetlendirir. anne sütünü arttırır.        

PATATES                                             

Patates: çiğken kabuğuyla suyu sıkılıp, biraz su ile karıştırılarak içilirse mide hastalıklarına, gastrite, ülsere, bağırsak ve mide kanserlerine, kara­ciğer iltihaplan masına ve basura iyi gelir. kabuklu olarak haşlanır veya fırında pişirilirse faydalıdır.

Kabukları soyulup kavrulursa zararlıdır. kalıntıları toplar, damarlarda tıkanıklığa sebep olur, varis ve basur yapar.

Kanı zehirlerden temizler. hücreleri yeniler. zayıflamak isteyenlerin ve şe­ker hastalarının şiddetle kaçınması gereken bir gıdadır.

                                      
 PATLICAN 

Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyeleşinceye ka­dar patlıcan yemesi uygun değildir.

Karaciğer, böbrekleri kuvvetlendirir ko­lesterolü düşürür damar tıkanıklığına iyi gelir. çarpıntıyı önler.

Gut (eklem ağ­rıları) romatizma ve mideye iyi gelir. ayrıca şeker hastalarına közlemesi ve sa­latası tavsiye edilir.

 PEKMEZ 

Kan yapar. kemikleri geliştirir. vücudun su dengesini sağlar. tansiyonu düzenler. ishallerde; kaynamış suya biraz tuz katılarak şerbeti içilir. cam kaplarda muhafaza edilir.şeker hastaları ve zayıflamak isteyenler için uy­gun değildir. tahinle karıştırılarak tüketilirse daha güzeldir.
                                               
PEYNİR 

Süte göre daha besleyici, hazmedilmesi daha kolaydır. kilo, şeker ve kolesterolü olanlar, yağsız peynir tercih etmelidirler.
                              
PIRASA 

Sinirleri yatıştırır, kan yapar, idrar söktürür, mide rahatsizligina i­yi gelir. bağırsakları çalıştırır, kabızlığı giderir. cildi güzelleştirir. kanı temiz­ler. basur memeleri için faydalidir. böbreklerdeki kum ve taslarin düsürülme­sine yardimci olur. gut hastalığına iyi gelir. sütü çoğaltır. şişmanlatma ve şeke­ri yükseltme endeksi düşüktür. 

PİRİNÇ 
                                                 

Pirinç mutfaklarımıza kadar girmiş bir gıda maddesidir. kabuğu alınmamış esmer pirinç şekeri yükseltmez. bağırsak rahatsızlıkları için bire bir­dir. pirinç suyu mükemmel bir sakinleştirici ve serinleticidir.


PORTAKAL 

Soğuk algınlığı ve gribe karşı direncimizi artırır. sinir siste­mimizin iyi çalışmasını sağlar ve güçlendirir. bedensel ve ruhsal yorgunluğu gi­derir. kanı sulandırır ve hazmı kolaylaştırır. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür
                                               
SALATALIK 

Zayıflamak isteyenler, şeker hastaları, gut hastalığı, bağırsak iltihaplanması, sinirlerin yatışması, uykusuzluk, cilt, sivilceler ve yüzdeki çıban­lar için iyidir. lifli bir gıdadır. çok çiğnettirir.

SİRKE

İştah açar, sindirim salgılarının artırır, hazmı kolaylaştırır. kalbin elektrik enerjisini takviye eder. zayıflamak isteyen­lerin ve şeker hastalarını için içilmesi tavsiye edilir.                                         

SOYA 

Sağlıklı yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. soya, i­çerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve bu da kadın bünyesi için son derece faydalıdır. çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır.

Mükemmel bir kalp ilacıdır. kolesterolü düşürür. safra kesesini taşlardan korur. oluşan taşların yok olmasında yardımcı olur. sindirim sistemini çalıştı­rır. kabızlığa iyi gelir. kandaki şeker oranını dengeler. zayıflamak isteyenlerin yemesi gereken bir gıdadır.


SUMAK 

Buldan’da, bag ve bahçelerin ara duvarlarının kenarlarında ve daglarda dogal ortamda bolca yetismektedir.

Buldan’da sumagın suyu çıkarıla­rak yemeklerde eksi olarakkullanılmaktadır.

Sumak suyu, ayrıca kan dindirici ve antiseptik bir bitki olmasınınyanında seker hastalarına da faydalı olmaktadır.

SÜT 

Her yaştaki insan için şifalı bir gıdadır. bilhassa inek sütü anne sü­tüne en yakın süttür. katkısız olmak şartıyla tavsiye edilir. sütün doğal besle­nen hayvanlardan alınması, taze olması önemlidir. sütte çeşitli karbonhidrat­lar, mineraller ve vitaminler bulunur.                                          

ŞEFTALİ 

Böbreklere, uykusuzluğa, yorgunluğa, idrar sökmeye, kabızlığa iyi gelir. şişmanlatma ve şekeri yükseltme endeksi düşüktür.

TAVUK ETİ 

Köy tavuğu yemekte sakınca yoktur. çiftlik tavukların hor­monlu olma ihtimali çok yüksektir. dikkatli olmalıyız. hormonlu olması çok sakıncalıdır. 

                                                
TERE OTU 
                                               

Şekeri düşürür, kanı temizler, damarları açar. zayıflamak iste­yenler bol miktarda yiyebilir.iştah açar. hazmı kolaylaştırır. bronşları temizler, öksürük söktürür. idrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler.

TURP

Kanserojen maddelere, kalp damarlarındaki kan pıhtılaşmasına iyi gelir. ayrıca böbrekleri temizler ve diş etlerine kuvvetlendirir. şekeri düşürür, kanı temizler. zayıflamak isteyenler bol miktarda yiyebilir. iştah açar. uyarı­cı, idrar söktürücü, solunum sistemindeki birikintileri atmaya yardımcı olur.                                                 


 ÜZÜM 


Kansızlıktan kurtulmak için bol bol üzüm yenmelidir. beyin için faydalıdır. her gün 21 adet kuru üzüm yenilmesi hafızayı güçlendirir. üzüm ay­rıca kalbi, mideyi ve barsakları kuvvetlendiricidir. taze üzüm suyu, romatizma ağrılarını geçiren tabii ilaçların başında gelir. her sabah çekirdekli veya çekir­deksiz kara üzümün suyunu çıkarın ve bir bardak için. eğer hergün bunu aksatmadan yaparsanız, romatizma ağrılarının ne kadar iyi geldiğini göreceksiniz.

Glisemik endeksi yüksek olduğu için zayıflamak isteyenlerin ve şeker has­talarının yememesi gerekir.

Üzüm suyunda bulunan ve kalp hastalığı riskini büyük ölçüde azaltan çok resveratrol adlı çok önemli bir madde vardır. resveratrol, bilinen en güçlü an­tioksidanlardan biri. kalp damarlarını korur, damarların oksidan zararlara uğ­ramasını önler. resveratrolün en yoğun bulunduğu besin üzümdür üzümün çekirdeği ve kabuğunda yoğunlaşıyor. bir üzüm ne kadar yüksekte yetişirse ve güneş ışınları, soğuk gibi dış etkenlerle ne kadar çok fazla mücadele ederse res­veratrol miktarı o kadar yükselir. resveratrol üzümü özellikle mantar saldırı­cılarından koruyor. resveratrol bulunan başka besinler de var: dut! özellikle kırmızı dut ve fıstık bunların ilk akla gelenleri

YOĞURT 

Yoğurt; inek sütünden yapılanı tavsiye edilir. bolca yenmelidir. sindirim sistemini korur. kabızlığı, mide ülserini önler. mide ve bağırsakla­rı zinde tutar. doğal bir antibiyotiktir. zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları bol miktarda yağsız yoğurt yiyebilir.    
                                             
YUMURTA 

Yumurtanın, hem etin en büyük özelliği olan protein, hem de vitamin bakımından çok zengin bir besindir. büyüme, üreme, süt meydana ge­lişi, kandaki alyuvarların oluşumu ve vücudun kendi kendini tamirinde önemli rolü vardır. doğal ortamda beslenen tavuğun yumurtası tavsiye edilir. doğada beslenen tavuk yumurtası (köy yumurtası) yemek, çiftliklerde yapay gübre ile beslenen tavukların yumurtasını tercih etmemek gerekir. zayıflamak isteyenler kaynamışını yiyebilirler, midede uzun süre kalır, tok tutar.
                                                 
ZEYTİN

İçinde olein, palmitrik, steraik ve linolik asitlerin gliseritleri, hid­rokarbonlar ve e vitamini bulunan şifası bol bir gıdadır. gıda olarak tüketil­diği gibi bitkisel ilaçların yapımında meyvesi, yaprakları, kabukları ve yağı kul­lanılır. besleyiciliği yanında, kolestrolun, yüksek tansiyonun ve kandaki şeker miktarının düşürülmesinde, solucanların dökülmesinde faydalıdır. zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları yiyebilirler.

ZEYTİNYAĞI 


Vücudu besler; tok tutar, kolesterolü düşürür, kalp ve da­marları korur, safra kesesi ve raşitizm hastalığı için faydalıdır. karaciğerin te­mizlenmesine yardımcı olur. kabızlık için faydalıdır. böbrekleri temizler ve taşların düşmesine yardımcı olur. zeytin konusunda ayeti kerime var. kuru in­cir, zeytinyağı içinde 15-20 gün, güneşte bekletilerek yenir ve yağından içilirse, sperm sayısını artırır. “zeytinyağı 70 derde devadır” hadisi şerif.


Kolestrolü düşürü  cilt aierjilerine iyi gelir. kanser riskini azaltır kalp da­mar tıkanıklıklarının giderilmesinde yardımcı olur. çiğ olarak kullanılırsa genç kalmaya yarayan besinler arasında zeytin yağında e ve k vitaminleri vardır. aç karnına limon sıkılıp tuzlanarak yarım kahve fincanı içilirse, safra kesesi cildin kırışmasını önler.

ARI İLE YAŞAMLARI EŞLEŞEN DÜNYA İNSANOĞLU

“Önce bilmek arı dünyası yok ise insanlık kolonisinde olmaz arı birlikte koordineli bal yapamadığı gibide insanlık birlikte yaşam boyutunda iş yapmadığı gibide sadece önüne gelenle yetinir ya sonra”

Bizlere bir hayat verdi yaşayın diye ve öyle ki aklı olmayan bir koloni verdi ve verirken bir görev ile o koloniye görevin bu dedi bir gelişle o görevleri tam yaparak kolonisini kendi dünyasında yaşama ve savunması içinde iğnesini kanadını ayaklarını vererek kendi kolonisi dişin dada aynı koloniden olsalar da  o yaşam alanına sokturmadı çünkü evini yemeğini göz dikenlere diktirenlere her zaman nesli boyu cevabini verdi  ,göz odalara bir talimatla kolonisini çoğaltmak içinde ,zincir oluşturdu larvalarını çoğalttı arı sütleriyle ve polenleriyle balıyla önce kendini fazlasını da daha önceden işlenmiş insan ırkına ikramda bulundu ikamın içinde şifa ve kendi daha üstün savunma silahı da propolisi sundu..

Şimdi arıya böcek derler bir de “insan dünyasına bakalım” arı dünyasında yaşlı genç koloniler kendi aralarında savaşırlar yaşlı koloni der komut verir en yakın veya mesafe ölçümcüleri gönderir ve kendi zamanlarına göre öncüler döner koloni içinde dans eder dansı ise bir mesafe ölçümü dür ve tüm yaşlı olan artık o koloniyi terk eder buna oğul çıkışı denir.

Asıl yaşlı olan fenomen kokulu kraliçe ömrü 3 yıl 5 yıl arasıdır diğer arılar ise hepsi gençtir sadece ömürleri 30 gün dür.

Şimdi bakalım insan boyutuna bir biriyle eşleşmeyen planlı bir boyut insan var olduğundan beri yağmacı ayılım cı saldırgan kan kokusunu seven leş ve ete düşkün eşek arısına benzer diğer arılara saldırsa da savunan koloni kanatları çırparak ısıyı artırır hem kendisini hem de koloniye saldıran arıları yok eder.

İşte bu da insan ırkını daha da yaşamlarını yayılımcı saldırgan yaşamda ise sadece  yaşamlarını sürdürmek için ülkeler arası saldırmaya verilmiş akılla da başka, başka ülkeleri yok etmek içinde gladyatörler danışmanlıklar vererek bazen de ülkeler içinde larvalar zaman zamanlar gelince de çoğaltır daha çok kan kokusuyla da bir yaşam sunar.

Aslında kendi içinde zayıflamış hali var oluşundan kendilerini bu fırsat fırsatlar için de  yaratarak eşek arısı dan daha büyük arı görüntüsü vererek küçük küçücük bal arısından korkar halini sezdirmez ve verilen insan akılda şu yerleşmiştir sonradan içindeki maddeleşmemiş şeytanlar maddeleşerek iblis olurlar..

İnsanlık her keşiflerde buldukları yerleri koloni yerleştirerek büyürler ve köle esir ederek sömürürler ,atar önce şirin sonra maske altlarında insanlık nasbı almamış insan boyutuna evrimleşmemiş canavarlar hortlar.

Her zamanda asırlar geldikçe de taktiksel güçler toplar savaşlar sonrası göstermelik düşman olurken yeri ve zamanı gelince ,başka arka planlarda birleşerek o karasal kıtalarda ve ya yaşam alanları ülkeleri paylaşmak için toplantılar yaparlar.

Bir yandan ise toplantılar sonra arkasından kuyu kazar bir yanda o ülkeyi diğer ülkeleri fethetmek içinde danışmalı bazı ülkeleri eski düzen gibi koloni yaparlar bezende ya tutarsa misali yandaş gördükleri ülkeye fitne fesat yüklemesi yaparak o ülkeye ve istila edilecek ülkenin etraflarına koloni yapay birleşik devletleri kolonisi kurarak içerdeki veya pembe dünya vaatlerine güzel gülücükler alkışlar vererek yenilmez güç gladyatörler yerleştirerek yürü oğlum seni kim tutar misali.

İstila edilecek ülke içinde geçmişten gelen larvaları uyandırarak o ülkeyi dize getirmek için veya korktukları ülkeyi almak için kendisi o ülkeye çomak sokmayarak ülke ( içindeki dışında önceden var oluş kolonisini ) artık uyanın misali elindeki çomağı tutuştururlar korkarcasına uzun uzun değnekler ülkeler ekleyerek yok etmek ister bazen o ülkenin müttefikleri olsalar da (kulaklarını gözünü ağzını ) kapatır o istila edilecek ülke içinde “vatan bayrakları halkı için demokrasi tek yumruğu” duymamak için kapatılmış üç bölümü kapatsalar da hislerini kapatamazlar önceki viz sesleri bildiklerinden iğneni yerine çuvaldızı batmasını hissederler ve unutamazlar.

Bu her yüz yıl ve asırlardan beri gelen “açlık açıkta kalma ölüm korkusu” yaşatan gelenek haline gelen zaman dilimleri vardır bazen kendi yandaşını bile bile zor durumlara sokarak bazen düşman olanlarla perde arkası birlikte savaşanlar savaştığı halde o ülkelere krallık özgürlük vaatleri vererek o ülke saldırtılarak bazen de hastalıklar virüsler bazen de geçmişleri eşleşen fotomodellerle biz arkandayız abi dayı bizi koru dedirttirecek inanmaları için timsah göz yaşlarıyla ülkeler ,ülkeler arası halkını bu şekilde kandıracak.

Daha sora insanlığı kandıracak toplumlar kendi menfaatleri ve daha çok güçlenmek için şirketler şirretler çok çıkacak aynı taktiksel planlama aynı sahne oyunları elindeki güç senin sırrın sır vermedikçe sahada eşitsin ve kapılmayın 2014 2018 2023 2029 uyanmaz isen 2045 ve daha sonraları insanlık devletleri olmayan sadece kendi ülkelerinde istediğini getirip götüren para varsa veya güç varsa kanunları yazdıran ve insanlığı esir esarete düşüren şirketler şirretler bu gün yarın yarından sonrası yıllar esir esaret içinde oluşunuz ise uyanmamış haliniz ve şirretlere ofis boy oluşunuzdur.

Uyanırsan savunma yapabilir bu günde yarında bitmeyecek asırlar gök kuşaklı olmayacak yağmur sonrası çıkacak hava nem yağmurlara şiirler yazdığınız gibi olmayacak asıl marifet bulutlarda olacak dünya çekirdeğin de biriken su hidrojenler  volkanik olarak yer yüzüne çıkarak yaşamı yenileyecek her devlet ülkeler ise karanlıktan aydınlığı parlayan ışığı arayacak (yayılmacı güçler ise sadece kamulaş altında ise şirketler şirretler) karanlıktan daha karanlıktan korkarak bora fırtınalardan “her gün bitişinde gün aydınlanmasında” buğulu pusulardan ve gölgelerinden  korkarak yaşayacaklar.

Çoban derki bu günün en büyük silahını da en büyük işler yapmak istesem de ses getirecek işler yapmak istesem de dışa bağlı kanunlar ve mevzuatlar olduğu sure savunma kanadım ve savunma silahım olmayacak.

Sadece ülkeme bayrağıma önce yaşamak için sonra yaşatmak için ölüme gidecek ve tek ölmek yerine düşmanlara karşı ölüme koşmak aynı kamikaze gibi bu topluma zincir vuracak oyunları bizim gibiler çok gördü çok da ders verdi her gördüğün koloniye çomak sokulmaz sokulmayacağını bildiği içinde kaçak oyunlar oynar o ülke içinde kolonisi için iş görev yapmıyor ise ya kapı önü yada arıların yaptığı gibi o pis kokulu larvayı savunma virüs mikropları yok etmek içinde poropolisle  mumyalamak bu yarın geç olmadan bu gün şahmeranları yok etmek diğer yılanların yaşamasına yer sağlamamak o da bu gün demiri tavında döğmek gibidir.

Sene 2008 2012 2017  Başka ,başka ne derler korkusu yaşatır yaşattırırlar yol bildiğin yol hak verilen hak hakikat için yoldur. Yaşamak yaşatmak ilk başlangıcı korkunun korkusu içindeki en derindeki korkusuzluktur bu da oyuna gelmeden oyun bozmaktır..

Çoban

 

Doğadan gelen yaşam...Nimetler ve hikmetler. ."Yaratanın her şeye gücü yeter ".sen iste ara.. Şifa kaynayan ballar… Üreticileri destekleyin, tüm yöreniz den ,arı yok ise doğa taşıyıcılar yoktur ..ve arkadan gelen sağlık yok olur...

KEÇİ BOYNUZLU MELEK OTU BAL

Alanya, Anamur, Günnar , Silifke, Erdemli ,Mersin Melek otlu keçi boynuzlu kokulu bal… Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da yetişen. Her bölgede yetişen farklı özelliklere sahiptir ve farklı hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Çeşitli cilt hastalıkları tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kökü ve tohumlarından elde edilen öz ile ilk olarak parfümlere koku ve alkollü içeceklere tat vermek amacıyla, yaprakları ve sapı ise gıda ürünlerinde kullanılmıştır.

Yine bu dönemde melek otundan elde edilen yağ başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Kökleri, gövdesi ve tohumları ayrı ayrı değerlendirilir. İlk yılın sonunda kökü çıkarıldıktan sonra yıkanır ve kurutulur. aromasını kaybetmemesi için hava geçirmeyen kaplarda muhafaza edilir. Yaprakları çok daha büyük olmasına rağmen yabani bir havucu andıran melek otu 80 cm kadar uzunluğa ulaşabilir. Sapı uzundur ve kökü mor renklidir.

Uzun ömürlü bir bitki olan melek otu 2 yılda bir çiçek açar. Yeşile çalan sarı çiçekleri bulunan melek otu yabani kereviz olarak da bilinir. Kereviz, havuç, rezene, dereotu ve maydanozun yakın akrabasıdır. Melek otunun binlerce yıldır tedavisinde kullanıldığı rahatsızlıklar arasında , Soğuk algınlığı Gaz giderme Mide kramplarını azaltma Menopoz semptomlarını hafifletme Akciğerleri ve bronşları açma Baş ağrısı Hazımsızlık Kaygı Uyku bozuklukları İştah açıcı İdrar söktürücü Kan dolaşımını arttırma Yüksek tansiyonu sayabiliriz.

Özellikle Çin melek otu alternatif Çin tıbbında hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Yağ olarak cilt üzerinde harici olarak kullanılabilir. Ağız yoluyla alındığında iştah kaybı, aşırı gaz, sindirim güçlüğü gibi sorunlara harici olarak kullanıldığında ise romatizma şişliklerine, egzama, akne gibi cilt problemlerine ve sinir ağrılarına iyi gelmektedir Arı lar bu sene keçiboynuzu ,melek otu çiçeklerinden ,insan sağlığına bal üretmişler ,Kokusu boy otuna benzeyen yanı (çemen )kokulu melek otunun kokusu da boy otuna benzer, çok hoş kokulu olup iştah artırıcı dır. Şifası çok olmakta dır.

Alanya, Anamur ,Günnar ,Silifke, erdemli/Mersin bölgelerinde arıcılar bilerek, bilmeyerek .Arıların bildiği şifalı bal insan oğluna sunmuştur. Tıbbi kullanımını desteklemek için İştah arttırıcı ,adet dönemleri, artrit, kan dolaşımı, beyin bozuklukları, kalp hastalığı, bağışıklık problemleri, ve cinsel işlev bozukluğu da dahil olmak üzere pek çok sorun için kullanmada faydası vardır

KEKİK BAL

Anamur ,Kütahya, Simav, Manisa Ballıbabagiller familyasından Vücuda faydalı nitelikleri ta Antik çağlardan beri bilinen bir bitkidir. Ülkemizde kekik türlerinden 40 kadarı doğal biçimde yetişmektedir.

Bu türlerden en çok bilineni “adi kekik” kışın yapraklarını dökmeyen çok yıllık bir çalıdır. Yeşil kahverengi dörtgen kesitli gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunlaşır.

Tüylerle kaplı gri yeşil renkli, hoş kokulu ince yaprakları vardır. Bitkinin soluk erguvani renkli çiçekleri, yaz başı ile ortası arasında açar. Küre biçimli minik tohumları parlak kahverengidir.

Eczacılıkta bazı ilaçların yapımında kullanılan şifalı bir bitkidir. Çiçekleri, tomurcukları ve sapı baharat olarak kullanılır. Bazı türlerinin çiçekli ve yapraklı dallarından damıtma usulüyle kekik yağı elde edilir. Yapraklı dalları çay olarak da içilir. Güzel ve hoş kokusu vardır. “Evlerinizi zaman zaman akgünlük, yavşan, kekik ve gelin çiçeği gibi güzel kokulu otlarla tütsülendiğiniz” buyurmuştur.

Kekik türlerinin yaprakları kurumuş dallarının üzerinden elle sıyrılarak alınır. Bitkinin çiçekli tepeleri ise yaz başından sonuna kadar yağışsız günlerde toplanır. Bunlar, gölge ve havadar yerde özenle kurutulur, kuru yapraklarla karıştırılır. Kekik bitkisine hoş kokusunu veren, timol ve karvakrol adlı maddelerdir.

Timol, karvakrol, pinen, terpinen, terpineol, borneol, kariofilen, linalool, etrik yağ, organik asidler, luteolin, glikozitler, acı maddeler, madeni tuzlar. Faydaları ve Kullanım Şekli: Kekik, midedeki gazı çıkarır, mide ve karaciğer üşütmelerine karşı faydalıdır. Şişkinliği giderir, ağır yemekleri hazmettirir. Şehveti tahrik eder, koklanması nezleye iyi gelir Ayrıca, idrarı ve adet kanamasını arttırır.

Gözlerin görme duyusunu keskinleştirir, hafızayı kuvvetlendirir. Bir çorba kaşığı kekiği yarım kilo suda birkaç dakika kaynatmak, soğuttuktan sonra yemek aralarında veya yemekten sonra bir iki bardak içmekte fayda var. Kekik yağı, ağız yoluyla alındığında akciğer ve göğüs hastalıkları için gayet faydalıdır.

Safrayı arttırır ve bağırsak kurtlarını düşürür. Kekik ayrıca antiseptik (mikrop kırıcı) bir bitkidir. Kekiğin antiseptik ve koruyucu niteliklerini bilen Mısırlılar bu şifalı otu mumyalama işinde kullanmışlardır.

Gerçekten de kekik yüzlerce türünün koku olarak farklı olmasının yanında eşdeğerleri içerisinde en mükemmel dezenfektan, antiseptik ve antibiyotik bir bitkidir. Özellikle iltihaplı yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur. siyah nokta tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür.

Bu etkilerinden faydalanılmak için kekikyağı, sulandırılarak yara ve siyah noktalara dıştan uygulanır ya da kurumuş kekik karışımdan 2-3 tatlı kaşığı alınıp suda kaynatılarak elde edilen dekoksiyon yaralara ve siyah noktaları yerlere dıştan uygulanır.

Kurutulmuş kekik yaprakları, çeşni vermesi için özellikle çorba ve et yemeklerinde baharat olarak kullanılır. Ancak kokusu çok keskin, bitkinin tadı da acı olduğu için, kekik, yemeklerde çokça tüketilmemelidir. Bal arıları kekik türlerini çok sever ve makbul olan kekik balı yaparlar. Vücudu kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.

Lezzet arttırıcı yönlerinin yanısıra sağlığa da çok faydalı bir bitkidir.40-50 gr. kadarı 1 lt. suda haşlanıp ara sıra bir çorba kaşığı içilirse mide sularını arttırır, iştah açar. Hazmı hareketlendirir, kolaylaştırır. İçine kekik atılmış, vücudun dayanabileceği sıcaklıklıktaki su ile yapılan banyo romatizma ağrılarına çok iyi gelir. Kekik çay gibi, içildiğinde göğsü yumuşatmak, öksürüğü kesmek, sinirleri yatıştırmak gibi değerli niteliklere sahiptir.

Gaz söktürücüdür. Yatıştırıcıdır. İdrar söktürücüdür. Spazm çözücüdür. Kan dolaşımını hızlandırıp artırır. Terletici ve balgam söktürücüdür. Soğuk algınlığı, nezlenin boğaz ağrıları ve öksürüğün tedavisinde faydalı olur. Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır. Doku ve damar büzücü etkileri nedeniyle çocuklarda ishal ve yatak ıslatma durumlarının iyileştirilmesinde yardımcı olur.

Bütün bu etkilerinden faydalanmak üzere, daha önce hazırlanmış olan karışımdan 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir. Tadı acı olduğundan içine biraz bal katılarak alımı kolaylaştınlır. Bu çay, soğuk algınlığı ve boğaz ağrılarına iyi gelir. Kekik, larenjit (gırtlak iltihabı) ve tonsilit (bademcik iltihabı) durumlarında da iyileştirici olur.

Bunun için yukarıda tarifi verilen dekoksiyonla ağızda derin gargara yapılır. Uyarı: Kekiğin içerdiği karvakrol adlı madde bazı kişilerin cildinde yakıcı ve kızartıcı etkiler yapabileceğinden, kekikyağı sulandırılarak uygulanmalıdır. Kekik çiçeklerini arılar çok sever, Kekik kokulu bal değerlidir.

LAVANTA BAL

Isparta ,Keçiborlu Latince Adı: Lavandula angustifolia Ballıbabagiller familyasındandır. Kışın yapraklarını dökmeyen 20 kadar çalımsı görünüşlü çok yıllık bitki türünün ortak adı lavantadır. Bu türlerden bazısı ülkemizde de yetişmektedir. Gövdesi dört köşe kesitli, yeşil renkli ve hoş kokuludur.

Grimsi yeşil renkli, ince uzun ve hoş kokulu yaprakları; uzun sapların ucunda seyrek başaklar oluşturarak yaz aylarında açan, çok kokulu, lavanta mavisi renkli çiçekleri vardır. Bitkinin gövde, yaprak, sap ve çiçeklerine özel kokusunu veren, bunların üzerinde bulunan küçük yıldızsı tüyleridir.

Lavantanın sonbaharda olgunlaşan küçük meyvelerinin her birinde, dörder adet fındıkçık şeklindeki tohumu yer alır. Lavanta, içinde bulunan uçucu yağın damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavantayağı) parfümeri endüstrisinde önemli bir hammadde olarak kullanılır.

Bu şifalı bitkinin iyileştirici gücü günümüzde lavantanın yağından alınmaktadır. Bu yağ, lavantanın çiçek, yaprak ve gövdesini kaplayan yıldız biçimli minik ve panltılı tüylerindeki bezeciklerden damıtılmaktadır.

En iyi lavanta yağı, ince yapraklı lavanta ve karabaş lavantası türlerinden elde edilmektedir. Faydaları ve Kullanım Şekli: Sinirleri yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Özellikle depresyonla ilgili aşırı sinirlilik durumunda yatıştırıcı olur. Uykusuzluk halini giderir. Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir. Bitkinlik ve güçsüzlük durumlarında, merkezi sinir sistemini ve dolayısıyla vücudu güçlendirici bir toniktir.

Saman nezlesini geçiştirmede etkili olur. İştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. Kusma refleksini bastırır. İdrar söktürücüdür. Böbrekleri temizler. Öksürüğü kesici ve ateşi düşürücü etkileri de vardır. Bütün bu etkileri sağlamak üzere, lavantanın taze sürgünleri yaz başında ve çiçekleri iyice açtıklarında toplanır. 35 C dereceyi aşmayan sıcaklık ve gölge yerde özenle kurutulur.

Birbirine karıştırılan kurumuş sürgün ve çiçeklerden 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 10 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. Romatizma, burkulma ve kırık yerlerinin ağrılarında rahatlatıcıdır. Bu durumlarda faydalı etkiyi sağlamak üzere, lavanta çiçeklerinin damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavantayağı) kullanılır.

Bu yağ içilmez. Yalnızca şikâyetli yerlere, elle ovularak dıştan uygulanır. Reçellere çeşni katmakta kullanılır. Kurumuş çiçekleri, lavanta torbalarına ve çiçek buketlerine, kokulandırmak için konulur. Duyarlı ciltlerde hücre değişimini hızlandırmak ve aknelere karşı antiseptik olarak kullanmak üzere tonik suyu yapılır, küvette hazırlanan banyo suyuna katılır. Çay gibi demlendirilip baş ağrısını hafifletmek ve sinirleri yatıştırmak üzere içilir.

Lavanta, uzun süreler uçup gitmeyen kokusuyla böcekleri kovan, aynı zamanda ev ve sokaklardaki kötü kokuları gideren bir bitkidir. Lavanta uzun zamandan beri tıpta kullanılmaktaydı. Yarım baş ağrılarının hafifletilmesi ve beynin banyo edilmesi için şakakların lavanta ile oğulması tavsiye edilir.

 

MERYEM ANA DİKEN BAL

 

İzmir, Selçuk, Latince Adı:: Silybum marianum Devekengeli, meryemanadikeni, sütlükengel olarak da bilinir.

Devedikeni, papatyagiller (Asteraceae) familyasından bazı dikenli bitkilerin ortak adıdır. Devedikenleri genellikle yol kenarlarında ve ekili olmayan tarlalarda yetişir. 1 ,2 yıllık otsu bir bitkidir..

Başçıkları, dikenli ve açık yeşil renkli yapraklar ile mor renkli küçük çiçeklerden oluşur. Meyvelerinin veya tohumlarının ucunda beyaz bir tüy bulunur. Yaprakları soluk yeşil renkli, beyaz damarlıdır.

Çiçekleri baş şeklinde bir arada, mor (nadiren beyaz) renklidir. Eskiden beri; yaprak, sap ve çiçekleri daha çok da tohumları tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Kuvvetli bir antioksidan etkisi olan bitki karaciğer koruyucu özelliğe sahiptir. Karaciğer yağlanması, siroz ve kimyasal toksinlerin verdiği karaciğer hasarlarını tedavi edicidir. Çok yıllık bir bitki olan ve köygöçerten adını taşıyan türü ise çok hızlı çoğalır ve zararlı ot olarak kabul edilir. Faydaları ve Kullanım Şekli: Karaciğerin hücrelerinin yenilenmesini sağlayarak, Karaciğeri arındırarak temizler.

Toksinleri atar.Deve dikeni safra kesesinde oluşan rahatsızlıklar içinde faydalıdır. Bir tatlı kaşığı dolusu deve dikeni tohumu, havanda hafifçe ezilir. Orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır, 1015 dakika demlendirildikten sonra süzülür. Taze demlenmiş çay sıcakken ve yudumlanarak, sabahları aç karnına, öğlen yemeğinden yarım saat önce ve yatmadan yarım saat önce birer bardak içilir.

Devedikeni tohumu kan temizleyici özelliğiyle romatizma için faydalıdır. Deve dikeni tohumunu, naneyle karıştırılarak demlenirse iyileştirici gücü de arttırılmış olur.Bunu da bal yapmış herbalıs arılar

KESTANE BAL 

Düzce, safran bolu ,Kastomonu 

ÇİÇEK KARIŞIK BAL 

Erzurum ,Erzincan, Sivas, Kars, Hakkari, Yüksek ova

 

SANDAL BAL 

Mersin Aydıncık , Mersin Akdeniz yöresi ….Yozgat Aydıncık Gerçek üreticilerde yörelerde bulabilirsiniz Kestane, Kekik, lavanta, balı harici diğer ballar çok az nadir dir . (Dikkatinize)

Şifa kaynayan ballar… 

İNSANLIĞIN YASAL HAKLARI YAŞAM İÇİNDE GÖRMEMEK İSE CAHİL VE KURNAZLIK İÇİNDE OLABİLİR

İnsanlık her şeyden önce kendisini tanıması yanında güvendiği var oluş ne den sorusuyla inanışı önce kendinde güven kılar işte bu da güvenilmiş yaratılışa haberdar olmak dua ile başlar ona gönderilen elçiler haber dar edilişi de iyi ve kötüyü yanlış davranışlar içinde kalbi rahatsız eden bir kuşkuyla da af dilemek için elinden gelen her şeyi yapar yaratılışla kalben konuşmak gibidir..

Bir Müslümanda kendisi içinde inanışı elhamdülillah ben Müslümanım demeyle başlar aynı her gideceği yerde sadece kendisinin ebediyette tek sorgulaması gibi.

Ayrıştırılmış veya ayrışmış din kendi aralarında bölünen inanışlar örneğin ben İslam’ın olmuyor İslam devletiyiz olurken  her devletin ideoloji fikirleri ezelden beri gelen kutuplaşma gibi..

Şimdide dünyadaki her dine bakın fikirleri içinde din arkasına alıp çıkarlar için nasıl oluyor da bir yanan düşman bir yanan dost işte buda arkalarda gözükmeyen çıkar pazarlıklar ve hala insanlı o gün yaşantısı için yaratılışa inanışlarını görmezden gelip tüm insanlığı yok edecek dünya insanlık fideden ağaç olan toplum insanını nasılda yok edilmekte olduğunu görmeyişi bu insanlığı yok edecek oyununa alet oluşunu da nefsi çıkarı için görmezliğe gelip inanışı ve yaratılışa dini bütün oluşu sizce bağlılık olur mu..

Ezelden beri gelen jeopolitik denilen yanı yaşam topraklarına kumpas içinde çıkarları için din ve inanışı görmeyenler doğayı nasıl oluşunu bilmeyen yapay zeka gibi sadece akılları kodlanmış yıkanmış beğenme beğenilme yaşam içinde oluşları gelecek tehlikeli günleri görmeyişleri ise coğrafyasında yaşamışlığı bilmeyişi avantajlarına inceleyemeyerek yaşam devletin içinde yaşamışlığı toprağın vermiş olduğu avantajları bilmeyişinden sadece kendisini düşünen pullandırılmış hale düşmeleri inanca ideolojilere ebediyet kapısına onlarında geleceğini düşünen beden içindeki nefis her koyun bacağından asılır ile kendilerinin bu dünyada iki bacağına zincir vurulacağını görmez göremez halleri ise kendisinin yaşam korkusu bir anda inanışı terk etmesi gibi.

Her ülkenin bu günün konum ile ülkenin toplumsal kültürel ekonomik ve siyasi durumları getirisi olarak asker ve iç ve dış politikasını inceleyen diş güçler ilk işi toplumsal yapıyı bozmak için içeriden kaos entrikalar sergiler ülke içinden de kanan kandırılanlar kandıran ödül plaket vererek iç saldırıya geçer amaçları tek tir ordudan ve şuanda yaşam politikasından boyun eğiremedikleri yapısal kurumlara da içerden kananlar tarafından saldırı içine kaoslara iterek ülke içinde dışından toplumsal kültürel yapıyı bozmak için de her türlü saldırı için danışmanlık silah para verse de asıl olan yer altı zenginliğin parası ile ve kendi serveti içinde olduğu halde başkalarına kanıp sanki ayaklarına topuklarına sıkan sıkılan hal durumunu alsa da uyutuluş uyanamamış oluşlarıdır..

Gene ülke jeopolitik oluşu nedeniyle dış dünyanın kin nefreti ve daha önce yazdıkları kitabına uygun hareketleri ezelden düşman olan ama her bakımdan düşman olan kitaba uygun hareket etmeleri ise iki sinde o ülkeye kin nefretleri oluşu var sayılanı geçmiş varsayım net gözüken o ülkeler içinde yaşayanları bile uyutup hatta kaos kargaşa için birkaç hatta bir yüz kişi hatta milyon kişiyi öldürseler de bu yaşamları bir kan gölünde yaşayan (Şahmeranlar) yumurtalarını daha da büyütmek için gelecek zamanlara yer açarak ilerlerler.

Kokuları korktukları dünya elden gidiyor imajları ise dünya ekonomi batışı olduğundan ve hayalleri içinde yaşayan teknolojinin sonu olmayan ve sonunu keşfedilmeyişi ve hayalleri olmayacak  endişeye içinde olan sadece ve sadece kendi etraflarını nefis içinde olanları toplayan şahmeranın yumurtalarından çıkan ezelden beri yetiştirilen yılandan daha yılan gladyatörleri suikast ve savaşçı olarak yetiştirilen yetişende aklı uyutulmuş uyuşturulmuş oluşları ise kendi kültürel yaşantısını töresini ahlak yapıyı akıllarından silinmiş sildirilmiş oluşlarıdır..

Ülkeleri şimdiden krize sokmak şimdiden anlaşmalar içinde karşı ülke ve ülkeleri zora sokmak patlatılan bombalar ise çok "mızıkan misket oynamaya benzer" çocukluklarında mızıkanlar ise büyüdükleri zaman korkak  hal alırlar başkalarını kışkırtarak ölüm tarlaları  ve kanlı göl içinde yüzerler bunlar sadece gündüzleri gölgelerinden korkanlar geçeleri ise sinsi ,sinsi ay ışığına yakalanmamak için pusu ve kumpas kurarak yürür yürütürler .

Ey dünyanın güzel insanları her ülke kendi alanın korumak ve bayrağa bayrağına tüm ülke bayraklarına saygısı vardır hiçbir bayrağı çiğnetmez “bayrakları bayrak yapan insanlıktır ı bilir” ve o toplumun insanıdır.

Bayraklara saygısı olmayan bir toplum düşmemen ama bayrakların arkasına saklananlar her toplumun arkasında sinsi sinsi dolaşarak diğer toplumunlar ı ve halkına kışkırtan insanlık nasibi almamış iblis ve şeytanlar var bunlar kılıf yüz değiştirerek gerçek yüzlerin saklar  ve görev kıldığı bir den fazla şahmeranlar üretir ayaklı şahmeran yumurtalarından çıkan yılanlar ise iblis ve şeytanı ayaksız yılanları üretir.

O toplumların arasına girerek zehir enjekte eder artık her türlü saldırıya geçerler bunlar iblis ve şeytanlar artık tek ben varım diyen şahmeran dünyanın her tarafına sarmış yeni yeni şahmeran gördüklerinde ben güçlülüğüm önce kendi aralarında savaşır gözükmeyen iç içe geçmiş her şahmeran yılanları daha çok insan üzerine sağlar.

Artık dünyada dur diyen kalmazcasına dünyanın ses çıkaramayacak durumda oluşu oyun kurucuları kendi kurumları içinde karşı gelen kim varsa düşman ve yok edilecek sayarak diğer şahmeranlar birleşir ve tüm yılanlarını salar.

Dünya bir yandan şeytanlarla uğraşırken dünya nereye gidiyor diyen insanlık açlık zülüm baskılara maruz ortada bırakılan ve fırsattan fırsat arayan bir şahmeran da bırakılan insanlığı  ve beyinlerini yıkamak için dünyayı nasıl diğer şahmeranları yenerim düşünen şeytan ve iblisleri de yok ederek çok başlı zebani olurum diyen bukalemun kılığına girerler.

Değişken yaratıkta dünyada ses çıkaramayan ve sahipsiz gözüken sonradan sınıf atlama misali yer sahibi olurum diyen değişken yaratık dünyaya sahipmiş gibi teknolojisini önce (yüksek dağlara ) sonradan da (diğer atmosfer dışı uzağa atılan uyduların daha kısasına atarak dünyanın eşit döndüğü daha hızlı dönüşle daha çok frekanslar) yayarak insan sağlığı ile oynama faktörü ile uğraşır.

Bir den çok atılan yeni teknolojilerle yüksek frekans beden içindeki kan akışlarını pıhtılaştırarak en yüksek kan sulandırıcı kullanırsa da her hastalığın kan oluşu sebebiyeti içinde ve yayarak ,zamansız sıcakların, zamansız yağmurların ,açlık, kıtlık ,yüksek alerjiler ve kurtuluş olmayacağından  ve dünya insanına kabahat bulsalar da bir avuç insanın suç işlediği eko düzeni bozarak ilerlemesi ,yapay kıyamet senaryoları yazanların iç içe geçmiş bir birlerine düşmanda olsalar hep kendi aralarında üstünlük sağlamak için insanlığa suç işleme mekanizmalarını önce çıldırmış insan ahlakı dercesine insanlık üzerine asit yağdırırlar insanlığa yılan zehir ı yaşamı sunarak ileri boyuta geçerler.

Artık dur diyemeyen insanlık ve bundan sonrada dur diyemeyecek hale getiren iblis ,şeytan zebaniler ,şahmeranlar ve yılanlar ordusu toplaşarak ilerler insanlığın üzerine..

İnsanlık tek şunu unutur nefis çıkar için ben der demez toplum için “yılan başı erkenden ezilir” unutur zaman geçer yer sahibi olurlar ve insanlık artık unutma yüzüne gelmiş deyim  “demir tavında dövülür” zamana yayılan zamanlar içinde demir dövülse de insanlık için çok geç olur insanlığı koruyacak ülkede kendi arasında yok olur ve insanlığın cennet kapıları tek tek kapanır.

“Atık her türlü inanış bir anda kaybolur ve kendi kitapları içinde insanlık yer alır”

Yer bulan insanlığı yok etme hırsıyla ateşler içinde ördükleri kozaları su ateş hava ile kaynamayan suya atarlar koza içinden çıkan güzel görümlü kelebek misali bu duruma getirenleri yer bitirtir.

Biten ve bitirenlerde bir birlerini yer bitirerek doğa dünya yeniden insan olma yolunda yeniden var oluşa ayak atar..

Gelecek ise gelecek içinde yaşamışlığımızdır bu gün yaşadıklarınız..

Başka ne söylemek gerekir ki nefis doyumsuzluk ben çıkar insanlığı bir arada tutmak ise cahilliği bir arada tuta bilmek için sahte cennet her ip pe sarılma içinde olan insanlık ve bunları sağlayan cahil içinde cahil kurnaz olan olduklarını sanan sahte olduklarına kendileri bile inanan bu günün akıl denilen sadece ahmaklık yolunda aklı küçülen bir toplum yaratılışı değil mi her kişi ayaklarından asılacağını bildiği halde ayağımı kurtarırlar düşüncesiyle yaşamışlığı dünyasında iki bacağımda asılmış olmuyor mu..

Verilen akıl sizce bu yaşamışlığı görmeniz akıl başında sözleri ve verilen işaret ise sizlerin görme yeteneğiniz değilse gözleriniz bir başka yerde oluşunuz dur.

Acaba nerde bu göz her yere soka bilecek işaret parmağınızda mı..

Bir sorgulamak lazım desek te bilin kıyamet erkenden gelmesi değil boşa uğraşmak sadece kozadan çıkan şirin gözüken bir birini yeğen yiyecek olan uçak kelebeklerde. 

İP KOPMASI

İpin inceldiği yerden değil güvendiğin yerden kopması insanlık bir birine ne kadar güven duysa da asıl iç den kendini var oluşun ana temelinde yatar güven ama ne kadar bu yaşam dünyasında eksende bitsen de aynı topraktan yumrular güçlü zayıf olur bakarsın yaprak güçlü büyükte olsa yumrusu küçük başka bir yerde yaprağı zayıf cılızda olsa yumrusu büyük olur aynı topraktı aynı hava idi güneşin yağmurun aynı yağsa da gün örse de bir insanoğlunun elinden çıkan idi ama bak etrafına doğa nasılda eşitliyordu bir düşünmek gerekirdi.

Bir insanlık ise yolda yürürken ve veya araba kullanırken güven duyduğu yaşam yaşamlara bir kazanın sebebiyeti içinde bulunan yaşamlar ise bir dikkatsizlik içinde bu yaşam dünyadan ipleri kopardı oda kalmadı hani güven vardiya dikkatsizlik aynı kazadan kazalar doğdu ve yaşam perdesinden o kadar ipi kopardı hala dikkatsiz sürücüler ve kendini makam olarak renkli ışıklı bir geçe vakti veya Pazar veya mesai saati olmayarak psikolojik ruh yapısına sapmış dikkatsiz bu halkı yaşam için de gözükse de ne nereye yetişmek için hız katranının sonuna kadar basması ne nereye yetiştirecek flaşlı renkli ışıklar çıkarlar için veya gösteriş için bir öndeki telaşıyla arkasından bıraktığı kazaya sebep olacak ipi koparanlar ipleri kopan insanlığı nefsi için hataya sebebiyet taşıyorsa bilsinler ki insanlık bir birine muhtaç ve bir birine iple bağlı olduklarını hiç m hiç akıldan çıkarmasınlar.

Bir dağa gidersin elinle bu yerler benim dersin bir yere gidersin işaret parmağınla bu ağaç çok güzel dersin dağda yaşlı adamı gösterirken işaret parmağının yanında orta parmağınla gösterirsin elinle gösterdiğin yer övünerek belki gösterdin bir ağacı işaret parmağınla gösterdin ve bir yaşlı adamı gösterirken işaret parmağın yanında orta parmağınla gösterdin çünkü gösterdin ebe diyette o da sana bağlı iple yanı başında olacak elinle gösterdin hakkına sahip çıktın ağacı gösterdin bakılmış görkemi gösterdin onların sorgusu o an konuşacak aynı orta parmak la gösterdiğin iple bağlı bir yaşlı adam gibi.

Dış dünyanın korkusu ve yaşam alanında içerden  korku salmaları bilin ki ipi koparanlar ve zincirlere tasmalara bağlı yaşamın en tepesindekilerin korkuları içinde ,en alta ipleri kopmuş kopartılmış zincire vurulmuş insanlık ,hemen üstünde nefis çıkar peşinde koşanlar ,ipleri kopmuş koparılmış zincire vurulmuş insanlıktan uzak en tepedekilere tasmalı kukla ipledir.

KANSERLE BESLENME

Kişi ve kişiler tarafından bir saatlik filim mi yayını sildiler bu dünyada iyi yapılanını yok ediyorlar gerçekler söylenince  ……….işlerine gelmediği için yok ettiler …

ORGANİK VE DOĞAL YAŞAM

Vücut kendini ve YER YÜZÜNDEKİ TÜM CANLILARI Kendi kendini yenileyen yaratmış "RABBİM " öyle yaratmış sen sadece vücuduna zarar verme yeter. Sadece bilgilen şu an bilgi zamanı  kimyasal birleşimler , bitki ve meyve , sebze içindekiler ,ve Latince adlar bilmeniz kafi  sizleri yönlendirecekler   3  adım  Araştırmacı Doktorunuz ,Biyokimyacınız ,Diyetisyen , gıda uzmanlarınız ve Akıl bilginiz…Gerisi size kalmış…

DOĞAYLA SAVAŞ HALİNDEYİZ EĞER KAZANIRSAK KAYBEDECEGİZ.

“Bırak yiyeceğin ilacın olsun ve ilacın yiyeceğin olsun”

( M.Ö.400 ).Hipoktrat modern tıbbın temellerini attı. İnsan vücudunun doğuştan kendini iyileştirme kapasitesinin olduğuna inandı .”Öncelikle vücuduna zarar verme" .”Yiyeceğin ilacın olsun ”.”Hipokrat Yemini” tıp doktorları tarafından hala ezbere okunur.

Hipokrat’ın zamanından beri hastalıkların tedavisinde yaklaşımınız her nasılsa değişti. Bugün doktorların beslenme eğitimi varsa bile çok az .Modern tıp her hastalık için bir ilaç etrafında dönüp duruyor .Ve hastalık endüstrisinin devam etmek istediği yol bu. Bir kere soru sormaya başladın mı ,bir daha durduramazsın .

Görüyorsun ,asıl mantıklısı sağlıklı olmak fakat sağlık para getirmiyor .Kalp ve kanser Amerika’ da ki ölüm oranı en yüksek iki hastalık ek olarak 2 yıl.39.000 kişi gereksiz ameliyat ve diğer hasta hane hataları yüzünden ölüyor.80.000 kişi hastanelerdeki diğer enfeksiyon yüzünden ve şok edici olan,106.000 kişi ters ilaç tepkimesi sonucu ölüyor.1.Kalp hastalığı:652.486 ölü.2.Kanser: 553.888 ölüm .Ve beslenmeyi dikkate almayarak bu insanlara çok büyük zarar verdi

D.r Linus Pauling:”İdeal beslenme yarının ilacıdır .”Dünyadaki her insan ,her kültürden ,dinden ,ülkeden herkes biliyor ki, ne yiyorsan o sundur....

Öncelikle daha önce aldığınız vücudunuzun bazı organlarını tahrip eden ağrı kesici, depresyon ilacı, antibiyotik, gibi ilaçları ve hayatımıza bir şekilde giren kimyasalları terk etmeyi, vücudunuzu temizlemeyi tavsiye ediyoruz. Çünkü o zaman bağışıklık sistemi canlanmaya başlıyor .

Bağışıklık sistemi canlandığında kimseye ihtiyaç kalmadan iyileşme, süreç kendi kendine işliyor. Bunun için tavsiye edeceğimiz bazı kürleri uygulayabilirsiniz.

NOT.. Bağışıklık sistemini güçlendirme ilacı olmaz ,sadece , vücudunuza vermiş olduğunuz tahribatı temizlemeden Güç kazanmaz Meyveler besleyici ,sebzeler temizleyicidir.

Kimileri alternatif tip yok der kimse neden yok deri araştırmaz neden mi şimdiki 20 yıl öncesi şimdiki kanser vakası 25 kat artmıştır hiç akıllarına getirmez neden sorusu sadece nefis şan şöhret gelsin paralar SİZLERE AKILLA GELEN YAŞAMANIZ İÇİN KİMYASALLAR MI şimdiki kimyasalı dünyaya gelen nimet hikmetlerle ayrıştırarak birleştirerek yok olmayı hasta etmeyi plan içine katarken hiç mi kanseri yok edecek madde keşfetmediniz akıllarınıza bir sorun kanser oluşum her bünyenin içinde var var olanı yok etmek içinde bağışıklık tabi bu bağışıklığı yok edecek gıdalar ve maddeler keşfederseniz kanseri gelecek yüz yıllarda 50 kat daha artışı çok iyi bilmektesiniz tabi sağlık varsa para olmayacağını çok iyi de bilmektesiniz .

DÜŞÜNÜLEN TEK ŞEY HAP YAP PARA KAZAN BULDUM BULDUM DE TEKNOLOJİ DE PARA BAS Genler oynandıkça hastalıklar birbirini getirir .Sonrası gelecek nesil daha çok hasta. Şimdilerde söylenir baban dada vardı. Yakın yarım yüz yılda şunları duyabilirsiniz dedende dedemin atasında da vardı DER hala bir yolda koşar durursunuz..

Hop diyenlerden hap diyenlere öncelikle güven durmamak gerçekçi araştırmacı kişi ve kişiler hasta veya hasta olmayanlar öncelikle “hastalığı çözmek değil hastalığı tetikleyenlerle mücadele etmeyi keşfetmek”. .İşte o zaman kanseri yenersin..

DNA başlangıç kan kanına ve kan yapan organlarına ,organlarına zarar verecek maddeler madde bunlarla yapılmış gıdalar ve doğa yı bitki örtüsünü tanımakla çok iyi şekilde araştırmakla çözüme ulaşırsın ve ulaşılır..

Yok öyle tüm insan vücuda aynı değerler.. Her vücut ayrı değerler taşır..

Bu şuna iyi geldi bende kullanayım dersen sadece ilk duyduğun son duyacağın siren sesi olur..

GİRİŞ OKUYUN BİRAZ DAHA YAKINLAŞIN ORGANİK HAYATA

İnsanoğlu dünya kurulalı beri hastalıklarını iyileştirmede yakın çevresindeki bitkilerden, hayvanlardan hatta sulardan, topraklardan faydalanmıştır. İnsanlar deneme yanılma yöntemi ile hangi bitkinin hangi hastalığı iyileştirdiğini tespit etmişler ve hastalıkları tedavide kullanmışlardır. Bu bilgiler, deneyimler, yöntemler zamanla bir “halk hekimliği” kültürü oluşturmuştur

Günümüzde, bitkilerin bir kısmından yiyecek olarak faydalanılırken, bir kısmı da fizyolojik etkileri olan bileşiklerinden dolayı halk hekimliğinde ya da ilaç yapımında kullanılmaktadır. Tıpta kullanılan bitkiler ile ilgili bilime “Farmakognozi”, bitkilerle tedavi yöntemlerinin uygulandığı Alternatif Tıp ve Bitki Hekimliğine ise “Herbalizm” adı verilir

Bitkilerdeki şifa ve bitkilerle tedavi konusuna geçmeden önce sizlere yaratılış hikmetleri, insan vücudunun yapısı, hastalıklar, tedavi yöntemleri ve bitkiler konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum

Bugün “şifa” kelimesini çok az insan tarafından kullanmaktadır. Şifa kelimesinin yerini alan “tedavi” kelimesi Alahu Teala’nın isimlerinden olan “El Şa fi” kelimesinden doğan hikmetleri tam olarak karşılayacak güçte değildir.

Allah, Lokman Suresi’nde “size şifalı bitkiler verdim” diyor ve bizden verilen bu nimetlerden faydalanmamızı ve kendisine şükretmemizi istiyor. Allan ın yarattığı hiç bir şey gereksiz değildir. Burada önemli olan nimetin hikmetini aramaktır.

Bitkileri çör çöp diye küçümsemek, bitkilerdeki şifayı unutturup bizi kimyasal ilaçlara mahkûm etmek isteyenleri empoze ettiği bir düşünceden başka bir şey değildir.

Her canlı içinde taşıdığı enerjiyle büyük bir manevi dünyanın bir parçasıdır. Hayvanlar, bitkiler, insanlar, organik veya inorganik her şey, kısacası tüm varlık birbirleri ile olan ilişkilerinde muhteşem bir ahenk içindedirler. Evrende bulunan her varlık gibi bitkiler de kâinatın bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

Bitkilerin de bir yaratılış gayesi vardır. Doğada var olan her şeyi insanın emrine veren Yüce Yaratıcı bitkileri de kendi varlığının bir işareti olarak yaratmış ve yeryüzünde halifesi olarak seçtiği insanın emrine vermiştir.

Her bitki, insanoğlu için bir şifa kaynağıdır ve bitkilerde insan sağlığına iyi gelebilecek pek çok madde vardır. Aynı toprakta yetiştikleri; aynı suyu, güneşi ve mineralleri aldıkları halde her bitkinin farklı özellikleri; farklı bir tadı, kokusu vardır.

Bu gerçekten yola çıkarak öncelikle kullandığınız bitkisel ilacın Allah’ın izniyle şifa taşıdığına inanmanız gerekir

Saklı şifa sırlar kitabin dan ,giriş bölümleri ,ilk ve son duymak ,hop hap de para kazan ,her ipe her bir şeylere sarılmak ,sağlık varsa para yok misali zihniyet, mesleği oyuncakçıyken çocukken doktorculuk oynayan, tütün eksperi bölümü okuyan oluvermiş sağlıkçı, hele beyaz önlük giyip doktorum diyenler, Çoban gibi ilk okul üçten ayrılmış diyemeyenler ,bölümlerinden kısa alıntılar..

ANORMAL HÜCRE ÇOĞALMASI

Hikayeler yazmayın hayata yaşam “yaratanın” doğasına tutunun

Savaşacak ordun yoksa savaşta yoktur, çünkü esir olmuşundur

Düşman aldığı her destek, senin yok olmandır.

 

İnsan hastalıkları arasında en sık ölüme neden olanlardan biri, anormal hücre çoğalmasıyla gelişen kanserdir .Hücre çoğalması kötü huylu olmayabilir ;ancak ,çoğalma denetlenmeyecek ve normal vücut işlevlerini engelleyecek boyutlara vardığında kanserden söz edilir .İnsan ve hayvanlarda kansere yol açan mekanizma henüz tam olarak anlaşılamamıştır.

Anlaşıl masada, yaratan önce sistemi  programlanmış şekilde hazırlamıştır, sadece bilinmeyen kanser değil daha  başka hastalıklarda ölümcül virüs taşımaktadır.. Bunlara karşıda silah olarak bağışıklık sistemi kurmuş, ama ne hikmetse de inatla insanoğlunun sistemi bozmakta, ve kanseri yenememekte, kansere sebep olanda vücuda zarar vermekten başlayarak virüsleri canlandırmaktan geri kalmıyoruz…

Virüsler hep vardı, onları kuşatan ve diğerlerini gelecek virüsleri, savaşacak daima hazır bekleyen bağışıklık vardı nerede, yok, çünkü yok ettiniz yok ettiler, ve şimdi hastasın, hasta olarak kendini daha hasta ediyor aldığın her yabancı vücut kabul etmese de savaşacak askerin yok çünkü bağışıklığı yok ettiniz…

Tek kurtuluş gücü küvetli tutmak, alışkanlıkları kısa müddet bırakmak, ve diğer sistemleri kitleyim can ve aş edince isteyince yemek yiyin ..Şu andan itibaren Vişne ,kızılcık ,böğürtlen, firek inciri, şeftali, ahlat, alıç ,yaban erik, doğanın  askorbik asitleri C vitaminleri beklemekte ,Vücudun koruyucu  “askorbik asit bağışıklığı güçlendirir” doğada…Tekrar hayat  30 gün sadece 30 gün…

Mide bağırsakları temizleyin temizledikçe ,O BAĞIŞIKLIK canlanacak ,canlandıkça canına can katacak, yaratan sana daha güçlü ,irade, ve inançla sağlayacak senden daha kötüleri görüp şükürle hayata sıkı sıkı sarılacaksın.. Sistem bulmak değil, sistem kendini onaracak şekilde yaratıldı…Bu gün nasıl var olduğun gibi…

KANSERLER

Hücrelerin aşırı çoğalmasıdır. Bu aşırı çoğalan hücreler yayılıp vücudun her tarafını istila eder. Bazen sancılı, bazen sancısız olur. Hazır ve paket gıdaların ve kötü alışkanlıkların artmasıyla kanser gibi kötü huylu hastalıkların çeşitleri de artmaktadır.

En yaygın kanser türleri: akciğer kanseri, bağırsak kanseri, mide kanseri, baş ve boyun knseri, cilt kanseri, kan kanseri, kolon kanseri, karaciğer kanseri, kemik kanseri, meme kanseri, prostat kanseri, mesane kanseri, yumurtalık kanseri, troid kanseri…

Kanserin nelerden ve nasıl kaynaklandığı, tedavisi hakkında bugün tıp çaresizdir. Erken teşhis çok önemlidir. Tıbbın teşhis ve tedavileriyle beraber, vücudu kuvvetlendiren bağışıklık sisteminin  güçlenmesi için hücre yenileyen gıdaları almak faydalı olur.

Bitkilerle kanser tedavisinde öncelikle dalağı güçlendirmek gerekir. Çünkü ölen alyuvarları tamir eden, bağışıklık maddeleri üreten, vücudun direncini atrtıran akyuvarları üreten dalaktır. Dalağı güçlendirmek için kara helile, çörek otu, kereviz tohumu öğütülüp ba1la macun yapılarak günde 3 kere tatlı kaşığı ile yenmeye devam edilirse şifa olur inşallah.

Zakkum da eskiden beri kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Zakkum zehirli olduğu için cilde kanserinde losyon olarak kullanılmalıdır. Dâhilen kullanımı sakıncalı ve tehlikelidir.

Özel tesis gereklidir içindeki zehir kısmı uçması gerekir bu da liyofilizyon işlemidir.

Kanseri önlemede ve tedavisinde perhiz çok önemlidir. Beyaz undan yapılmış hamur işleri, tavuk, peynir, yumurta, konserveler, şeker, olgunlaşmamış meyveler, kuru fasulye, mantar, çikolata, kakao, meşrubat, gazoz, içki, sigara, fazla tuzlu turşu, sığır eti, margarin, tereyağı, fındık, acı baharatlar yenmemeli, içilmemelidir. Erken teşhis edilmiş kanserle mücadelede aşağıdaki bitkisel kürler faydalıdır:

Hurma, incir, kabak tatlısı, elma, bol bol yenmeye devam edilir.

Isırgan tohumu, şalgam tohumu, çörek otu, kekik, polen karışımı öğütülüp balla macun yapılarak günde 3 kere l ‘er tatlı yemek kaşığı ile yenmeye devam edilir. Zeytinyağı, çörek otu yağı, portakal yağı karışımı kepekli ekmekle yenmeye devam edilir. Kepekli, yulaflı, mısır ekmeği yenir.

Kekik, ısırgan yaprağı, portakal kabuğu kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 3-5 su bardağı içilmeye devam edilir. Isırgan yaprağı, ıspanak pişirilip yenmeye devam edilir . Havuç, kabak, kırmızı pancar bol bol yenir. Şalgam suyu günde 3-5 su bardağı içilmeye devam edilir.  Hurma günde 7 adet yenmeye devam edilir. Bol bol sarımsak yenir.

GIRTLAK VE AKCİĞER KANSERİ:

Akciğer ya da solunum organlarından, ağız yoluyla kan gelmesi veya hastanın öksürükle beraber kan tükürmesidir. Sigara ve kötü alışkanlıklar mutlaka terk edilmelidir.

200 gr. Çörek otu öğütülüp balla karıştırılarak günde 3 yemek kaşığı yenmeye devam edilirse bağışıklık sistemi kuvvetlenir.

Çörek otu, misvak, sinameki karıştırılır, ıhlamur gibi buharıyla 10 dakika derin nefes alınır. Günde 3-5 su bardağı miktarında balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

100 gr. ısırgan tohumu, 50 gr. tere otu tohumu, 50 gr. şalgam tohumu öğütülüp 1 kg balla, yapılarak, günde 3 yemek kaşığı yemeye devam edilir.

Odaya doğal çam esansı püskürtülür. Muz, elma, hurma, kuru üzüm yenir. Tere otu, sarımsak yenmeye devam edilir.

Isırgan yaprağı ve kekik, ebe gömeci karıştırılıp ıhlamur gibi demlenerek içilmeye devam edilir.

Kaymak ile bal karıştırılıp yenmeye devam edilir.

Meşe kabuğu, palamut yaprağı kaynatılıp balla tatlandırılarak su bardağı ile içilmeye devam edilir.

Çörek otu, çamsakızı öğütülüp balla macun yapılarak günde 3- 5 kere birer şeker kaşığı yenmeye devam edilir.

Çörek otu, kekik, misvak, sinameki karışımı ıhlamur gibi kaynatılır. Kaynarken buharına derin nefes alınıp verilir. Suyu balla karıştırılıp günde 1 su bardağı içilmeye devam edilir.

Hurma, ayva, elma, muz, tere otu, roka yenmeye devam edilir.

Bu kürlerin hepsi ya da bulabildiklerinizi uygulayabilirsiniz.

GÖGÜS KANSERİ:

Şifalı bitki kürleri erken teşhiste faydalıdır.

Isırgan yaprağı, az zakkum yaprağı, misvak, şalgam suyu içinde kaynatılır. Yaraya sık sık pansuman yapılır.

Söğüt ağacı yakılır, külü zeytinyağıyla krem yapılıp yaraya sürülür.

Kekik, ısırgan yaprağı karışımı ıhlamur gibi kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 3 su bardağı içilmeye devam edilir.

Isırgan tohumu, şalgam tohumu, çörek otu öğütülüp balla macun yapılarak günde 3 kere tatlı kaşığıyla yenmeye devam edilir.

LÖSEMİ (Kan Kanseri)

Tam olarak sebebi bilinmemekle birlikte akyuvarların ani ve denetimsiz bir biçimde üremesiyle ortaya çıkan bir kanser türüdür. Lösemi terimi “beyaz kan” yani “akyuvar açısından zengin kan” anlamına gelir. Kandaki akyuvar sayısının artmasıyla oluşan lösemiler kan kanserlerinin bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Bu sebeple günümüzde kan dolaşımında olgunlaşmamış ve tipik akyuvarların sayıca çok ya da az olmasına göre lösemi kan kanseri ya da lösemi kan kanseri ayrımı yapılmaktadır.

Kan kanseri hastaları kalabalık ortamlardan uzak durmalı grip olmamaya özen gösterilmelidir. Bol C vitamini alınmalı ve ekinezya bitkisi kullanılmalıdır.

Şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı, şeker ihtiyacı meyvelerden sağlanmalıdır. Beyaz ekmek yerine esmer ekmek tercih edilmelidir.

Semizotu, karahindiba, kuzukulağı, tere ve biberiye mutlaka sofrada bulunmalıdır. Siyah çay yerine ısırgan yaprağı-kökü, yeşil çay ve kuşburnu içilmelidir

Zerdeçal tüketemiyorsanız. ; Yemeklerinize zencefil ve kekik ilave edin.

Tuzu azaltın, kaya ya da deniz tuzu kullanabilirsiniz.

Her gün 1 çorba kaşığı taze çekilmiş çörek otu tüketebilirsiniz.

MEME KANSERİ:

En sık görülen belirti memede ele kitle gelmesi veya memenin tümünün veya bir bölümünün şişmesidir ve çoğunlukla hasta kendi fark eder.

Diğer belirtiler: ciltte kızarıklık, portakal kabuğu görüntüsü, meme başının içeri çekilmesi veya bir yöne çekilmesi, meme başının veya meme cildinin kalınlaşması, meme başı akıntısı (özellikle kanlı akıntı), koltuk altında kitle ele gelmesi.

Tüm bu belirtiler meme iltihabı, meme kisti gibi meme hastalıklarının da belirtisi olabilirler ancak bunun ayırımı için mutlaka doktor kontrolü gerekir.

Meme kanserine karşı önlem almanın ilk şartı kişinin memesini tanımasıdır. Meme nasıl bir organdır, nasıl muayene yapılır, hangi dönemde memede değişiklikler olur, memenin normal yapısı nasıldır; öncelikle bunları bilmek gerekir. Kişi ancak memesinin normal halini bilirse, anormal bir şey olduğunda fark edebilir. Memenin normal hali ancak kendi kendine yapılacak aylık muayenelerle öğrenilebilir.

Kadınlar 20 yaşından itibaren her ay adetleri bitiminde kendilerini muayene etmelidirler. 40 yaşından itibaren ise düzenli olarak yılda bir mamografi ve ultrason yapılmalıdır. Eğer kadın meme kanseri riski taşıyorsa daha erken takibe başlamalıdır ve takipler daha sık yapılmalıdır.

Kendi kendine meme muayenesi: Ayna karşısında dik durup kollarınızı yana sarkıtın, memenizde herhangi bir düzensizlik, derinin içe çekilmesi, meme başının bir tarafa veya içe çekintisi, renk değişikliği var mı bakın. Aynı işlemleri elleri iki yandan kalçanıza bastırmak suretiyle göğüs kaslarınızı kasarak ve son olarak da kollarınızı yukarı kaldırarak yapın.

Yatarak: Sağ memenizi muayene etmek için sağ elinizi başınızın arkasına getirin, sol elinizle meme başından başlayarak dairesel hareketlerle, parmaklarınızı hafif oynatarak tüm memenizi muayene edin.

GÖVÜS VE MEME SARDALYE BALIGI

Sardalye balık konserve servis tabağına boşaltın ,meşe odununda mangal yakarak közde ,etli kırmızı biber ,kırmızı soğan ,sarımsak ,domates kızartın kabuklarını soyarak servis tabağına koyun üstüne tere otu ,maydanoz ,acı tadı alabile çek kadar acı sos ,limon kabuğu ile rendeleyin bir saat dinlendirerek servis yapın.

Faydası: D Vitamini-B12 Vitamini-Kalsiyum –Fosfor-EVİTAMİN-  bol bol fosfor ve vitaminleri, cinsiyet hormonu, bol E vitamini ve protein içerir. Bu maddeleri ile cinsel gücü arttırır, buna bağı olarak kalp rahatsızlıklarını da giderir.

Sardalye Çanakkale ve ege ye has konser ve çiğ balık okuyun

Derin suda yaşayan balıkları tercih edin %100 doğal ve oldukça besleyici mikro  organizmalarla beslendiğinden  ve sizlere daha çok şifalar verecek tır. Çorba olarak içmeniz, az pişmiş yemeniz çiğ tüketmeniz sizlere daha çok şifa verecek tır.  Ayrıca unut mayın tuz pişiricidir, bol yeşillik de ,aynı görevi görür. Taze çekilmiş baharatlarda pişiricidir.

Bilgi: Japon kadınları göğüs (meme) kanseri ne yakalanmaları yüzde birdir.

Sardalye balık konserve servis tabağına boşaltın, meşe odununda mangal yakarak közde, etli kırmızı biber ,kırmızı soğan ,sarımsak ,domates kızartın kabuklarını soyarak servis tabağına koyun üstüne tere otu ,maydanoz, acı tadı alabile çek kadar acı sos ,limon kabuğu ile rendeleyin bir saat dinlendirerek servis yapın.

BALIK VE ATEŞ   GERİSİ MARİFET  YILAN BALIGI

Yılan balığın derisini soyun tulum şeklinde çıkarın derisini atmayın bir kavanoza koyun bu size sonradan yağ yapımında lazım olacak.(Derisini neden çıkarıyoruz sorusuna cevap olarak hava geçirmez oluşu sebebi tavaya mangala koyduğunuzda balık patlar veya yağ sıçratır korkusu yaşamayın diye ayrıntı yazıyorum bilginize.)(Devamını okuyun Ayrıntılı olarak marifetleri)

Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK

Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.

Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.

Göğüs meme kansere karşı koruyucu

Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.

Kalp ve damarları korur.

Kolesterolü düşürür.

Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.

Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.

Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.

Eklem romatizmaya iyi gelir.

LZHEMER

BEYİN ALTINI

Balıkların üzerine tuzu, pul biber i, karabiberi, kimyonu ve reyhanı serpiştirin. Defne yapraklarını iyice sarın . Üzerini streç film veya folyo ile kapatarak 5-6 saat buzdolabında terbiye edin.

Bekli yen balık baha sonra ayrı sade olarak folyo ya sarılır kendi yağı yeterlidir ,meşe koruna koyularak pişme sı beklenir bu arada domates ,biber kırmızı ,sarımsak ,soğan pişirilir, pişen balık, servis tabana folyo ile konur ,pişirilen malzeme ,kabukları soyularak ,aynı balık üzerine koyularak, limon ,defne ,dere otu ,acı sos ve baharatı isteyene göre servis yapılır.(Aynı şekilde fırında da yapılır.)Geri kalan pişirmek sizin marifetli ellerde hazırlanmış malzemeyi çorba yapa bilirsiniz.

GÖGÜSTE SERTLEŞME:

Meme ağrısı kadınların zaman zaman yaşadığı bir rahatsızlıktır. Her zaman ciddi bir hastalığın belirtisi olmasa da ciddiye alınması gerektiği durumlar da vardır.

Meme ağrısı her yaş kadında görülebilen bir belirtidir. Meme ağrısını adete bağlı olmayan ve adete bağlı ağrılar diye iki şekilde ele almak gerekir. Her ikisinin de tedavisi mümkündür. Her iki tip ağrı tek memede, her iki memede birden veya memenin sadece bir bölümünde olabilir.

Adete bağlı meme ağrısı: Genellikle adetten önceki bir haftalık dönemde hissedilir ve adet ile birlikte kaybolur. En sık 30 40 yaşlarında görülür. Hormon tedavisi gören menopozdaki kadınlarda da ağrı olabilir.

Ağrının tam olarak nedeni bilinmemekle birlikte yumurtlama döneminden sonra memede meydana gelen hücresel değişikliklerin gerginliğe ve ağrıya neden olduğu düşünülmektedir.

Doğum kontrol haplarının ve bazı depresyon ilaçlarının da ağrıya neden olduğu bilinmektedir. Ağrının ilaçlardan kaynaklandığı düşünülüyorsa doğum kontrol yöntemi olarak spiral gibi farklı yöntemler tercih edilmelidir.

Adete bağlı olmayan meme ağrısı: Bu ağrı doğrudan meme ağrısı olabileceği gibi, kas-eklem ağrısı, kalp ağrısı gibi ağrıların memeye yansıması şeklinde de olabilir. Başka organlardan yansıyan ağrılar dışındaki meme ağrılarının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Her yaşta bu ağrılar görülebilir. Tedavisi adete bağlı ağrı tedavisi ile aynıdır.

Meme kanseri ender de olsa kendini ilk önce ağrı ile belli edebilir. Özellikle, sadece tek bir memede, yeni ve sürekli bir ağrı oluşmaya başladıysa ve ağrı sebepsiz yere artıyorsa doktora görünmenizde fayda vardır.

Meme ağrısı sanılan bazı ağrılar başka organlardaki önemli hastalıkların da belirtisi olabilir ve doktora başvurarak, varsa bu tür bir hastalığa da erken evrede tanı konmasını ve tedavi edilmesini sağlayabilirsiniz.

CİLT KANSERİ:

Cilt kanseri en sık rastlanan: kanser çeşididir ve genellikle vücudun boyun-baş bölgesinde görülür. Son yıllarda giderek artmaktadır.

Güneş ışığına maruz kalmış herkeste görülebilir. Bu hastalığa en sık yakalananlar; ciltlerinde kolayca çillenme olanlar, çok sayıda çili ve “ben olanlar, açık, beyaz tenliler, ailesinde cilt kanseri bulunanlar, açık havada çalışmak ve eğlenmek için çok fazla zaman geçirenler. Katran, zift, arsenik gibi kimyasal karsinojen maddelere uzun süre maruz kalma, Uzun yıllar iyileşmeden kalan açık yaralar de cilt kanserinin sebeplerindendir.

Misvağın kabuğu, zakkum, ısırgan yaprağı, söğüt kabuğu, şalgam suyu, zeytinyağı, çörek otu yağı karışımı kaynatılır (yaklaşık bir saat), sıkılır, süzülür. Söğüt ağacı yakılıp külü elenerek bu sıvıya katılır. Kanserli yerler günde 3 5 kere pansuman yapılır.

Sıkıntı ve stres için oğul otu, karabaş otu karışımı kaynatı1ıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

Kanserli hastaların bol bol dua etmelerini, Kuran’ı Kerim okumaları tavsiye ederiz.

KOLON KANSERİ

Kolon diye adlandırdığımız kalın bağırsak, yaklaşık 2 metre uzunluğundaki sindirim sisteminin ince bağırsaktan sonra gelen kısmıdır. Erkekte ve kadında eşit oranda görülen kolon kanseri bütün kanserler içinde görülme sıklığı bakımından 3. sırada yer alır.

Kolon kanserinin sebebi kesin olarak bilinmemektedir fakat oluşumunda etkili olan bazı çevresel ve genetik faktörler vardır. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerde kansere yakalanma ihtimali normalden daha yüksektir.

Beslenme, kolon kanserinde önemli bir yere sahiptir. Kolon kanserinin oluşmasında hayvansal yağların tüketiminin etkili olduğu araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. Ayrıca bazı kimyasal maddeler kanser sebepleri arasındadır. Sanayi işçilerinde, bazı fabrikalarda çalışanlarda kolon kanseri görülmesi kimyasal maddelerin etkisini ortaya koymaktadır

Karında dolgunluk hissi, hafif ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı, çabuk yorulma ve ishal ortaya çıkar. Ayrıca kabızlık olabilir. İleri aşamada kalın bağırsakta daralma ve bu daralmayla birlikte ortaya çıkan bağırsaktan dışkı geçişi zorluğu, ağrılar, kansızlık...

KEMİK KANSERİ:

İnsanda rastlanan tüm tümörlerin yüzde 5′ini oluşturan birincil kemik tümörleri sıklık açısından sindirim sistemi ve üreme organı tümörlerinden sonra gelir. Kemik tümörleri bütün tümörler gibi iyi ya da kötü huylu olabilir.

Kötü huylu tümörün büyüme ve gelişmesi sınırsızdır, vücudun bir bölgesinden cerrahi girişimle çıkarılsa bile yeniden ortaya çıkabilir, kan ve lenf dolaşımıyla başka organlara yayılır, yerleştiği dokuyu yıkıma uğratır.

İyi huylu tümörler bu özelliklerin hiçbirine sahip olmadığından kolayca ayırt edilebilir. Yerleştikleri organın işlevini engelleyecek ölçüde büyümezler. Tekrarlama ve yayılma eğilimleri genellikle azdır. Başarılı tedavi için tümörün yapısının iyi belirlenmesi ve doğru teşhis konması gerekir.

Belirtiler: etkilenen bölgede ağrı, şişlik ve irin oluşumu. İrin oluşumu kemikte ani basınç artışı yaratarak çok çabuk, bazen bir gecede ortaya çıkan şiddetli ağrıya neden olur. Bazen de kusma görülür ama her zaman ateş vardır. Enfeksiyon, uzun kemiklerin, diz ve dirsek çevresi gibi büyüyen uçlarını etkiler. Kemik iltihabı yerleştiğinde, irinin oluşturduğu basınç kan akışını engeller ve kemiğin bazı bölümleri ölür. Kronik kemik iliği iltihabının iltihap, şişlik ve irinle sürer; kemik zayıf düşer ve enfeksiyon zaman zaman yeniden akut biçim alır.

Verem bakterileri de kemiğe gelerek iltihap oluşturabilirler. Genellikle akciğerlerden doğrudan omur kemiklerine yayılırlar. Kemikler hasara uğradıkça beden ağırlığını taşıyamaz hale gelirler ve omurga bükülerek, kamburluğa neden olur.

LENFATİK, İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞMAKTADIR

Lenfatik, immun sistem , vücudun enfeksiyonlara karşı mücadele etmesini sağlayan sistemin içinde yer alır. Lenfatik sistemde lenf bezeleri denilen boyun, koltuk altı, kasık bölgelerimizde normalde erişkinlerde genellikle ele gelmeyen küçük yapılar vardır.

Ayrıca lenfatik sisteme dahil olan organlar vardır. Bunlar bademcikler, dalak, karaciğer, kemik iliği ve göğüs boşluğumuzda bulunan ve çocuklukta aktif olan bir organ timusdur.

Ayrıca mide, ince barsak ve cildimiz katmanları arasında bu lenfatik yapılar yer almaktadır.

Hastalık , yukarda bulunan lenfatik yapılardaki normal hücrelerin yerinde anormal şekil, yada hızlı bölünme özellikleri olan hücrelerin ortaya çıkması ile gelişmektedir. Bu hücreler ayrıca dalağa, karaciğer ve kemik iliğine yayılma özelliği gösterebilmektedir.

HODGKİN DIŞI LENFOMALAR VE BELİRTİLERİ NELERDİR

En sık görülen belirti boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezelerinin ağrısız şişerek ele gelmesidir. Hastalarda diğer bulunabilen belirtiler ise söyletir.

Sebebi tam açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik, ciltte kaşıntı….

Bu şikayetler, grip gibi başka hastalıkların seyrinde de görülebilir. Bu nedenle bu tür bulguları olan hastalarda lenfoma teşhisini ancak doktor koyabilir.

TEŞHİS NASIL KONUR

Lenfoma olasılığı düşünülen hastada kesin tanı konulabilmesi için büyüyen lenf bezinin tümünün çıkartılması ya da her hangi bir organda yerleşmiş ise parça alınması ilk işlemdir. Yapılan bu işleme biyopsi denir.

Elde edilen dokuların patolog tarafından çeşitli işlemlere tabi tutularak mikroskop altında incelenmesiyle tanı konur.

Hodgkin dışı lenfoma için çok farklı sınıflamalar vardır. Patolog tarafından hangi tipi olduğu tanı raporunda verilir.

Bu tiplerin önemi; hangi tedavi seçeneğinin hasta için uygun olacağını göstermesidir.

Doktor hangi tedavi seçeneğini uygulayacağına patoloji raporunda belirtilen tiplemeye göre karar verir.

GELİŞİMİ NEDİR VE NASIL YAPILIR

Evrelere hastalığın yaygınlığının belirlenmesi işlemidir. Hastada lenf bölgeleri taranmalıdır. Hastanın el ile saptanabilecek boyun, koltuk altı, kasık vb bölgelerindeki lenf bezlerine muayene sırasında bakılır. Elle saptanamayan diğer bölgelerinde ise basit direkt röntgen grafileri, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) yada magnetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılır.

Görüntüleme yöntemleri ile genellikle boyun, göğüs (toraks), karın (abdomen) ve alt karının (pelvis) bölgeleri incelenir. Ayrıca kemik iliği biyopsisi yapılarak kemik iliğinde yayılım olup olmadığı araştırılır.

EDAVİSİ

Her lenfoma hastası için tedavi kendine özgündür. Çünkü hastalığın evresine, hücre tipine, hastanın yaşına, hastanın tedaviyi kaldırıp kaldıramayacağına ve lenfoma tipinin hızlı yada yavaş seyirli oluşuna göre doktor tedavinin şeklini ve verilecek ilaçları belirler.

Hodgkin dışı lenfomanın tedavisi ilaçlarla (kemoterapi), ışın tedavisiyle (radyoterapi) veya ikisi birlikte olarak yapılmaktadır. Ayrıca hastadan kök hücre toplanarak yüksek doz kemoterapi sonrası bu kök hücreleri tekrar hastaya verme işlemi (yüksek doz kemoterapi ve otolog periferik kök hücre transplantasyonu), biyolojik ilaçlarla ve cerrahi olarak da tedavi edilebilmektedir. Bazen yavaş seyirli lenfomalarda hastaya tedavi verilmez ve hasta belli aralarla doktor tarafından kontrol edilerek izlenir. Hastanın tedavisine karar veren uzmanlar tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğu olmaktadır.

TEDAVİ YAN ETKİLERİ NELERDİR

Tedavi sırasında kullanılan ilaçları tipine ve dozuna göre bazı istenmeyen etkiler olabilmektedir. Bunlara yan etkiler denir. Burada sık görülenler belirtilecektir. Ancak siz bu tedaviler sırasında fark ettiklerinizi doktorunuza bildirerek bunlarında değerlendirilmesini ve bunlar için yapılabilecek tedavileri öğreneceksiniz.

Hodgkin dışı lenfoma tedavisinde kullanılan ilaçların bulantı ve kusma yan etkisi genellikle hafif ve kısa süreli olmaktadır. Saç dökülmesi bazı tedavilerde hafif bazılarında tamamen dökülme tarzındadır. Ancak tedavi bittikten sonra 6 ay içerisinde genellikle eskisi kadar güzel saçlarınızın geri geleceği bilinmelidir.

Kemoterapi sırasında kan hücrelerinin üretim yeri olan kemikiliği de tedaviden etkilenmektedir. Bu karşımıza kırmızı küreciklerin azalması (anemi), beyaz kürelerimizin azalması (lökopeni), enfeksiyonlarla savaşan beyaz küreler içinde önemli bir grup olan nötrofillerin azalması (nötropeni) ve kanama olmasını önleyen trombosit denilen küçük kan hücrelerinin azalması (trombositopeni) olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Bu kan hücrelerindeki azalma, doktorunuz tarafından belli aralarla yapılan kan sayımları ile izlenecek ve gerekli görülen kan ürünleri başkasından elde edilerek size verilecektir. Kemoterapi böbrek ve karaciğer işlevlerini etkileyebilir

Bu durum gerekli kan tetkikleri ile izlenir. Hastalarda iştahsızlık, damak tat alımında değişiklik, cilt ve tırnaklarda renk koyulaşması, geçici yada kalıcı fertilite (üreye bilirlik) değişiklikleri olabilmektedir. Burada bildirilmiş olan yan etkiler her hastada mutlaka olacak belirtiler olarak düşünülmemelidir.

Radyoterapiye bağlı yan etkiler, ışın yapılan bölge ve verilen doza göre değişkenlik gösterir. Genellikle hastalarda radyoterapinin ilerleyen günlerinde yorgunluk hali gelişmektedir. Hastaya dinlenmesi, yapabildiği kadar hareket etmesi önerilir.

Radyaterapi yapılan alanlarda kıl ve saç kaybı, kızarma, kuruluk, duyarlılık ve kaşıntı, cilt koyulaşması sık görülen yan etkilerdir. Boyun ve göğüs bölge radyoterapisi sonrası boğazda kuruluk ve yutma güçlüğü olmaktadır.

Karın bölgesine yapılan radyoterapilerde bulantı, kusma, ishal ve idrar şikayetleri ortaya çıkabilmektedir. Kan hücreleri etkilenebileceğinden kan sayımları ile yakın takip edilir.

Ateş yükselmesi ve beklenmeyen kanamalar olduğunda takip eden doktorun hastalar tarafından uyarılması gerekir.

Biyolojik tedaviler aşı tarzında (interferon) uygulanır. Bunların yan etkileri soğuk algınlığı bulgularını andırır. Kırıklık, yorgunluk, titreme, ateş, kas ve eklem ağrıları, iştah kaybı, bulantı, kusma ve ishal olabilir.

Yüksek doz kemoterapi ve periferik kök hücre transplantasyonunda yan etkiler normal dozda kemoterapi tedavisinden daha fazladır. Hastalar kanama, enfeksiyon organ yan etkileri açısından yakın takibe alınır.

HODGKİN HASTALIĞI

Lenfomalar içinde yer alan bir alt gruptur. Diğer lenfomalara hodgkin dışı lenfomalar denir. Hodgkin hastalığı lenfomaların yaklaşık dörtte birini ,yani oldukça azını oluşturmaktadır.

Vücudumuzdaki lenf organlarından köken alır, genellikle tek veya birkaç adet lenf bezesinin büyümesi hasta tarafından fark edilen ilk olaydır.

Hastalığın sebebi tam olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı değildir. Kardeşlerinde hodgkin hastalığı olanların bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır.

Ebstein Barr adlı virüsün hastalığa yakalanmayı arttırdığı düşünülmektedir. Hastalar genellikle 15 ile 34 yaşları arasındaki genç erişkinlerdir.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ TEŞHİS VE TEDAVİLERİ

Hodgkin hastalığının belirtileri, tanısı, evrelemesi ve tedavisi (kemoterapi ve radyoterapi) ve yan etkileri Hodgkin dışı lenfoma ile benzerdir (bakınız lenfoma).

Ancak tedavide kullanılan ilaç ve şemalar, veriliş zamanları farklıdır. Hastalığın genel seyri hodgkin dışı lenfomalara nazaran daha iyidir. Hastaların büyük çoğunluğu uygun tedaviyle iyileşmektedir.

KANSER VE APİTERAPİ  BAL ARI SÜTÜ PROPOLİS POLEN SAKLİ ŞİFASI

Tüm kanser türlerinde, Kanser yayılımı ve tümör büyümesinin, arı ürünleri kullanımıyla, yarı yarıya oranlarda yavaşlaması, hastalığın direncinin kırılması, tedaviye önemli zaman dilimleri kazanılması ve yaşam süresinin uzamasına ilişkin araştırmaları aşağıda bulabilirsiniz.

Bağışıklık sistemini güçlendiren yönleriyle de kanser tedavisine artı destek sağlanır. Hastanın dayanma gücü, yaşam kalitesi ve genel direncinde de yükselme görülür. Bu sayılanlar hastanın, yüksek moral ve hastalıkla mücadele azmine sahip olması için güçlü bir zemin oluşturabilir. İnsanın psikolojik yönünün ağırlığı dikkate alındığında arı ürünleriyle artı olarak gelen bu katkıların da önemi tartışılmaz.

Öte yandan kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerine karşı iç organları koruyucu, hastanın hızlı toparlanmasını sağlayıcı etkileriyle ilgili araştırmalara da bu sayfada ulaşabilirsiniz.

Arı ürünleri içerdiği flavanoidler ile E vitaminine göre 200 kat daha fazla antioksidan değere sahiptir. Kanser risklerini azaltan bu yönüyle de dikkat çekici olup, koruyucu tıp anlamında da kullanılması söz konusudur.

Önemli Not: Arı ürünlerden beklenen yararlar herkes için aynı şekilde ortaya çıkmayabilir. Arı ürünlerine genel alerjisi olanların ürünleri kullanmadan önce bir alerji uzmanına danışmaları önerilir. Arı ürünleri genel olarak tedaviye destek kategorisinde olup başlı başına bir tedavi olarak değerlendirilemezler.

KONUYLA İLGİLİ YÜZLERCE ÜNİVERSİTE ARAŞTIRMALARINDAN BAZILARI:

KANSER YAYILIMINI(METASTAZ) YARI YARIYA YAVAŞLATIYOR:

Oxford Üniversitesi'nin bilimsel yayınlarından biri olan Oxfordjournals'da yer verilen Japon Gifu İlaç Bilimlerinde yapılan araştırmaya göre arı sütü anti-tümör etkiler gösteriyor. Tümör büyümesini yavaşlatan ve durduran bu etkilere ek olarak arı sütünün etkin maddelerinden olan HDA-10 kanser hücrelerinin yaygınlaşmasını ve yer değiştirmesini (metastaz) de kısmen engelliyor.

Kuyushu Universitesi'den Prof. Nakaya ve akademisyen ekibinin deneysel çalışmaları, arı sütünün anti çevrel estrojen aktiveleri ile göğüs kanser hücrelerinin yaygınlaşmasında etkin olan bu çevrel etkilerin önüne geçtiği doğrulanıyor.

Propolisin etkin maddelerinden olan caffeic Acid Penetil Ester(CAPE)'in tümör ve metastaz üzerinde etkilerini araştıran Prof. Hui Fen Liao ve Tayvan Memorial Hastanesi Onkologlarının sonuç raporunda propolis içeriğinin etkileriyle kanser hücrelerinin yayılım hızının, kanser türlerine göre yüzde 47-52 arasında oranlara kadar azaldığı belirtiliyor.

TÜMÖR BÜYÜMESİNİ BASKILIYOR:

Prof. M. Demestre, Alman, Amerikalı ve İtalyan üniversitelerinden bilim adamlarıyla beraber propolis ekstraktının uzun dönemli etkilerini gözlediler. Bu uzun süreli deneyin sonucunda; propolisin 100 günlük kullanım sürecinde tümör büyümesinin önemli oranda baskılandığı bu oranın kanser türlerine göre küçük sapmalar gösterdiği, ortalama değerin ise yüzde 47,5 olduğu açıklanıyor.

Brezilya'lı Prof. Michelle C.Bufalo öncülüğünde bazı bilim adamlarının katılımıyla yapılan deneylerin sonuçlarını dayanak yapan bilimsel makalede propolisin güçlü anti-tümör etkileri vurgulanıyor. Anti-iltihap, anti-mikrobiyal, anti-viral özelliklerine de dikkat çekiliyor.

TÜMÖR DAYANIKLILIĞINI AZALTIYOR

Molecular Nutrition and Food Research dergisinin Aralık sayısında yayınlanan araştırmada Propolisin etkin maddelerinden CAPE ve quertin'in propolis kullanımıyla ortaya çıkan çok ilginç bir etkisi ortaya çıkarılıyor. Buna göre bu etkin maddeler tümörlerin kendi kan yollarını inşa etmesini engelleyerek, tümör gelişmesinin ve dayanıklılığının önünü kesiyor.

Hırvatistan'da 2009 Temmuz'unda bir akademisyen grup tarafından yapılan araştırmada propolisin diğer bir ilginç etkisi daha ortaya çıkarılıyor. Propolis  Ekstraktının Radyoterapi süreçlerinde sağlıklı doku ve hücreleri koruyucu etkisini ima eden bir dizi sonuç alınıyor.

KANSERLİ YAŞAM SÜRESİ BELİRGİN ŞEKİLDE UZUYOR:

Japonya Fujisaki Enstitüsü Hayashibara Biyokimya Labaratuarları'nda tümör taşıyan fareler üzerinde 2003 Eylülünde yapılan araştırmalarda arı sütü kullanımıyla farelerin yaşam sürelerinin uzadığı ve DNA hasarlarının azaldığı belirtiliyor. Yine bu araştırmaya göre, tedavi gören kanser hastalarının karşılaştığı önemli sorunlardan biri olan kemik iliği aktivasyonlarındaki gerileme sonucu kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin azalmasından arı sütüyle korunmak mümkün.

İnternational Immunopharmacology dergisinin 2005 Nisan sayısında; 679-688 sayfaları arasında yayınlanan çalışma tümör büyümesi ve oluşumuna karşı arı sütünün etkilerini konu alıyor. ve Prof. Bincoletto ile bir akademisyen grubunun gerçekleştirdiği araştırmada oksidatif DNA bozulması uygulanan farelere 16 hafta boyunca arı sütü verildiği bunun sonucunda DNA bozulmalarının azalmasıyla yaşam sürelerinin belirgin şekilde uzadığı belirtiliyor.

Akciğer Tümörlerinin Sayısı Propolis Kullanılanlarda Kullanılmayanlara Göre 4 Kat Daha Az...

Oyama Universitesi Farmakoloji Bölümünden 10 Japon Bilim Adamı'nın Science Direct'de yayınlanan araştırmasına göre, Akciğer Kanseri'nin ilerlemesine karşı propolis kullanımı engelleme etkisi gösteriyor.

Deneyde tütün bazlı kanserojenlere 7 hafta yoğun şekilde maruz bırakılmasıyla fare akciğerlerinde tümör oluşumları sağlanıyor. Daha sonra 16 hafta boyunca günlük 100mg/kg oranında propolis ağız yoluyla veriliyor. Sadece kanserojene maruz bırakılıp propolis verilmeyen farelerdeki tümör sayısı(ortalama 12,3), kanserojen sonrası propolis uygulanan farelerdeki tümör sayısına(ortalama 3,5) göre 4 kat civarında fazla oluyor. Sonuç bölümünde, "Bulgulara göre propolis kemoprevensif içerik olarak akciğer kanseri vakalarında insanlarda kullanılabilir" deniyor.

Akciğer Kanseri'nde Uygulanan Tedavinin Tümör Büyümesi Üzerindeki Anlık Başarısı Propolis Kullanımı ile Yüzde 30 Oranında Artıyor:

Radyasyon Onkolojisi Bölümün'den Tayvan'lı 5 Bilim Adamı'nın yaptığı Journal of Radiation Research dergisinin(Japonya) 45. sayısında 253 260 sayfalarında yayınlanan araştırmaya göre, sadece tedavi ile tümör büyümesi 48 saat sonra ölçüldüğünde yüzde 46 oranında durdurulabilmesine karşın, propolis ile bu miktar aynı zaman diliminde yüzde 60'lara çıkıyor. 72 saat sonra ise bu oran yüzde 67'ye yükseliyor. Sağlıklı hücrelerde radyasyona bağlı hasar oranı ise tümör hücrelerinin aksine düşüyor.

Araştırmanın sonuç bölümünde propolis içeriklerinin antioksidan etkilerine dikkat çekilerek özetle şöyle deniyor:

"Akciğer Kanser hücreleri üzerinde öldürücü ışın etkisine benzer etki gösteriyor. Bu açıdan radyoterapiye destekleyici olarak beraber kullanılabilir. Propolis, ayrıca, hastalığın tekrar etme durumuna karşı da yardımcı olabilir."

Kemoterapi'nin Karaciğer ve Böbreklerde Yol Açtığı Oksidatif Baskı ve Doku Hasarı ve Hücre Ölümü Arı Sütü Kullanımı ile Belirgin Şekilde Azalıyor:

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Mayıs 2011 tarihinde 9 Bilim Adamı tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya Oksidatif İlaçlar ve Hücre Dayanıklılığı başlığı altında uluslararası yayınlarda yer verildi.

Ali Karadeniz, Nejdet Simsek, Emre Karakus, Serap Yildırım, Adem Kara, İsmail Can, Fikrullah Kisa, Habib Emre ve Mehmet Turkeli tarafından gerçekleştirilen araştırmada kanser tedavisinde yoğun olarak kullanılan önemli kemoterapi içeriği Cisplatin'in karaciğer ve böbreklerdeki yıkımına karşı arı sütü kullanımı öneriliyor.

SONUÇ KISMINDA ŞÖYLE DENİYOR:

"Sonuç olarak Cisplatin(CDDP) tedavisi karaciğer ve böbreklerde doza bağlı olarak değişik seviyelerde ortaya çıkarırken, deneklerde arı sütü kullanımı bu zararı azaltmıştır. Bu koruma arı sütünün sağlıklı hücrelerin ölümünü azaltıcı etkisinden, antioksidan olması ya da serbest radikalleri temizleyen etkilerinden kaynaklanmış olabilir. Netice olarak, arı sütü kullanımı kemoterapinin karaciğer ve böbrekler üzerindeki toksit etkilerinden korunmada rol oynayabilir."

Not: Yukarıdaki araştırmalarda hastalıklı hücreleri ise bloke edici özelliği ile bu araştırmada ortaya çıkan sağlıklı hücreleri koruyucu etkisi arı sütünün harikulade seçici etkilerini ve getirdiği avantajların büyüklüğünü net bir şekilde gösteriyor.

BEYİN TÜMÖRÜ TEDAVİSİ'NİN UYGULANABİLİRLİĞİ VE BAŞARI ŞANSI ARI SÜTÜ İLE ARTIYOR:

Journal of Neurological Sciences dergisinin 28'inci sayısında 475-486 sayfalarında yayınlanan Nisan 2011 tarihli bir araştırma Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkoloji Bölümü'nden Uzman Doktorlar Yasemin Benderli Cihan, Erkan Göcen ve Patoloji Bölümü'nden Vedat Arsav tarafından gerçekleştirilmiş.

Araştırmaya göre, radyoterapi sürecinde arı sütü kullanımı radyasyona bağlı beyin dokusu hasarlarını azaltıyor. Tümör kontrolü için uygulanan doz miktarının bu hasar ile sınırlandığına dikkat çekilen araştırma sonucuna göre tümör kontrolü arı sütü kullanımıyla artırılabilir.

YAYINDAN BAZI BÖLÜMLER ŞÖYLE:

"Radyoterapi, primer santral sinir sistemi tümörleri ve metastazlarında uygulanan tedavi modalitelerinden biridir. Radyoterapinin amacı, beyinde normal dokuyu olabildiğince korumak suretiyle, tümör dokusuna maksimum doz vermektir. Radyoterapide doz artırılırken, lokal tümör kontrolünde de buna paralel bir artış elde etmek mümkündür. Ancak, normal dokudaki komplikasyon riski de beraberinde artar. Dolayısıyla, tümör kontrolü, bir anlamda beyinde normal dokunun radyoterapiye toleransına bağlıdır."

"Arı sütünün antioksidatif etkisi, yapısında bulundurduğu fenolik bileşikleri veya polifenollerle sağlanmaktadır. Ayrıca bu bileşiklerin, antiinflamatuvar, antikarsinojenik, termojenik, probiyotik ve antimikrobiyal özelliklere de sahip olduğu insan, hayvan ve in vitro çalışmalarla kanıtlanmıştır. Arı sütünün deney hayvanlarında çok sayıda farmakolojik aktivitesi tespit edilmiştir.

Antitümöral, antimikrobiyal, alerjik reaksiyonların baskılanması, kan kolesterolünü düşürücü etkisi, kanser ve HIV hastalarında hücre hasarının önlenmesi, yara iyileştirici ve gelişmeyi hızlandırıcı etki, vazodilatatif, anti-inflammatuvar aktivite gibi birçok etkiye sahiptir." 

"Arı sütünün deneysel çalışmalarda antineoplastik ve toksik ilaçların neden olduğu organ hasarına karşı antioksidan etki ile koruyucu olduğu gösterilmesine rağmen iyonlaştırıcı

Radyasyona bağlı beyin hasarında önleyici rolü olup olmadığı ile ilgili literatüre rastlanılmadı. Arı sütünün ışın tedavisi gören hastalarda iyonize radyasyona bağlı toksisiteyi önleyici etkisinin belirlenmesi; bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutmakla birlikte alternatif doğal bir antioksidan gıda maddesinin destekleyici tedavide yerini alması açısından da önemlidir."

 Araştırmanın sonuç bölümünde arı sütü kullanımı önerilerek, şöyle deniyor: "Bu araştırma sonucuna göre elde edilen bulgular ışığında doğal, yan etkisi olmayan arı sütünün beyine radyoterapi uygulanan hastalarda ışın tedavisinin sebep olduğu olumsuz etkileri önlemek için tedavi öncesinde ve sonrasında arı sütü verilmesi tavsiye edilebilir. Araştırmamızda tespit ettiğimiz olumlu etkiler, arı sütünün başta antioksidatif etki olmak üzere faydalı biyolojik aktivitelerine atfedilebilir. Konuyla ilgili klinik çalışmaların tasarlanması ve uygulanması daha etkin stratejilerin oluşturulmasını sağlayacaktır."

KEMİKLERI GÜÇLENDİRME,UNUTKANLİK,KAS GÜÇLENDİRME,HAFIZAYI TOPLAMA

ALZHEMER

Demir Fosfat, Kalsiyum Sülfat, Magnezyum Fosfat. Fibrozit, kas ağrısı ve buna bağlı haller.

Doğal gıda yönlenme ve fazla pişirmeden yemek mümkünse mikserde çekip ,sulandırarak kullanmak

Yemek tuzlarına eklenen bir madde de iyottur .Bu iyot lama işleminden sonra kalp çarpıntıları ,kalp ritim bozuklukları ,yorgunluk ,konsantrasyon bozuklukları, uzun süre iyileşmeyen yaralar ve kronik SİYA H NOKTA gibi rahatsızlıklarda artış görülür.

Yemek tuzlarına birde irade gücünüz tamamen zayıflatan flor eklenmektedir. Ayrıca tuza, kimyasal isimleri çok fazla yer tutacağından üzerinde hiçbir zaman yazılmayan ve zaman zaman harfler ve rakamlarla kısaltılan madde de katılır.

Mesela sofra tuzunun iyi serpilebilmesi için alüminyum ilave edilir ki çocukluğunuzdan beri yediğiniz bu tuz Alzheimer hastalığına yakalanma riskimizi artırmaktadır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ TEMEL ORGANLARI:

Lenf Sistemi, Üreme Sistemi, Üreme Organları, Dolaşım Sistemi, Dolaşım Organları, Hareket Sindirim Sistemi, Sindirim Organları, Boşaltım Organları, Sinir Sistemi, Solunum Sistemi, Sistemi, Duyu Organları, sistemleri öğrenmek için site menusun de ayrıntılı  yazılmıştır, vitamin bölümünü ,mineral bölümünü ,insan vücut yapısını okursanız sizlere yardımcı olacaktır, sizleri kısa zamanda güçlendirecektir.

Site menüsünde insan vücut yapısı okuyun

AYRICA ORGANİK YEMEK KURALLARI OKUYUN

KALBİ KUVVETLENDİRME

Biberiye ,mentol, nane, oğul otu, karabaş otu, ökse otu, kuş konmaz, akdiken, maydanoz, lavanta, fesleğen, mürver ciğeri, papatya, alıç çiçeği çay demler gibi demlenir, az az konarak içilir hepsi veya bir kısmı Çörek otu sirke bal karıştırılarak bir fincan içilir Hekim ve doktorlarla görüşülerek alternatif tıpta. çaresi çoktur,

DAMAR TIKANIKLIĞI

Damarların iltihaplanması sonucu çeşitli mikroplar kanı pıhtılaştırır bu sebeple damar tıkanır.

Biberiye ve zerdeçal damar tıkanıklığı için kullanılan şifalı bitkilerdendir.

Rezene, nohut, anason, acı badem toz haline getirilir, yenir.

Kabak, dolmalık sirke ile kaynatılır yenir.

Keten tohumu kürü uygulanır.

Karabaş otu çayı, melisa çayı, alıç çiçeği çayı, kekik suyu içilir .

 

KEMİK ERİME VE EKLEM AĞRILARI

Kadınlarda dönemden sonra başlayan bir tür rahatsızlık ortaya çıkar Doğal kalsiyum (yumurta kuru) yapılır (2. kur balı yumurta kuru)

Şekere kalsiyumu yok etkiyi için kemik erimesi ve eklem ağrıları fayda olur Onun için 48 saat seker kullanmayarak ayda 3 kere tekrarlanır Limon içine 6 adet aspirin koyarak ateş içine koyup pişmiş halde dize bağlanır Bu her türlü eklem ağrılara koyulur.

Ayrıca alabalık yağı sürülür Kendiniz yaparsanız daha güvenceli olur Yapılışı alabalık parçalara ayrılır yağ eklenerek bekletilir süzüldükten sonra yağ elde edilir

Hibuskus kekik çayları içilir 40 kilit çaylarımda yaparak diğer kısımlarda faydalı duruma düşerek bu hastalıklardan kurtulursunuz.

Limon rendelenir, 1 litre suda kaynatılır karışım afiyetle yenir.

Genel kontrol olunması lazımdır Sebebiyet doğada çoktur. Sarımsak, karabiber, günlük, defne yemişi veya çiçeği pişirilerek yenecektir.

TEDİRGİN VE BELİRSİZLİK

Mide şişer, hazmı bozulur, kulağı çınlar, gözler kararır, baş ağrısı, kalbi çarpıntı yapar, sıkıntı başlar, burada yapılacak tek şey karaciğer hararetini söndürmek bol havuç suyu, nar suyu, limon suyu harareti  söndürür vişne ekşi türler yenir ve içilir.

GERGİNLİK HALİ

Sakinleştirici ilaçların tersine, sinirsel gerginliği rahatlatmaya ek olarak şifalı bitkiler merkezi sinir sistemini düzene koyup canlandırırlar.

 

Burada en iyi iki tedavi şekli takke otunun pek çok sinirsel şikâyete iyi gelen çiçekli tepesi ile ve kediotu ile yapılan; sinirsel spazmalar, ürpermelere, fobilere, uykusuzluk ve huzursuzluk hallerine iyi gelen iyileştiricilerdir.

Bu iki faydalı ot birlikte çok iyi iş gören bileşim oluşturur. Bu otlar ayrı ya da bileşim olarak in füzyonları hazırlanıp içilir .

Ağır stres halinde günde üç kez 1 fincan ya da her üç saatte yanın fincan içmek faydalıdır. Ama, bu tedaviyi çok uzun sürdürmeyin.

Hodan yapraklanın standart in füzyonu böbreküstü bezleri için tonik olup streslere karşı tepki gösterir. Hodanın çiçek ve yaprakları cesaret artırmada geleneksel üne sahiptir.

Çok heyecanlı ve telaşlı geçen bir günden sonra ginseng ya da ıhlamur çiçeği veya lavanta çayını merkezi sinir sisteminizi rahatlatıp düzene koymaları için içiniz.

Ihlamur çiçeği ve lavanta sinirsel yorgunluğa karşı savaşmak üzere çok iyi bir bileşim oluştururlarken oğul otu depresyona karşı beden etkinliğini hafifçe artırıp gerginliği azaltır.

Oğul otu da lavanta ve ıhlamur çiçekleri ile iyi bir bileşim oluşturur. Gerektikçe bu bileşimin çayını sabah ye akşamlan birer fincan içiniz.

ARI SÜTÜ ve KEMİK ERİMESİ

Japonya Nagazaki Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş olan bir çalışmada arı sütünün kemik dokusunu geliştirici ve destekleyici etkisi araştırılmıştır. Sadece arı sütü verilen deneklerde kemik yoğunluğunda %85 oranında artış saptanmıştır.

Araştırmada arı sütünün bağırsaktan kalsiyum emilimini artırdığı ortaya konmuştur. Yine Japonya’da yapılmış başka bir araştırma ise hücre kültürü ortamında arı sütünün kemik yapımında görevli osteoblast hücreleri üzerinde etkili olarak kemik yapımı için gerekli tip 1 kolajın ve benzeri maddelerin sentezini uyardığını göstermiştir.

Kemik erimesine karşı arı sütüyle birlikte kalsiyum değeri yüksek besinler ya da doğrudan kalsiyum ve magnezyum içeren destekler alınması önerilir.

Yaşlılıkta, arı sütü Hücre yenilenmesini tetikler. Yaşlandıkça ortaya çıkan hücre bölünmelerindeki arızaları giderir.

Böylece Yaşlanma etkilerinin önüne geçerek, uzun ve sağlıklı bir gençliğin sürdürülmesine yol açar. Polen ise ileri yaşlarda çabuk haz molan ve kolay emilim özelliği ve içerdiği inanılmaz oranda esasiyeler ile mükemmel gıdalanma imkanı sunar. Arı sütü ve polen kullanımı ikinci bir bahar etkisi getirir.

Kolesterolü düşürür: Üniversitelerde bilim adamlarınca yapılan araştırmalarda saf arı sütü kullanımının kolesterol ’de yüzde 14 civarında ve trigliseridler de ise yüzde 38’e kadar düşüşlere yol açtığı tespit edilmiştir.

Ayrıca, Korner damarların ve karaciğerin incelenmesi sonucu arı sütü alanlarda önemli üstünlük gözlenmiştir. Yani mevcut kolesterol ’ün kalp damar ve karaciğer üzerindeki zararlarını yok ettiği de saptanmıştır.

 Arı sütü yanında propolis de kan değerlerinin iyileşmesinde etkindir.

 

OSTEOPOROZ

Osteoporoz için ilaç unutun ve doğal bir şekilde kemik sağlığını inşa!

Uzun yıllar boyunca, doktorlar histerik kadınlara osteoporoz için ilaç reçete var. Bu hastalığın tedavisinde doğal yollar tavsiye edilen alternatif doktorlar, deliler kabul edildi.

Ama bugün, pek çok bilim adamı tamamen alternatif doktorlar katılıyorum. Verimsizlik ve osteoporoz tedavisinde geleneksel ilaçların zararlılığın uyar.

Bu hastalığı tedavi etmek için artık ekstra vitamin ve mineraller sağlıklı bir diye, egzersiz ve alımını tavsiye ederiz.

OSTEOPOROZA KARŞI İLAÇLARIN ZARARLARINI

Bilim adamları, osteoporozun tedavisi için geleneksel ilaçlar sadece pahalı olduğunu uyarmak, aynı zamanda, tehlikeli yan etkilere sahiptir.

Kronik, yan etkileri, kalça kırığı ve nekroz (kemik ölümü) çatal riskinin artması sayılabilir.

" Örneğin, normal kemik yapısı rahatsız. Eski kemik ve yeni kemik oluşumu için doğru yer yıkmak hücreleri  Bisfosfo naatlar osteoklastlan engellemek.

Sonuç olarak, yeni kemik eski yerine, ayrıştırmak ve yerine eski kemiğin üstüne inşa edilmiştir. Evet, artar kemik yoğunluğu ile, ama onların yapısı bozulduğunu. Sağlık kemik sorgulanabilir. –

Besinler eni bir çalışmada bir Illinois Üniversitesi'nde beslenme profesörü ve yazar diyor ".

Buna ek olarak, son zamanlarda yapılan çalışmalar bisfosfonatlar ölümcül olabilir tehlikeli kardiyak aritmi neden olduğunu göstermiştir. "Testler ne yazık ki doğruluk uzak kemik yoğunluğunu ölçmek için. Onlar sadece yoğunluğu değil, kemiğin kalitesi ölçmek. Testler her şeyin yolunda olduğunu göstermesine rağmen, kırık riski vardır -. Ve tam tersi "

YERİNE İLAÇLARIN BİR SAĞLIKLI BESLENME

"Çoğu insan için, konvansiyonel ilaçların kullanımı son çare olmalıdır." Bilim adamları söylüyor.

Araştırma 10 yıl kalsiyum ve D vitamini yetişkinlerin alımı ölçüde kalça kırığı riskini azaltır yoğunluğu ve kemik kalitesini artırır sonuca geldi sonra. (Ne alternatif tıp yıllardır söyleyerek edilmiştir.)

Kemik kalitesi de, magnezyum, potasyum ve lisin faydalı bir etkisi vardır. Osteoporoz, bu besinlerin büyük miktarda içeren gıdalar tavsiye edilir nedeni budur. Aynı sonuç takviyeleri girilerek elde edilebilir. Vitamin yeterli düzeyde düzenli güneş alabilirsiniz D Kemik bina için Besinler

Besin Etkisi  Kaynak

Kalsiyum Kemikleri güçlendirir süt ürünleri, susam, yosun, lahana, badem, fasulye, horoz ibiği, brokoli

Lizin   kalsiyum emilimini artırır, vücuttan kaybını önlemek, kemik dokusunun gelişimini teşvik soya, fasulye, süt, peynir, nohut, horoz ibiği, mercimek

D vitamini Dolayısıyla kalsiyumun emilmesindeki sorumlu Düzenli olarak güneşe

Magnezyum geliştirir kalsiyum emme kemikleri güçlendirir yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, kepekli tahıllar, fındık ve tohumlar

EGZERSİZLER

Eğer düzenli egzersiz yoksa bir kas gibi, bizim kemik kütlesi zamanla azalır. Bu nedenle, düzenli spor aktiviteleri osteoporozun önlenmesi için çok önemlidir. Egzersiz sırasında sadece kasları değil, aynı zamanda kemikleri çalışmaz.

Egzersize yanıt olarak, kemikler yeniden oluşmaya başlar. Önlenmesi ve farklı egzersizler kullanabilir osteoporoz, ancak ağırlık kaldırma için güçlü kemik oluşumu için özellikle etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Eğer yaşlı ve biraz taşırsanız, düzenli yürüyüş ile başlamak, yani geri iyi durumda olsun. Genç ve güçlü insanlar hemen gücü eğitimi ile başlayabilirsiniz.

Çiğ gıda Çiğ gıda, tıbbi ve birçok hastalığa karşı etkili olduğu kanıtlanmıştır olduğunu. Beklendiği gibi, işlenmemiş gıda osteoporoz ile yardımcı olur.

EN İYİ GIDA GELENEKSEL YAŞAYAN BİZİM İÇİMİZDEKİ HÜCRELER

Kolayca kemik içine dahil edilebilir en kaliteli kalsiyum, büyük miktarda içerir çünkü osteoporoz

Hope karşı onun en güçlü silahı, çiğ lahana inanıyor. Çiğ yiyecek değil, sadece osteoporoz çözmek için umut, ama alerji ve yağ mevduat ve gelişmiş ve kan çalışmaları ile.

KULLANILAN KATKI MADDELERİ

Şimdiki zaman tarım ilaçları, hormonlar ve diğer kimyasalların tam ölü gıdalar besliyor .Lahana ile ham kahvaltı için çeşitli yemek tarifleri Lahana ile Çikolata tatlıyı 1 büyük muz taze lahana birkaç yaprak 10 gr çekirdeksiz üzüm 1 fincan yaban mersini1 yemek kaşığı kakao tozu  5 buz küpleri 1 1/2 su bardağı su

LAHANA İLE TROPİKAL TATLIYI

1 büyük muz 1/4 avokado 150 gr taze lahana 3/4 bardak ananas 3/4 bardağı mango 1 yemek kaşığı Hindistan cevizi sütü (isteğe bağlı) 1 çorba kaşığı ağa ve şurubu..Frenk inçiri, dikenli incir. 1 su bardağı su 1/2

YABAN MERSİNİ VE ÇİLEK İLE KALE

1 büyük muz 1 fincan yaban mersini 1/2 fincan çilek 150 gr lahana 1 su bardağı su 1/2

Hazırlık

Karışım pürüzsüz olana kadar tüm blender içine malzemeyi ve 1 2 dakika boyunca eziyet. Suyu, hemen küçük yudumlar halinde içilir .Suyu miktarı bir kişi için bir yemek için yeterlidir .Hangi tedavi ve osteoporozun önlenmesi sizi seçecek

SOĞAN, KEMİK ERİMESİNİ ENGELLİYOR

Özellikle hanımlarda menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesi (osteoporoz) hastalığına karşı en etkin ilacın soğan olduğu bildirildi.  

Sonuçlarına göre deneyler üzerinde yapılan deneyler, beyaz kuru soğanda bulunan bir bileşimin kemikleri güçlendirdiğini ve kemik erimesini önlemede faydalı olduğunu ortaya koydu.

Kemikleri sağlam ve sağlıklı tutmanın başlıca yolunun sağlıklı beslenme, içki ve sigaradan uzak durma ve şişmanlığı önleyecek ölçüde egzersiz yapmak olduğunu söyleyen araştırmacılar, kuru beyaz soğanda bulunan ve GPCS adını verdikleri bir bileşimin kemik erimesine karşı son derece etkin olduğunu kaydettiler.

Kadınlarda menopoz, erkeklerde ise özellikle 65 yaş sonrası ortaya çıkan kemik erimesine karşı beyaz kuru soğanın iyi geldiğini ifade eden araştırmacıların yaptıkları deneylerde, kuru beyaz soğanla beslenen farelerin kemiklerindeki zayıflamanın diğer farelere göre çok daha yavaş olduğunu gördükleri bildirildi.

Araştırmacılar, kemik erimesine yol açan paratiroit hormonunu uyguladıkları fareleri beyaz kuru soğanla beslediklerinde de bu hormondan etkilenen hücrelerin bir kısmının tedavi olduğunu gözlemlediklerini ifade ettiler.

B1 VİTAMİNİ: Karbonhidrat sindirimini sağlar, kalp ve sinir sistemini korur. Sinir sisteminin çalışmasını oksijen almayı ve kalp atışlarının düzenli olmasını sağlar. Sinirsel hastalıklarda, kasların zayıflamasında, zayıflamayı durdurup yeniden kilo almada faydalıdır. Solunum yetersizliğini giderici etkisi vardır. Kabızlık ve iştahsızlıkta faydaları görülür.

Eksikliğinde çocuklarda büyüme ve gelişme bozuklukları olur.

Yorgunluk, güçsüzlük, depresyon, beriberi hastalığı, kabızlık, iştahsızlık, ödemler, kramplar, damar genişlemesi, diş ve diş eti hastalıklarına yol açar.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(günlük ihtiyaç: 1,2 1,3 mg)

En çok pirinç ve kepeğinde, tahıl ürünlerinde, kepekli ekmek, yulaf ezmesi, filizler, et, sakatat, balık, ay çekirdeği, fasulye, türleri, kuruyemişler, Fındık, ceviz, çikolata, yeşilbiber, salatalık, kereviz, lahana, limon, ayva, nar, karnabahar, bulgur ve mercimek, toz maya ,kepek ,fıstık, darı ,tane bezelye ,arpa ,bira mayası ,sığır eti, koyun eti süt, çavdarda  bulunur.

B3 VİTAMİNİ: Bağırsakları çalıştırma, Sinir sistemleri düzenleme, Beyin fonksiyonlarını ayarlama; Bitkinlik, uyuklama, depresyon ve cildin sağlığını korumada çok faydalıdır.

Eksikliğinde çocuklarda büyüme durur. Pellegra hastalığı görülür.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(GÜNLÜK İHTİYAÇ:18 MG)

Yer fıstığı, bitter çikolata, karaciğer, süt, peynir, yoğurt, yumurta baklagiller, kepekli ekmek, balık, taze meyveler, yağlı tohumlar ve patateste ,kuzu eti ,mercimek ,bira mayası ,bulunur.

Pek çok besinlerde, B1 ve B2 ile birlikte bulunur.

BİOTİN B8: vitamini de denir. Hücre metabolizması, kan hücrelerinin beslenmesi, saç, deri ve sinirlere faydalıdır. Derinin sağlığı, kas ağrıları ve iştahsızlık için önemlidir. Dolaşım sistemleri ve cinsel bezelerin çalışmasına faydası vardır. Yağ ve şeker gibi gıdaların yakımı için gereklidir.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(GÜNLÜK İHTİYAÇ:100 300 MG)

Eksikliğinde yağ bezelerinde aşırı salgılanma ve sinirsel bozukluklara yol açabilir.

Yer fıstığında, kuru bezelyede, çikolatada, mantarlarda ve hayvansal gıdalarda toz maya, yumurta, kuru fasulye ,kuru bezelye ,sığır karaciğeri ,fıstık, mantar, dana etinde bulunur.

B11 VİTAMİNİ: Mide ekşimesinde İştahsızlık, beslenme bozukluğu Bol yedirir, kilo aldırır Pankreas salgısını arttırır Gelişme bozukluğunu düzenler Kasların zayıflamasını ve kemik erimesini önler.

Karaciğer, böbrek, kırmızı et ,ıspanak ,marul ,yumurta ,ekmek ,sebzelerde bolca bulunur.

 

C VİTAMİNİ: C Vitamini, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kemik ve dişlerin gelişimi gibi pek çok fonksiyonda görev alan önemli bir vitamindir. Vücutta kemiklerin, dişlerin, cildin ve eklemlerin gelişmesini ve güçlenmesini sağlar. Yaraları iyileştirir ve dokuları yeniler. Kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı direnci artırır.

Enerji üretiminde ve strese karşı hormonların yapımında görevlidir. Özellikle çocuklar için büyümeye ve gelişmeye yardımcı olur. Kanı zehirlerden temizler. Tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını azaltır.

Böbreküstü bezlerinin çalışmasını arttırarak erkeğin erkeklik gücünü sürdürmesini sağlar.

Diş, kemik yapısı, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, kaslarda esneklik ve gücün artması, nezle grip gibi enfeksiyonlara karşı vücudun direncini artırması, eksikliğine yorgunluk, iştahsızlık, kas ağrıları, nefes alıp verme zorluğu, çırpıntı, kanser, damar yapısı, zedelenme ve yaralanmalar ve iskorpit hastalığına sebep olur.

C vitamini bağışıklık sistemini desteklediği için yeterince alınmadığı takdirde bağışıklık sistemi zayıflar ve sık hastalanmaya yol açar. Ayrıca, enerji azlığı, kıl diplerinde kanamalı döküntüler, vücudun kolay morarması, burun kanaması, yaraların geç iyileşmesi, dişeti kanamaları gibi sorunlar görülür.  

D VİTAMİNİ: D vitamini, Dişlerin ve kemiklerin gelişmesi açısından önemli bir vitamindir. Bebeklerin ve büyüme çağındaki çocukların gelişiminde çok faydalıdır. Kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyerek kemiklerin ve dişlerin güçlenmesini sağlar. Raşitizmi önler. Sindirim sistemine iyi gelir, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Kaslar, cilt ve pankreas için de fayda vardır.

Troid fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için gereklidir.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(GÜNLÜK İHTİYAÇ:0,003-0,01 MG.)

Süt ve sütlü besinlerde, yoğurt, peynir, tereyağı gibi, ayrıca karaciğer, balık ve balık yağı ve yumurta sarısında bulunur.

Yeterli miktarda güneş ışığı alan yetişkinlerde ve çocuklarda D vitamini vücut tarafından yeterince üretilir.

Bununla birlikte; yeni doğanlarda, büyüme çağındaki çocuklarda, gebelikte ve süt emziren kadınlarda D Vitamini ihtiyacı arttığı için besinlerle dışarıdan daha fazla miktarda alınması gerekir.

Yetersizliği, kemik ve diş yapısının bozulmasına, kemiklerin gücünü ve sertliğini kaybetmesine neden olur. Çocuklarda raşitizm denilen kemiklerde gelişim bozukluğu ve dişlerin geç çıkması gibi hastalık ve şikâyetlere neden olabilir. Yetişkinlerde ise kemik yumuşaması, diş çürümesi, huzursuzluk, uyku bozukluklarına sebep olur.

D vitamininden çok fazla alındığı takdirde, mide bulantısı, kusma, ishal, iştahsızlık, yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliği, baş ağrısı, kılcal damarlarda deformasyon hatta ölümler görülmektedir.

Balıketi, balıkyağı, süt ve yumurta sarısı ,tereyağı ,karaciğer et ,sebzeler, D Vitamini içeren besinler olarak sayılabilir.

 

Her türlü yeşil yapraklı sebzelerde, narenciye, patates, kivi, çilek, muz, marul, salatalık, kabak, biber, domates, ıspanakta, lahanada, pırasada, kerevizde, baklada, soğan, sarımsak, turp, karnabahar, portakal, limon, mandalina, greyfurt, turunçgiller, sirke ,siyah üzüm, bezelye ,kivi, şeftali, muz, dut, ayva ve narda bulunur.

E VİTAMİNİ: E Vitamini, bağışıklık sistemi açısından pek çok fonksiyonda görev alan önemli bir vitamindir. C ve selenyum ile birlikte çalışır.

 E Vitamini çok güçlü bir antioksidandır. Hücre duvarlarını ve karaciğeri zehirli etkenlerden korur, hücre yapısının bozulmasını engeller. Yaraların iyileşmesini hızlandırır. Kalbe ve kan dolaşımına faydalıdır, damar sertliğini ve tıkanmalarını engeller. Cildi güzelleştirir. Göz sağlığı için hayati önem taşır.

Vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar. Yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarını önler, cinsel hayatı güçlendirir, kanserden korur, kas erimesini önler.

Bu vitaminin eksikliğinde başta kansızlık ve göz bozuklukları kalp ve kaslar    bozulur. Kolay yorulma, yaraların geç iyileşmesi, cinsel isteksizlik ve kısırlık ortaya çıkabilir. Sinirsel bozukluklar, cilt ve saç bozulması, ciltte buruşukluk, vakitsiz yaşlanma meydana gelir; kadın ve erkekte iktidarsızlığa yol açar.

 E Vitamini eksikliği kalp hastalıkları ve kanser riskini de artırır. Ayrıca, vücutta su toplanmasına bağlı şişkinlikler görülebilir. Özellikle cinsel gelişimin hızlandığı ergenlik döneminde E Vitamini ihtiyacı yeteri kadar karşılanmalıdır.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(GÜNLÜK İHTİYAÇ:10-35 MG.)

Başta tahıllar olmak üzere kuruyemiş, bitkisel yağlar ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde, zeytinyağı, balık yağı, fındık, ceviz, ton balığı, sardalye, yumurta sarısı, fındık, domates ve patateste, arpa çimi ,mısır çimi ,soya fasulyesi ve yulaf da bol miktarda bulunur.

K VİTAMİNİ: K Vitamini  kanın pıhtılaşmasında ve damar yapısında görev alan önemli bir vitamindir.

Trombositi artırır. Kemiklerin sağlıklı olması ve kırıkların iyileşmesi için gereklidir. Kanın pıhtılaşmaması nedeniyle burun kanamaları, idrarda kan görülmesi, deri altında mavi ve siyah noktalar K vitamininin yetersizlik belirtileridir.

Emilim bozukluğu, çok düşük kalorili diyetle beslenme, uzun süreli antibiyotik kullanma ve damar yoluyla beslenme durumlarında ihtiyacımız artar.

K vitamini hayvansal ve bitkisel yiyeceklerin çoğunda bulunur. En zengin olanları, ıspanak, yeşil yapraklı sebzeler, inek sütü, peynir, tereyağı ,pirinç, yeşil çay ve karaciğer, mısır ,muz ,şeftali, çilek, kuru baklagiller ve balıklardır. İnsanlarda yetersizliğine pek rastlanmaz, fakat aşırı kanamalarda, doğumda, yaralanmalarda ve bağırsak florası bozukluklarında ihtiyacı artar.  

K vitamini yağda eriyen bir vitamin olması sebebiyle bağırsaklardan yağlarla emilerek karaciğere gelir, ısıya dayanıklıdır, alkali, kuvvetli asitler, radyasyon ve okside edici ajanlar tarafından etkisizleşir. Yoğurt, kefir, asitlenmiş süt bağırsaklardaki bakterilerin K vitamini üretimini artırır.

Fazla alındığında yüzde ateş basması, kızartı, kaşıntı ve karaciğer bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir.

P VİTAMİNİ: P vitamini, doğada saf halde bol bulunan bir vitamin türüdür. Vücut direncinin artmasında ve kılcal damar geçirgenliğinin azalmasında önemli etkileri vardır. Suda çözünebilir, C vitaminine oldukça benzer özelliklere sahiptir. Genellikle C vitamini ile ayni besinlerde bulunurlar.

Kılcal damarların yırtılmasını ve kanamasını önler. Ayrıca bunların dayanıklılığını artırarak enfeksiyonlara karşı korur. Beyin ve gözde retina kanamaları önler. Variste çok faydalıdır. Menekşe yaprağı, marul ,taze biber ,mersin ağacı meyvesi, portakal, yumurta ,yer fıstığı ,at kestanesi kabuğunda bulunur.

P Vitamini Eksikliği: Belirtileri C Vitamini eksikliğine benzer. Ayrıca kılcal damar yırtılmaları ve kanamaları, denilen dokuların şişme ve kızararak ağrılı bir hal alması oluşur.

P Vitamini en fazla; menekşe yaprağı, marul, taze biber, mersin, portakal, yumurta yer fıstığı, biberde ve atkestanesi kabuğunda bulunur

PANTOTEKNİK ASİT: B vitaminlerine girer. Besin maddelerinin sindirimi, saç ve deri için önemlidir.

Vücudun ve derinin gelişmesinde ve korunmasında rol oynar. Eksikliğinde; fiziksel yapıda bozukluklar, kas kasılmaları, el ve ayaklarda karıncalanmalar görülür.

Yeşil yapraklı bitkiler bu vitamini üreterek tohumlarında depolarlar.

Tahıl kabukları, maya, kavun, brokoli, mantar, bakla, patates, soğan, karaciğer, böbrek, sakatatlar, süt, taze mantar, yumurta sarısı ve tahıllarda bulunur.

KALSİYUM: Özellikle kemik oluşumu ve diş sağlığı açısından önemli bir mineraldir. Kalsiyumun, kas büyümesi ve kasların gerginliği, enerji üretimi, sinir iletimi ve kalbin ve kan damarlarının verimli ve düzenli çalışmasında önemli görevleri vardır. Hamilelik ve doğumdan sonra süt yapımında etkilidir.

Romatizmayı giderir, kemik erimesini önler, akciğerin normal çalışmasını sağlar, kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Ayrıca kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltır.

Hayat boyu her gün düzenli olarak yeterli miktarda kalsiyum alınması kemiklerin çabucak kırılmasına, kamburluğa ve insan boyunun kısalması riskine karşı korur. Sırt ağrıları çeken insanlara kemiklerini ve kıkırdaklarını güçlendirmek için kalsiyum ve magnezyum takviyesi kullanmaları önerilmektedir.

Kolon kanseri riski taşıyan kişilerin kalsiyum bakımından zengin bir beslenme programı uygulamaları ya da kalsiyum takviyesi kullanmaları halinde hastalıklarının önlenebileceğine dair tespitler yapılmıştır.

Kadınların adet dönemlerinde kalsiyum, magnezyum takviyesi kullanmalarının ağrılarında rahatlama sağlamaya yardımcı olabileceği görülmüştür.

Kalsiyum ve magnezyumun uzun süre bir arada kullanılması halinde beyin damarlarının da bulunduğu kan damarlarının sağlığı korunacak, migren kaynaklı baş ağrıları hafifleyecektir. Kalsiyum ve magnezyum takviyesi uyku problemlerini çözmede de etkilidir.

Kalsiyum eksikliğinde raşitizm, kemik erimesi ve diş çürümesi gibi sorunlar ortaya çıkar. Saç ve tırnaklarda kırılmalar meydana gelebilir. Ayrıca, eklem ağrıları, kas krampları, egzama, kalp çarpıntısı, yüksek tansiyon, sinirlilik, uykusuzluk ve depresyona neden olabilir.

Fazla kalsiyum alınması böbrek taşı ve kireçlenmesi, kas güçsüzlüğü, kemiklerde kireçlenme gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Kalsiyum en fazla süt ve süt ürünleri, yumurta, un, susam, çikolata, soya fasulyesi, şalgam, ıspanak, patlıcan, patates, soğan, lahana, pırasa, karnabahar, küçük balıklar, fındık, fıstık, çilek, dut, portakal, limon, ayva, nar, hurma, karpuz, pekmez, pirinç, nohut, mercimek ve zeytinde bulunur.

SODYUM: Sodyum, vücutta su dengesinin korunmasında ve besinlerin hücre duvarından geçişinde görev alan bir mineraldir. Sinir ve kas fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için de gereklidir.

Yeterince alınmazsa gelişmede bozukluk, kilo kaybı, mide ekşimesi görülür. Halsizlik ve güçsüzlük, baş dönmesi, çarpıntı, tansiyon düşüklüğü, hafıza bozukluğu ve konsantrasyon zayıflığı, baş ağrısı, depresyon, mide bulantısı ve kas krampları gibi sağlık sorunları oluşur.

Yetersiz tuz alımı, tuz alınmadan fazla miktarda su tüketilmesi, böbrek hastalıkları, yanıklar ile ishal, kusma ve terleme yolu ile vücudun tuz kaybetmesi sodyum eksikliği oluşmasının başlıca nedenleridir.

Normalde, vücuttaki sodyumun fazlası idrar ve terleme yoluyla vücuttan uzaklaştırılır. Buna rağmen vücutta, sodyum fazlalığı olması halinde yüksek tansiyon, potasyum kaybı, vücutta su tutulması ve ödemler görülür. 

Sodyum fazlalığının en önemli sebepleri aşırı tuzlu besinler tüketmek ve yetersiz su alımıdır. İshal, terleme ve kusma yoluyla vücudun fazla su kaybetmesi de kandaki sodyum oranının artmasına sebep olabilir. Sodyum fazlalığında potasyum takviyesi yaparak, potasyum eksikliğinden doğabilecek zararlı sonuçlardan korunmaya çalışılmalıdır.

Başlıca sodyum kaynağı yemeklik sofra tuzudur. Ayrıca, maden suları, başta hamsi olmak üzere deniz ürünleri, peynir, kırmızı ve yeşilbiber, fındık, fıstık, ceviz, peynir ,süt tozu ,yumurta ,ıspanak ,ekmek, zeytin, kereviz ve havuç bol miktarda sodyum içeren besin maddeleri arasındadır.

POTASYUM: Potasyum minerali, insan beslenmesinde hayati önem taşıyan bir mineraldir. Potasyum, kalp ve kaslar için oldukça önemli olan, besinlerin hücrelere taşınması ve sinir sistemindeki mesajların ulaştırılması gibi görevleri de yerine getirir. Vücuttaki alkolün, fazla suyun, fazla şekerin ve fazla tuzun atılması, insan vücudundaki su ve mineral dengesinin korunması da potasyum sayesinde gerçekleşir. Vücuttaki potasyumun %98i hücre duvarlarının içindedir.

Potasyum, yetersizliğinin en belirgin sebepleri arasında yetersiz beslenme, ishal durumu, kullanılan idrar söktürücü ilaçlar, kusarak veya terleyerek vücuttan atılan minerallerdir.

Kişinin gün içinde çok fazla miktarda kahve tüketmesi ve stresli hayat tarzının olması da potasyum eksikliği sebeplerindendir.

Potasyum yetersizliğinin ardından da kan dolaşım bozukluğu, kaslarda güçsüzlük yüzünden ortaya çıkan yorgunluk ve halsizlik halleri, iştahsızlık, mide bulantısı ve kusma, kabızlık, zihin bulanıklığı, dalgınlık, konsantrasyon eksikliği, baş ağrısı ve karın ağrısı, kramplar ve kalpte ritim bozuklukları gibi şikayetler ortaya çıkmaya başlar.

Bunun yanında sporcularda meydana gelen sakatlanmalarının en önemli sebeplerinin magnezyum ve potasyum eksikliğinden meydana geldiği bilinmektedir.

Potasyumun gün içinde olması gerekenin çok üzerinde bir miktarda tüketilmesi, böbreklerde ve kalpte bazı sağlık sorunlarına sebep olur. Aşırı potasyum tüketimi, kaslarda zayıflamaya, kalp ritim bozukluklarına, böbrek hastalıklarına, idrar azlığına gibi bazı sağlık sorunlarına sebep olabilir.

Lahana, brokoli, pazı gibi yeşil yapraklı sebzeler, zeytin, balık, sarımsak, portakal suyu, patates, muz, hurma, incir, avokado, kayısı, badem, fındık, ıspanak, pırasa, soğan, armut, karpuz, erik, tahıl kabukları, kepekli ekmek, bulgur ve pekmez ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, bol miktarda potasyum içeren besinler arasındadır.

DEMİR: İnsan vücudu için önemi ve faydaları açısından vazgeçilmez bir mineraldir. B vitaminlerinin kullanımı, kanda oksijeni taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ve çeşitli enzimlerin üretimi için gereklidir. Demir minerali, bağışıklık  sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmaya yardımcı olur. Vücut direncini arttıran demir yorgunluğu gidermede faydalıdır.

Demir minerali vücudun büyümesine de yardım eder. Özellikle gelişme çağındaki çocukların vücut ve beyin gelişimi açısından çok önemlidir. Eksikliğinde kansızlık oluşur. Önemli belirtileri, halsizlik, baş dönmesi gibi şeylerdir. Kadınlar erkeklerden daha fazla demir tüketirler. Bu nedenle kadınlarda demir eksikliği daha fazla görülür. Demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık yani anemi, yorgunluk ve çalışma kapasitesinde azalma görülür.

Karaciğer, böbrek, yürek, yumurta sarısı, bazı kuru baklagiller, deniz ürünleri tahıl kabukları, kepekli ekmek, sakatat, yoğur, peynir, tereyağı, kakao, kuru meyveler, kaysı, badem, kuru üzüm, et, tavuk, , sebzeler, enginar, patates, lahana, ıspanak, patlıcan, maydanoz, soğan, pırasa, karnabahar, çilek, pirinç, bulgur, nohut, mercimek, pekmez, muz, ayva, nar, hurma, karpuz ve susam demir içeren besinler arasındadır.

FLOR: Kemik ve diş yapısında yer alan, eksikliği veya fazlalığı vücutta zararlı sonuçlar doğuran elementlerden biridir. Diş çürümelerini önler. Kemikleri güçlendirerek kemik erimesi ve kırılmalarını engeller. Yetersizliği, dişleri zayıflatır ve diş çürümesini hızlandırır. Kemiklerin zayıflamasına ve kemik erimesine yol açar. İçme suyuna flor katılarak, flor eksikliği önlenmeye çalışılır. Ayrıca, pek çok diş macununa da eklenmektedir. Özellikler bebeklerde ve çocuklarda flor eksikliği önlenmelidir.

Flor fazlalığı dişlerde sararmaya ve diş minesinin tahrip olmasına neden olur. Ayrıca, kemiklerde ve eklemlerde de normal dışı gelişimler ortaya çıkabilir.

Patates, soğan ve ıspanakta bulunur. Çay ve deniz balıkları, özellikle de somon balığı da flor ihtiva eden besinlerdendir.

İYOT: Hayat için oldukça önemli bir element de iyottur. İyot mineralinin büyük bir kısmı Tiroit bezinde bulunur ve Tiroit bezinin fonksiyonlarını düzenler. İyot, aynı zamanda kanı temizler, ana damarların sertleşmesini önler, zihinsel fonksiyonları düzenler, kilo almayı sağlar. Normal büyüme ve gelişme, enerji kullanımı ve kilo kontrolü, beyin ve sinir sisteminin düzenli çalışması gibi başlıca fonksiyonlarda önemli görevler alır.

İyot eksikliği, tiroit bezinin fonksiyonlarını yerine getirmesine engel olarak başta guatr olmak üzere, zekâ geriliği, gelişim bozukluğu, kısırlık gibi şikâyetlerin oluşmasına neden olur.

Deniz ürünleri, süt, başta yeşil yapraklı sebzeler olmak üzere; brokoli, lahana, çilek, ıspanak ve havuçta bulunur.

 

MAGNEZYUM: Magnezyum hayati önem taşıyan mineralden belki de en önemlisidir. Vücudun kendisi bu minerali üretmediği için magnezyumun be sinler yoluyla alınması gerekir.

Vücudumuz için gerekli olan magnezyumu bazı gıdalardan, içtiğimiz sulardan özellikle maden sularıyla alırız. Magnezyum toprakta ve deniz suyunda saklıdır. Vücudumuzda da sürekli doldurulması gereken bir magnezyum rezervi vardır.

Yanlış beslenme, toprakta bu mineralin giderek azalması magnezyumun vücut tarafından yeteri kadar alınmamasına neden olur. Ayrıca fazla terleyen, müshil veya idrar söktürücü ilaç alan kişilerde vücuttan daha fazla magnezyum gider. Stres, hamilelik ve emzirme gibi durumlarda ise vücudun magnezyuma olan ihtiyacı daha da artar.

Vücut bu minerali yeteri kadar almadığı zaman kemiklerde depo edilmiş olan magnezyumu kullanır. Rezervi bittiği zaman da alarm verir.

Mide barsak bölgesindeki, idrar yollarında, baldırlardaki kramplar, kalp ritmindeki bozukluklar, boyunda ve omuzlarda kasılmalar veya sinirlilik, ellerde uyuşukluk ve karıncalanma, migren, dikkat azlığı, gürültüye karşı hassasiyet magnezyum eksikliğinin işaretleridir.

Magnezyum, sinir sisteminin aşırı duyarlılığını azaltarak sakinleşmeye yardımcı olduğu için “Antistres minerali” olarak da bilinir. Astım ve alerjik nezleyi hafifletir. Ayrıca cildi düzgünleştirir, saçı güzelleştirir, tırnakları kuvvetlendirir.

Kas ve sinir fonksiyonlarının yürütülmesi, kalp ritminin düzeninin sağlanmasında magnezyum büyük önem taşımaktadır.

Magnezyum, enzimlerin harekete geçirilmesi ve kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesinde rol alır. C vitamini, sodyum, potasyum, kalsiyum ve fosfor gibi vitamin ve minerallerin daha etkili kullanılması için de gereklidir.

Astım ve alerjik nezleyi hafiflemesi de magnezyumun faydaları arasındadır. Adet dönemi öncesi magnezyum takviyesi adet sancılarını azaltır. Hamilelikte görülen kramplara karşı koruyucudur.

Bilim insanları hastalıkların yüzde 13’ünün magnezyum eksikliğine bağlı olduğunu belirletiyor, Magnezyum olmadan vücutta enerji dönüşümü olmaz.

Magnezyum eksikliği kalp, böbrek, beyin ve karaciğer fonksiyonlarında aksaklıklara yol açarak halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk ve uyku bozukluları, dalgınlık, hafıza zayıflığı, öğrenme güçlüğü, böbrek yetmezliği, kalp çarpıntısı, kramp gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Özellikle alkol bağımlılarında ve sık alkollü içki içenlerde magnezyum eksikliğine bağlı kalp hastalıkları daha sıktır.

Ayrıca sigara da aynı etkiyi yaptığı için sigara içenlerde ihtiyaç daha fazladır. Bu da kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlamaktadır. Hamilelikte magnezyum eksikliği erken doğum riskini arttırır.

Yeni doğanda ise magnezyum eksikliği bebeğin ısı kaybetmesine ve ölümüne yol açabilmektedir. Magnezyum fazlalığı bitkinlik, yorgunluk, uyuşukluk, böbrek ve sindirim sistemi hastalıkları, kaslarda istek dışı titremeler, terleme ve depresyon gibi sağlık sorunlarına yol açar

GIDA ÇEŞİTLERİ:(GÜNLÜK İHTİYAÇ:300-500 MG.)

Kuru sebze ve meyveler, lahana, patates, pırasa, tahıllar, soya, badem, yer fıstığı, fındık, çikolata, muz, çilek, hurma, esmer pirinç, bulgur, kepekli ekmek soya, semiz otu, maydanoz, kuru bezelye ve etler kemik yapımı için gereklidir.

FOSFOR: Fosfor; insan vücudunda kalsiyumun ardından en çok bulunan mineraldir. En fazla kemiklerde ve dişlerde bulunur. Fosfor, hücrelerin büyümesi için yardımcıdır. Proteinlerin sentezlenmesine, enzimlere ve hücrede enerji üretiminde etkilidir.

Kemik yapan, vücuda enerji veren bir maddedir. Kalbin dengeli çalışmasını sağlar, böbrek çalışmasını düzenler, sinir sistemi ve tüm organların çalışmasını arttırır.

Fosfor eksikliğinde iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, huzursuzluk, gerginlik gibi ruhsal sorunlar yaşanır. Aynı zamanda eklem sertliği, kemik ağrıları, kemiklerin kırılganlığı ve duyu kusurları, büyüme yavaşlaması, kemik ve diş gelişimi geriliği gibi raşitizm benzeri belirtiler görülebilir; diş kayıpları, cilt sorunları ve eklem iltihapları ortaya çıkabilir.

Fosfor mineralinin fazlalığı da sağlık bakımından zararlıdır. Fosfor fazlalığı, vücuttaki kalsiyum dengesini bozarak kemik yoğunluğunun ve gücünün azalmasına sebep olmaktadır. Bunun sonucunda kemikler direncini kaybederek kolay kırılmaktadır. Fosfor fazlalığı, tansiyonu da yükseltmektedir. Bunların dışında, çeşitli tarım ilaçları gibi aşırı fosfor içeren maddelerin tüketilmesi veya bu maddelerle temas edilmesiyle fosfor zehirlenmesi ortaya çıkabilir.

Et, balık, süt ve süt ürünleri, yumurta gibi protein açısından zengin olan besinler bol miktarda fosfor içeren besinlerdir. Bunların yansıra fındık, çikolata, yumurta, kepek, kepekli ekmek, patlıcan, ıspanak, pırasa, patates, soğan, karnabahar, pirinç, bulgur, nohut, zeytin, portakal, çilek, nar, hurma maden suları, meyveler ve meyve suyu, mısır, pırasa gibi besinler de fosfor minerali bakımından zengin besinler arasındadır.

KÜKÜRT: Solunum sisteminin sağlıklı çalışmasına katkıda bulunur ve vücudun oksijen dengesini korur. Beyin fonksiyonlarının çalışmasını destekler. Saç, tırnak ve cilt sağlığı için gereklidir. Alerjik rahatsızlıklara karşı koruyucudur.

Uyuz ve egzama gibi deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olur ve safra salgılarını arttırır. B Grubu vitaminlerinin kullanılmasına yardımcı olur. Beyin fonksiyonları için gereklidir Oksijen dengesini sağlar .Bazı zararlı bakterileri öldürücü etkisi vardır. Kükürttün faydaları arasında yaşlanmanın belirtilerini azaltması da sayılabilir.

Kükürt eksikliği saçlarda zayıflık ve deride solgunluk görülebilir. Aşırı kükürt böbreklere zarar verir. İnsan vücudu fazla kükürt alması durumunda baş ağrısı, boğaz ve mide yanması, kusma gibi belirtiler gösterir. Ayrıca, alerjik deri hastalıklarına neden olur. Kükürt fazlalığı en çok astım hastalarını olumsuz etkiler .

Sağlıklı saç ,cilt ve tırnaklar için gereklidir. Oksijen dengesinin muhafazasına yardımcı olur .Bu da beyin fonksiyonları için çok önemlidir.

GIDA ÇEŞİTLERİ(GÜNLÜK İHTİYAÇ:1000-1500 MG.)

Kükürt Kırmızı et, tavuk ve balıketi, yumurta, zeytin, havuç, soğan, sarımsak, kereviz, turp, lahana, ıspanak, çilek, muz, maydanoz, marul, patates, incir ,tere, soya, dana yürek ,kuru fasulye ,balıklar, yumurta ,buğday çimi, karides mercimek ,yulaf ezmesi, maydanoz ve hurma kükürt içeren besinler arasındadır.

BAKIR: Bakır karaciğerde depolanan; C vitaminini oluşumunda, vücut dokusunun yenilenmesinde ve kemik yapısının sağlamlığı için gerekli olan bir mineraldir. Başta beyin ve sinir sistemi sağlığı üzere er türlü hastalığa karşı koruyucudur

Protein sentezlenmesinde ve enerji üretiminde görev alır. Alyuvarların oluşumuna katkıda bulunur. Saç ve deri sağlığı için faydalıdır.

Bakır eksikliği, bakır açısından yetersiz beslenme, bakırın yeterince emilememesi ya da fazla çinko alımı gibi nedenlerden kaynaklanabilmektedir.

Bakır eksikliği; bağışıklık sistemi zayıflamasına vücut direncinin azalmasına, güçsüzlük, kansızlık, sinir ve asabi bozukluklara, deride yara ve egzama gibi sorunlar ortaya çıkmasına yol açar. Kalp hastalıkları ve kalp krizleri meydana gelir. Ayrıca, saç dökülmesi, iştahsızlık, ishal ve çarpıntı meydana gelebilir. Kemikler ve dokuların yapısı olumsuz etkilenir.

Bakırın aşırı dozda alınması, kanser riskini büyük oranda arttırmasının yanı sıra depresyon, şizofreni, bunaklık, hipertansiyon gibi ciddi zihinsel ve bedensel rahatsızlıklar meydana gelir.

GIDA ÇEŞİTLERİ:(günlük ihtiyaç:2-3,5 mg.)

Zeytin, badem, fındık, ceviz, taze ve kuru üzüm, arpa, tam ekmek, bal, kuzu ciğeri, sarımsak, portakal, pancar, pekmez, brokoli, fasulye, sığır karaciğeri ,buğday çimi ,ceviz, kayısı ,mercimek ,yulaf ezmesi ,badem, soya, fındık, mantarlar, tere, limon.  ve bezelye bol miktarda bakır içeren besinler arasındadır.

BOR: Bor sağlık açısından önemli bir mineraldir. Vücudun fosfor dengesini sağlar Kalsiyum, magnezyum ve fosfor mineralleri ile D Vitamininin vücutta korunmasına ve etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olarak diş ve kemik sağlığının korunmasına katkıda bulunur. Beyin fonksiyonlarını geliştirir, östrojen hormonunun çalışmasını destekler. Borun bir diğer özelliği de doğal bir antibiyotik oluşudur. Özellikle, kemik erimesi, migren, sinir hastalıkları, halsizlik, uykusuzluk ve kanser tedavilerinde kullanılmaktadır.

Bor eksikliği, D vitamini eksikliğine ve buna bağlı olarak da kemik erimesi ve zayıflamasına ve kemiklerin daha kolay kırılmasına neden olur. Eksikliğinde ayrıca, konsantrasyon zorluğu ve hafıza zayıflığı görülebilir. Yüksek dozda alınması zehirleyici etki gösterebilir.

Badem, fındık, elma, üzüm, çilek, hurma, şeftali, erik, patates, sarımsak, brokoli ve domates bol miktarda bor içeren besinler arasındadır.

BROM: Uykusuzlukta çok faydası vardır ve sinir sistemini rahatlatır.

Bu minarel,çilek,domates,elma,havuç,üzüm,kayısı,kavun,kereviz,lahana,pırasa,sarımsak,soğan ve turpta yeteri kadar bulunur.

KROM: Kan şekeri ve kolesterol seviyesini kontrol eder ve dengede tutar. Böylece özellikle şeker hastaları için çok faydalıdır, insülin etkisi yapar.

Kemik erimesini ve yaşlanmanın etkilerini azaltır. Ayrıca, krom minerali vücuttaki yağı kasa dönüştürerek, kilo vermeye, vücut hatlarının daha düzgün görünmesine ve kas yapmaya yardımcı olur.

Erkeklerde cinsel gücün normal olmasını sağlar. Damarların sertleşmesini önler. Kalp ve damar hastalıkları önüne geçer

Dengesiz beslenme sonucu oluşan krom eksikliği, huzursuzluk, halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Kalp ve damar sağlığını olumsuz etkileyerek damar sertliği ve şeker hastalığı riskini artırır. Krom eksikliği olanlarda sürekli açlık hissi ve yeme isteği, tatlılara düşkünlük görülür.

Fazlası krom zehirlenmesine neden olacağı için bilinçli ve ölçülü tüketilmelidir. Bazı durumlarda baş dönmesi ve deri döküntüsü görülebilir. Özellikle şeker hastaları doktora danışmadan krom desteği almamalıdır.

Kara kovan balı peteğinde, Et, pirinç, yer fıstığı, üzüm suyu, peynir, buğday, süt ve süt ürünleri, yumurta, tavuk, mısır, mantar ve patates bol miktarda krom içeren besinler arasındadır. Ayrıca, ısırgan otu, civanperçemi, meyan kökü ve yulaf da krom minerali açısından zengin bitkilerdir. Sebze ve meyve kabuğunda bol miktarda krom vardır.

LİTYUM: Beyin için çok faydalı etkilere sahip birçok su sisteminde bulunan çok önemli bir mineral kaynağıdır. Lityum, içme suyunun doğal bir bileşenidir ve gözlemlere göre intiharı ve genel kötü davranışları azaltır ve uzun ömür sağlar.

Mmanikdepressif hastalık tedavisinde ilk tercih olarak duygu durum düzenleyicisi olarak lityum karbonat tuzu kullanılır. Türkiye’de yaklaşık 30 bin kişi tarafından lityum kullanılmaktadır.

Tekrarlanan hastalıklarda lityum tabletlerinin ömür boyu alınması gerekebilir.

Lityum eksikliğinde psikolojik bozulmalar, depresyonlar, bunalım ve sinirsel rahatsızlıklar, dikkat dağınıklığı, kişilik değişikliği ortaya çıkabilir. Fazlası zarardır.

MANGANEZ: Antioksidandır. Sindirimde ve besinlerden enerji üretilmesinde yardımcı olur. Kemiklerin gelişmesi ile bağ dokuları için gerekli bir mineraldir. Tüm vücuttaki kırıkların yenilenmesini sağlar Sinir fonksiyonlarında ve -

Gelişiminde  etkilidir. Cinsel gücü arttırır ve kısırlıkta faydalıdır. Kanın normal pıhtılaşması için gereklidir. Romatizmayı geçirir Beyin kaslarının beslenmesine yardımcı olur. Kadın ve erkeklerde üreme sistemine faydalıdır.

Manganez yetersizliği, sürekli yorgunluk, hafıza problemleri, kısırlık, kilo kaybı, özellikle çocuklarda ve bebeklerde büyüme geriliği ve gelişim bozuklukları, kemik ve kıkırdaklarda anormal oluşumlar, bulantı, kusma, saçlarda beyazlaşma ve saç uzamasında yavaşlamaya neden olabilir.

Ayrıca, diyabet ve pankreas bozuklukları görülebilir. Diyabet hastalarında vücutta olması gerekenin yarısı kadar manganez bulunmaktadır.

GIDA ÇEŞİTLERİ:

Yeşil yapraklı sebzeler, meyveler, kepekli tahıllar, fındık, ceviz, badem, avokado, ince kepek ,fındık, kepekli ekmek, badem ,buğday çimi ,buğday ,kuru fasulye ,kestane, kuşkonmaz ve çay manganez içeren besinler arasındadır.

SİLİSYUM: Zarları kuvvetlendirerek kanamaları önler. Organların vakitsiz yaşlanmasını, bozulmasını engeller. Beyin yorgunluğunu giderir. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar.

Bu minareli hücre zarlarını kuvvetlendirerek kanamalarını inceler .

Organların vakitsiz yaşlanmasını ve bozulmasını engeller. Beyin yorgunluğunu giderir .Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar .Buğday kepeği ,sarımsak, kuru fasulye ,enginar ve kırk kilit otu (at kuyruğu)

NOT.. Sebzeleri mümkün oldukça az pişmiş ,veya mikserde, çekilmiş çiğ olarak tüketmek sulandırarak.

VÜCUDUN UYUMLU CAY BİTKİLERİ

KARA ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ  ÖREK OTU ÖKSE OTU  KAKULLİ  MELİSA SİNİRLI OT LAVANTA                                                    MENTOLLÜ NANE REZENE FESLEĞEN YILDIZ ANASON  KEDİ OTU ZENCEFİL                                                 KIRLANGIÇ OTU HAYIT OĞUL OTU KEREVİZ TOHUMU KEREVİZ TOHUMU TARÇIN                                                      ADA ÇAYI HAVLUCAN ZERDEÇAL KANTARON KARABAŞ OTU

YAPIMI: Bitkiler birer tutam Kökler çok küçük parça Tozlar yarım çay kaşığı İçine tatlandırıcı bal içine bir dilim kabuğuyla limon

KULLANIMI: Çayın üzerine  bol Miktarda lahana, soğan, sarımsak ,turp salatası, pazı, elma, armut, kayısı yenir.

Migreni olanlar tarçını çıkartır. Ayrıca vanilya kullanamaz. Hamilerde ve aşırı alerjik kişilerde kullanılmamalıdır. Hamile sonrası faydalıdır. Hazım sisteminin düzenli çalışmasında faydalıdır. Tüm sinir ve ruh hastalıklarının tedavisine destek verir. Şeker hastaları tatlandırıcı bal kullanamaz.(KARAKOVAN BALI HARİÇ ) 2,5 yaşından küçüklere zencefil çıkartılır. Ayrıca çocuklarda 13 yaşına kadar bitki ve bitki türleri kontrollü verilir. Ihlamur, limon kabuklu çocuklara tavsiye edilir. Ateşli çocuklarda şeker ürünleri tatlandırıcılar kullanamaz. Ekşimsi türler tercih edilir.

FAYDALARI: Beyin yorgunluğu Sinirsel ağrılar Rahatlatıcı Zihin açıcılığı Kemik, kas erimesi

İster hepsi ister 5,6 bitki çayı soğuk demleme üslü demlenir içilir ,demleme üslü alta su kaynarken üstekini demleyin tam vitaminler deistiler edin.

DEVA VE ŞİFA İÇEÇEK

Kirmizi lahana                  Dört te bir kadar

Pirasa                                Bir adet

Brokoli                              Dört te bir kadar

Ahududu                           Bir avuc içi kadar

Yaban mersin                   Bir avuc içi kadar

Siyah havuç                      Bir adet

Spırulina                            Parmak ucu kadar yani tutam

Bunların hepsini mikserde cipin 3 bardak temiz su dökün 2 saat  zaman içinde temiz tülbentte süzün sabah ,ögle, akşam birer bardak süzdüğünüz suyunu kullanın.

Bağışıklık güçlenecek tüm hastalıktan kısa zaman da kurtulacaksınız .Ayrıntı yok tüm hastalık.

NOT .Bir dilim limon kabuğuyla kullanın

UZUN ÖMÜR YAŞAMI

Sarmasak ,limon ,kırık köy yumurta kabuğu toz hali, peynir suyu

4     gr  soyulmuş sarımsak

1     adet kabuğuyla rendelenmiş limon

1 lt su  terbiye edin ve süzün.

Kullanırken bir bardak süzdüğünüz sarmısaklı limon içine ,bir çay kaşık yumurta tozun dan ,bir yemek kaşığı peynir suyundan karıştırarak için..

Tüm damar iltihaplarını tedavi ederek, tıkanan damarları açar damar sertliklerini ve hipertansiyonu önler.

Kolesterol  , zararlı yağların yakılmasını sağlar, kilo verdirir, bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açar, vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasın yenilemesini sağlar.

Böbrek ve safra taşlarını eritir, idrar söktürür vücuttaki şişkinliği yok eder ve dokularda ödem oluşmasını engeller.

Ülser mikrobunu öldürerek, mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapar lif li besin de yanında alırsanız mükemmel olur. .Udi hindiyle alınırsa hastalık ortadan kalkar.)

Tüm romatizmalı iltihabi önler  her tür romatizmalı ağrıları dindirir, kireçlenmeyi önler, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlar ve her türlü ağrıyı keser.

Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniler, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri refleks hızını artırır, felç ve inme riskini azaltır.

Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getirir ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engeller. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu kor

İçindeki asitle enfeksiyonlarla savaşır. Kalp krizi, kalp damar rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıklardan vücudu koruyan bir antioksidandır.

Tansiyonu düşürür ve iyi kolesterolü arttırır. Kolon, prostat ve göğüs kanserini azaltan bir anti-kanserojen besindir. Hücrelerdeki metabolizma sorunlarını giderir ve bu sayede kanser oluşumunu engeller .Lapası yenildiğin de veya izlere bağlanır in da kemik ağrılarını alır.

Limon suyu cilde parlaklık kazandırır .Bir kaç damla limon suyunu sıcak suya ekleyip içtiğinizde sindirim sistemi sorunlarına iyi gelir ve karaciğeri temizler.

Savunma sistemlerini güçlendirir.

UDİ HİNDİ MARİFETİ:

Tütsü yapılıp buruna çekilirse, nezleden kurtarır. Soğuk su ile içilirse erkekliği kuvvetlendirir. Kumları döker, mide ve karaciğer ağrılarını, titremeyi, sıtmayı, siyatiği ve mafsal ağrılarını giderir. Tozu buruna çekilirse bademciği iyileştirir.

Bir hadiste, “Udi hindiye kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliği (bademcikte) tozu zeytinyağına karıştırılır, buruna damlatılır. Zatülcenpte tozu içilir.” buyurulmuştur.

KAYA TUZU VEYA LAMBALARI

Kristal tuzdan üretilen tuz lambaları insan sağlığına da ciddi katkı sağlar. İçerisi dikkatli bir şekilde elle oyularak ampul konulan kaya tuzları tıbbi bir cihaz olmamasına rağmen ısınma sonucu bulunduğu ortama eksi iyonlar (hava vitaminleri) bırakarak havanın kalitesini arttırırlar.

Tuz lambaları yorgunluğu, stresi, astım nöbetlerini, alerjileri, baş ağrılarını, cilt rahatsızlıklarını, havadaki nemi ve kokuyu hafifletir. Tuz lambasından yayılan temiz, saf hava tansiyonu, ruhsal ve psikolojik sorunları olan hastalara yardımcı olur, insanlar için sakinlik ve huzur verici bir ortam yaratır.

Tuz lambaları tarafından havaya salınan eksi iyonlar bilgisayar, cep telefonu, televizyon gibi elektronik cihazlardan yayılan radyasyonu etkisizleştirir, havadaki bakterileri yok eder, oksijeni daha kullanışlı hale getirir.

Astım ve alerjiye karşı ciddi fayda sağlamasıdır. Tuz lambaların büyüklüğü konulan ortamın büyüklüğüne göre hesaplanmalıdır. Gelişigüzel kullanılması halinde sağlık açısından bekleneni veremeyebilir. Kaya tuzunun sigara içilen ortamlardaki sigara dumanını emici özelliği vardır.

Tuz lambasından yayılan eksi iyonlar kanın kolesterin miktarını azaltmakta ve böylece kan basıncını düşürüp kalbimizin yorulmasını önlemektedir.

Tuz lambasından yayılan eksi iyonlar hastalıklara neden olacak bu unsurları yok etmek üzere, kanımızı dezenfekte eder.

Kızgınlık, korku veya strese bağlı olarak mide rahatsızlıkları artar, bağırsakların fonksiyonları bozulur ya da durur. Karaciğer ve safra kesesi arızaları bunların hazım işlevlerini yerine getiremediklerini gösterir. Bu sorunlar, daha fazla eksi (-) iyonlar verilerek/alınarak, Tuz kristali Lambasının yardımı ile hafifletilebilir.

Eksi (-) iyonların yeterli olmaması durumunda romatizma ile aynı zamanda baş ve sinir ucu ağrıları çoğalır. Eksi (-) iyonları çok olan hava buna karşın romatizma ve eklem ağrılarını hafifletip iyileştirebilmektedir.

Hafıza, canlılık, konsantrasyon kabiliyeti ve reaksiyon özelliği eksi (-) iyonlar alındığında gelişmekte ve böylece yaşlanma süreci de geciktirilebilmektedir.

Tuz kristalinden yayılan yoğun eksi (-) iyonlar ile stresten, sorunlardan, korkulardan ve depresyonlardan daha az etkilenerek, daha iyi konsantre olup verimimizi arttırabiliriz. Kendimize güvenimiz gelişir ve gerçek potansiyelimize tekrar kavuşabiliriz.

Yani eksi iyonlar havayı şu unsurlardan temizler: havadaki toz zerrecikleri, polen çim, yabani ot ve ağaç poleni, toz zerrecikleri, hayvan tüyleri, küflü sporlar...

Eksi iyonlar iyi bir hava arındırıcısı ve ferahlatıcısı, koku azaltıcı, dumanın yok edilmesi, Saman nezlesi, astım, mevsimsel etkili rahatsızlık, depresyon, kronik yorgunluk gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.

Eksi iyonların yanıkları daha çabuk kurutup daha az yara iziyle kısa sürede iyileştirme sağlar eksi iyonların çok acı çeken hastaları sakinleştirir

Tuz lambasına kesinlikle su serpiştirilmemeli; her zaman kuru, tercihen havalandırılmış ortamlarda muhafaza edilmelidir.

FAYDA VE ZARARLARINI OKUYARAK BİLGİLENİN DEVAMI  BAGİŞİKLİK VE SAVUNMA SİSTEMLERI GİDALAR

YEŞİLÇAY

En önemli bitkisel antioksidanlardan  içerdiği için  sistem üzerinde çok etkilidir, hatta grip virüsünün vücutta yayılmasını önlediği saptanmıştır. Bir dilim limonla tüketin. İçindekiler bölümünü okuyun.

PORTAKAL

C vitamininin en zengin kaynağı, diğer turunçgillerle ,limon birlikte meyvelerinin ,sarımsak, tere otlu mersin yemişi, böğürtlen, brokoli kokteyl süper bağışıklık kaynağı. İçindekiler bölümünü okuyun.

BROKOLİ

İçerdiği sulforan maddesi ile antioksidan aktivite gösterir ve bağışıklık sistemini uyarır. İçin dekiler bölümü okuyun C vitamin ve E vitamini bir arada içerdiği için bağışıklığı kuvvetlendirir.

YUMURTA

A vitamini ve betakarotenden zengin beslenme, iyi kaynaklı protein alımı ve yeterli çinko almak bağışıklık sistemini güçlendirmek için başlıca ilkelerdir. İşte bu üç ilkeyi de fazlasıyla içinde barındıran besin ise; yumurta .Diş kabuğu ile sarmısaklı ,limon şurubu kokteyl kullanın. İçindekiler bölümünü okuyun.

BAL KABAK

C vitamini ve E vitamini zengini, demir, potasyum gibi mineraller ve antioksidanlar içerir. Bağışıklık sisteminin de görevli hücreleri güçlendirir .İçindekiler bölümünü okuyun.

ISPANAK

Ispanak bağışıklık sisteminin süper besinlerinden.. A,B,C,E vitaminleri, kalsiyum, magnezyum, hepsi bir arada bulunur. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendirir. İçin dekiler bölümünü okuyun.

KIRMIZIBİBER

İçindeki C vitamini ve Beta karoten gibi vitaminler ve diğer fito kimyasallar,  bağışıklık sistemini . Çok az sebzede olan E vitaminini de içerir .A dan Z ye de okuyun

SPİRULİNA

%100 doğal ve oldukça besleyici mikro tuzlu su bitkisidir .Doğal alkali göllerde Güney Amerika ve Afrika’da keşfedildi. Bu spiral şekilli yosun zengin bir besin kaynağıdır .Uzun bir süre için (yüzyıllar) bu algler birçok toplulukların diyetin önemli bir bölümünü oluşturmuştur.

1970 yılından bu yana, Spirrulina iyi bilinmektedir ve bazı ülkelerde yaygın bir besin takviyesi olarak kullanılır .

Spirulina zengin bitkisel protein içerir.(60 - % 63 balık veya eti daha 3- 4 kat daha yüksek) çoklu vitaminler özellikle vejetaryen diyet eksik olan,(B12 vitamini hayvan karaciğerinde  3-4 kat daha fazladır.)Bu hücreler koruyan beta karo ten yüksek ses (havuç 5 kat daha fazla ,ıspanak 40 kat daha fazla ),yüksek hacimli (demir ,potasyum ,magnezyum ,sodyum, fosfor, kalsiyum v.b dahil) minareler geniş bir yelpaze içerir

.Gama linolein asit.(kolesterol düşürmek ve kalp hastalığı önlemek olabilir.)Ayrıca Spirulina sadece bulunabilir .Phycocyanin içerir.

Balıkların hepsi özellikle deniz balıkları…Balık yağ (deniz)

OSTEOPOROZ    SARDALYE BALIGI

Sardalye balık konserve servis tabağına boşaltın ,meşe odununda mangal yakarak közde, etli kırmızı biber, kırmızı soğan, sarımsak ,domates kızartın kabuklarını soyarak servis tabağına koyun üstüne tere otu, maydanoz, acı tadı alabile çek kadar acı sos ,limon kabuğu ile rendeleyin bir saat dinlendirerek servis yapın.

 

Faydası: D Vitamini-B12 Vitamini-Kalsiyum –Fosfor-EVİTAMİN-  bol bol fosfor ve vitaminleri, cinsiyet hormonu, bol E vitamini ve protein içerir. Bu maddeleri ile cinsel gücü arttırır, buna bağı olarak kalp rahatsızlıklarını da giderir.

Sardalye Çanakkale ve ege ye has konser ve ciğ balık okuyun

Derin suda yaşayan balıkları tercih edin %100 doğal ve oldukça besleyici mikro  organizmalarla beslendiğinden  ve sizlere daha çok şifalar verecek tır. Çorba olarak içmeniz ,az pişmiş yemeniz çiğ tüketmeniz sizlere daha çok şifa verecek tır.  Ayrıca unut mayın tuz pişiricidir , bol yeşillik de ,aynı görevi görür. Taze çekilmiş baharatlarda pişiricidir.

Bilgi: Japon kadınları göğüs (meme) kanseri ne yakalanmaları yüzde birdir.

Sardalye balık konserve servis tabağına boşaltın, meşe odununda mangal yakarak közde, etli kırmızı biber ,kırmızı soğan, sarımsak ,domates kızartın kabuklarını soyarak servis tabağına koyun üstüne tere otu ,maydanoz, acı tadı alabile çek kadar acı sos ,limon kabuğu ile rendeleyin bir saat dinlendirerek servis yapın.

Sardalye yağı masaj şeklinde kullanın

Sardalye baliğini tümüyle kimya olarak veya parçalayarak zeytin yağla bir kavanoza veya kaba koyun on gün boyunca güneşte kalarak kokuncaya kadar bekletin sonradan pul bentten geçirerek temiz bir kaba alin bu yağı diz ağrılara kullanın çok eski tarihte Giritli yaşlılar kemik ağrıları dindirmek için kullanırlar.

BALIK VE ATEŞ   GERİSİ MARİFET  YILAN BALIGI

Yılan balığın derisini soyun tulum şeklinde çıkarın derisini atmayın bir kavanoza koyun bu size sonradan yağ yapımında lazım olacak.(Derisini neden çıkarıyoruz sorusuna cevap olarak hava geçirmez oluşu sebebi tavaya mangala koyduğunuzda balık patlar veya yağ sıçratır korkusu yaşamayın diye ayrıntı yazıyorum bilginize.)(Devamını okuyun Ayrıntılı olarak marifetleri)

Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK

Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.

Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.

Göğüs meme kansere karşı koruyucu

Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.

Kalp ve damarları korur.

Kolesterolü düşürür.

Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.

Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.

Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.

Eklem romatizmaya iyi gelir.

ALZHEMER

BEYİN ALTINI

Balıkların üzerine tuzu, pul biber i, karabiberi, kimyonu ve reyhanı serpiştirin. Defne yapraklarını iyice sarın . Üzerini stres film veya folyo ile kapatarak 5-6 saat buzdolabında terbiye edin.

Bekli yen balık baha sonra ayrı sade olarak folyo ya sarılır kendi yağı yeterlidir, meşe koruna koyularak pişme sı beklenir bu arada domates ,biber kırmızı, sarımsak ,soğan pişirilir ,pişen balık, servis tabana folyo ile konur ,pişirilen malzeme ,kabukları soyularak ,aynı balık üzerine koyularak ,limon, defne ,dere otu, acı sos ve baharatı isteyene göre servis yapılır.(Aynı şekilde fırında da yapılır.)Geri kalan pişirmek sizin marifetli ellerde hazırlanmış malzemeyi çorba yapa bilirsiniz.

YILAN BALIĞINDAN YAĞ ELDE ETMEK

Balığın çıkarmış olduğunuz deriyi(çıkarırken elinizi külleyin deri çok kaygandır)bir kavanoza koyun baliğin omurgasını da çıkarın  onu da koyun omurgasındaki et kafidir, kavanoza koyarak saf zeytin yağı ekleyin 10 gün güneşte bekletin sonrası tülbentten geçirin .Yağın içine saf kırmızı kantaron yağı ekleyerek kullanılır az sık yapılması makbul dur.(Sarı kantaron yara acıcıdır ,Kırmızı kantaron yara kapatıcıdır.) Egzama ve çatlaklar da kullanılır. Nemlendirici dır.(Çok eski tarif tir.)

Mümkün olduğu kadar ,sebzelerı, çiğ olarak tüketin, sizler için çok faydalı olacaktır .Zamanınız var ise bir saatlik belgesel sizleri daha çok yardımcı olacaktır .belgeseli seyretmek isterseniz basmanız yeterli olacaktır.

KEMİK HASTALIKLARI:

Kalsiyum ihtiva eden süt, elma, üzüm, incir, hurma, kızılcığın bol miktarda yenmesi kemikler için faydalıdır

KEMİK YUMUŞMASI:

Vücuttaki D vitamini eksikliğinden kemikler yumuşar ve ağrımalar görülür.

Turp yaprağı kaynatılıp balla tatlanmalara günde 3 çay bardağı içilir.

Ardıç marmelattı yenmeye devam edilir.

Soğan, sarmasak, patlıcan, maydanoz, ballı muz, yumurta, ıspanak bol bol yenmeye devam edilir.

Bol bol hurma yenir.

Burçak unundan çorba yapılıp içilmeye devam edilir.

OMURİLİK ZAYIFLIĞI:

Omuriliğini kuvvetlendirmek için adaçayı, atkuyruğu karışımı kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 3 kere su bardağıyla içilmeye Devam edilir.

Süt içilmeye devam edilir.

KEMİK İLTİHABI:

Kemik iliği, çeşitli nedenlerle bakteri ve mantar saldırılarına maruz kaldığında kemik dokunun iltihabına neden olmaktadır Kemik iltihapları, yetişkinlerden daha çok 12 yaş altı çocuklarda görülür Akut ve kronik olmak üzere iki çeşidi vardır.

Kemik iltihabı çocuklarda omurga, kol ve bacaklardaki uzun kemiklerin uçlarında, yetişkinlerde ise omurga ve leğen kemiğinde görülmektedir.

Belirtileri: Yüksek ateş, bölgede ağrı, acı ve şişme, bölgenin kızarık ve sıcak olması, yakın uzuvların hareketlerinin kısıtlanması, müzmin kemik iltihapları deriye kadar açılmakta ve iltihabi akıntıya yol açmaktadır. Belirli belirsiz ağrılar olmaktadır.

Akut Kemik İltihapları: Akut kemik iltihaplarının nedenleri bakterilerdir. Bu bakteriler derideki bir iltihaptan kemiğe ilerlemeleri neden olmaktadır. İlaveten farenjit, diş ve bademcik enfeksiyonları, sinüzit ve zatürree gibi hastalıkların tam olarak tedavi edilmeme, silah yaralanmaları, ameliyat ve enjeksiyon da kemik iltihaplarına neden olabilmektedir.

Şayet akut kemik iltihapları tam manası ile tedavi edilmezse kronik(müzmin) kemik iltihabına çevirebilmektedir.

Ceviz yaprağı, kekik, civanperçemi karışımı kaynatılıp balla tatlanmalara günde 3 çay bardak içilmeye devam edilir.

KIRIĞIN, ÇATLAĞIN ÇABUK KAYNAMASI İÇİN:

Yukarıda belirttiğimiz kalsiyum ihtiva eden gıdalar bol bol yenir.

Burçak unu, az kına, az su ve zeytinyağında biraz ısıtılıp lapa yapılır kırık üzerine bağlanır, 3 gün sonra çıkartılır. Aralıklarla tekrar yapılır.

Karakafes az suda kaynatılıp lapası kırık üzerine bağlanır. Bu bağlama işlemleri film çekilip kırık bağlandıktan sonra yapılır.

Bu uygulamaları uyguladıktan sonra burçak lapası yapılır sarılır,3 gün sonra balmumu ile kara sakız ılıkken sarılır 3 gün sonra çıkarılır tekrar 3 gün daha sarılır.. Bu arada uzun ömür tarifi günlük 1 bardak içilir.

UZUN ÖMÜR YAŞAMI

Taze yumurta kabuklarını sıcak suda yıkayın ,sonradan 95 dereçede,5 dakika fırında tutun ,daha sonra toz haline getirin, çıkan Kaosuyum  karbonattır ,ister ekmekte ,ister, yaptığınız kokteyli de kullanın bir cay kaşık 4/1 kadar… Maydanoz, kırmızı lahana, dere otu ,tere otu ekleyebilirsiniz…

Sarmasak ,limon ,kırık köy yumurta kabuğu toz hali, peynir suyu

4 adet kabuğuyla rendelenmiş limon

 1 lt su  terbiye edin ve süzün.

2 adet sarımsak

1 fincan peynir suyu

4/1 cay kaşık yumurta tozu

Kullanırken bir bardak süzdüğünüz sarmısaklı limon içine ,bir çay kaşık yumurta tozun dan ,bir yemek kaşığı peynir suyundan karıştırarak için..

Tüm damar iltihaplarını tedavi ederek, tıkanan damarları açar damar sertliklerini ve hipertansiyonu önler.

Kolesterol  , zararlı yağların yakılmasını sağlar, kilo verdirir, bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açar, vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasın yenilemesini sağlar.

Böbrek ve safra taşlarını eritir, idrar söktürür vücuttaki şişkinliği yok eder ve dokularda ödem oluşmasını engeller.

Ülser mikrobunu öldürerek, mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapar lifli besin de yanında alırsanız mükemmel olur..

Tüm romatizmalı iltihabi önler  her tür romatizmalı ağrıları dindirir, kireçlenmeyi önler, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlar ve her türlü ağrıyı keser.

Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniler, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri refleks hızını artırır, felç ve inme riskini azaltır.

Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getirir ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engeller. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu korur

İçimindeki asitle enfeksiyonlarla savaşır. Kalp krizi, kalp-damar rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıklardan vücudu koruyan bir antioksidandır.

Tansiyonu düşürür ve iyi kolesterolü arttırır. Kolon, prostat ve göğüs kanserini azaltan bir anti-kanserojen besindir.

Hücrelerdeki metabolizma sorunlarını giderir ve bu sayede kanser oluşumunu engeller .Lapası yenildiğin de veya izlere bağlandığında kemik ağrılarını alir.

Limon suyu cilde parlaklık kazandırır. Bir kaç damla limon suyunu sıcak suya ekleyip içtiğinizde sindirim sistemi sorunlarına iyi gelir ve karaciğeri temizler.

Savunma sistemlerini güçlendirir.

Çıkan posasını atmayın ağrıyan dizlerine bağlayın hemen fark edeceksiniz.

RAŞİTİZM:

Yetersiz beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkan; D vitamin başta olmak üzere çeşitli temel vitaminlerin eksikliği sonucu görülen bir kemik hastalığıdır. Kemikler zayıflar ve bacaklar, özellikle bu hastalığa özgü eğri bir görünüm alır. D vitamini ile tedavi edilir

Raşitizmin hafif biçimlerinde, çocuğu güneşe çıkarmak yeterlidir; böylece hastalık hiçbir iz bırakmadan kendiliğinden iyileşebilir. Bu nedenle raşitizme hızlı büyüyen ve erken doğmuş çocuklar arasında daha sık rastlanır. Raşitizm, böbrek hastalığına bağlı olarak da ortaya çıkabilir.

Bitkisel Tedavi: Zeytinyağı, ceviz yağı karışımı ile kemikler ovulup masaj yapılır.

Turp, havuç rendelenip zeytinyağı ile salata yapılır devamlı yenir.

Ispanak, kayısı, karaciğer, yumurta, tereyağı, süt, balık devamlı yenir.

Burçak unundan çorba yapılıp içilir.

FELÇ

Damar tıkanıklığı, sinir tıkanıklığı gibi hastalıklardan kaynaklanır.

Oğul otu, karabaş otu limon karıştırıp balla tatlanmalarsak günde 3 su bardağı içilir.

Sinir tıkanıklığında ise hayat yaprakları tütsüsü buruna teneffüs edilir, hayat kaynatılıp balla tatlandılarsa içilmeye devam edilir.

Akırhı karha, çörek otu yağı, zeytinyağı, papatya suda su uçana kadar kaynatılıp süzülüp felçli yerlere masaj yapılıp ovulur.

At üzerine felçli yerler bırakılır veya ata çıplak ayak binilir.

Devamı var kayıt ediliyor  

 
DUYURU MODÜLÜ SAKLI-ŞİFA
EDATApp SAKLI-ŞİFA
SÜR KAZAN EdatApp SAKLI-ŞİFA
ENVİDA BORSA SAKLI-ŞİFA
KORUMA KALKANI SAKLI-ŞİFA
KORUYUCU KALKAN  
1 LT SAF BİTKİ SUYU
500 LT DİSTİLE EDİLMİŞ
ALKALİN SU İLE
ÇOĞALTILARAK KULANILIR 

 

KORUYUCU KALKAN  
İLK 01 den 20 GÜN 

   

SİTE VİDEO HARİTASI SAKLI-ŞİFA
YATIRIM SANAL PARA ALTIN GÜMÜŞ BAKIR SAKLI-ŞİFA
AlışSatış
Dolar41.690441.8574
Euro48.322648.5163
ZİYARET İSTATİSLİĞİ SAKLI-ŞİFA
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam115
Toplam Ziyaret1369629
HAVA DURUMU SAKLI-SİFA
TAKVİM SAKLI-ŞİFA
SAAT SAKLI-ŞİFA
SİTE HARİTASI SAKLI-ŞİFA
BİYOLOJİK SAVAŞ ENVİDA-S EM 1 SAVUNMA SV 1 ALARM APARATLARI SAKLI-ŞİFA