• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
   

  SAKLI-ŞİFA

 

 Bu site geçek dili ve imla ile ”edebiyatcı tarih felsefe ve veya editor” taraflarından düzeltirilerek yazılmamış ve bu site yazarı “tamamen terçübesine ” göre yazmış olarak sunulmuştur. 

Yaşam şavaşını kazanan kazanacak güçlü ve hızlı olan değildir “ inandığı yolda doğrulukla doğrularla ” yaşama yaşatmak için sabır ile ilerleyen yaşamda başarılı yer tutar ve onu hiç bir güç kimse durduramaz defalarca yıkılsada saklı-şifa 
SİTE MENÜSÜ SAKLI-ŞİFA

BEDEN VE BAŞ HASTALIKLARI SAKLI ŞİFA

BEDEN VE BAŞ HASTALIKLARI

Kafatası boşluğu içerisinde yer alan beyin, sinir sistemi; işitme, görme, kavrama, öğrenme, düşünme, akılda tutma gibi özelliklerin komuta merkezidir.

Beynin sağlıklı ve kuvvetli olabilmesi için doğal ve besleyici gıdalara ihtiyacı vardır.

Bebeklere mutlaka 2, yaşına kadar anne sütü verilmelidir. Beyinle, ceviz içini beraber incelediğinizde, birbirine benzediğini görürsünüz.

Çünkü cevizde gümüş iyonu vardır. ve Gümüş su Beynimizin de gümüş iyonuna ihtiyacı vardır.

Yalnız; ceviz yağlı olup kolesterolü arttırır, damar sertliğine sebep olur. Bu tür sorunu olanların dikkat etmesi gerekir.

Ceviz yaprağı kaynatılıp balla tatlandın arak 1 su bardağı içilirse, kana karışan yağları temizler.

"Tüm kitaplar yazar ve son kitap ikaz eder, mısırlılar kullanır ,maya tarihleri kulanın ,Gümüş ,erkeklere, takı ,bayanlarda altın ,Bana yeni bir şeyler söyleyin, var olanı anlatmayın ,hatırlatanı okuyup anlasaydınız bu gün hasta olmazdınız ,buldum ,buldum demeyerek sadece hatırlatın… Hatırlatın ki siz yanız değilsiniz".

Mevsimlik meyve, meyve suyu ve bir bardak ılık su içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. 
 
Bergamot esansı zihni canlandırır. Hurma ve kabak çekirdeği yemek beyni çalıştırır.

Hurma çekirdeği kavrulup, öğütülür, kahve yapılıp içilirse beynin yorgunluğunu giderir, zihni dinlendirir.

Beyni güçlendiren besinler ve meyvelerden bazıları şunlardır: su, bal, ceviz, zencefil, kimyon, havuç, ananas, avokado, çilek, limon, lahana, soğan, siyah üzüm, balık, yumurta, ay çekirdeği, yulaf, barbunya, bezelye, fıstık, fesleğen, karabiber. 

BEYİN DAMAR TIKANIKLIKLARI:
Beyin damarları ile ilgili hastalıklar sinir dokularında hasarların oluşmasıyla ortaya çıkar.

Beyin atardamarlarının yırtılmasından sonra oluşan beyin kanaması sonucu beyin damarlarından birinin tıkanmasıyla meydana gelen ani şuur kaybı ve vücudun bir yarısına felç gelmesi hâlidir.

Halk arasında inme de denir.

Vücudun herhangi bir bölgesinden kan dolaşımına pıhtı karışmasıyla da felç gelebilir.

Beyin damar tıkanıklığı ile ilgili felçler; gece yatarken, sabah kalkarken, aşırı yenen yemek sonrasında ortaya çıkabilmektedir.

Belirtileri: Belirtiler arasında baş ağrısı, bilinç kaybı, sürekli uyuma isteği, konuşma bozuklukları, hareket bozuklukları ve görme bozuklukları vardır.

Bu belirtiler uzun süre devam etmez, saniyeliktir. Bu belirtilerin sonunda felç durumu gerçekleşir. Hasta yere düşüp hareket edememeye başlar.

Beyin kanamasının ardından meydana gelen felçte kusma, ateş, çırpınma ve koma olayları görülür.

Beyin damarları tıkanıklıkları genellikle 40 yaş üzeri kişilerde ortaya çıkar.

Tedavi: Hastanın yan yatırılıp, nefes alabilmesi sağlanır.

Suratına soğuk su uygulaması yapılır. Kusma meydana gelirse, kusmuğun nefes borusuna kaçması önlenmelidir.

Hasta eğer dilini sıkmaya başlarsa, oraya sert bir cisim yerleştirilmeli, bu şekilde engellenmelidir.

Hastanede teşhisin ardından tedavi sürecine geçilir. İlk etapta kan pıhtılaşmasını engellemek için ilaçlar verilmelidir.

Kanlanma riskine sahip dokular belirlenip, cerrahi uygulamayla buna engel olunur. Tedavinin başarılı olabilmesi erken teşhis çok önemlidir.

Modern tıbbın tedavisiyle beraber yan tesiri olmayan şifalı bitkilerle tedaviler de yapılabilir.
 
2/3 oğul otu, 1/3 karabaş otu karışımına 1 adet limon kabuğuyla beraber doğranıp kaynatılır, çam balıyla tatlandırılıp soğuk olarak birer su bardağı içmeye devam edilir.

Yarım çay bardağı halis zeytinyağına l limon sıkılıp günde 3 kere içilmeye devam edilir

BAŞ AĞRISI:
 Baş ağrısı kendi başına bir hastalık olabildiği gibi başka hastalıkların öncü belirtisi de olabilir.

Halledilemeyen problemler, sonucu alınmayan sıkıntılar, üzüntülerin meydana getirdiği stresler, kalbe aşırı yüklenme, merak, sıkıntı, bunalımlı bir hayat ya da inatçılık baş ağrılarına sebep olabileceği gibi kabızlık, böbrek hastalıkları, adet düzensizliği, karaciğer rahatsızlıkları, damar tıkanıklıkları ve soğuktan da kaynaklanabilir.

Baş ağrısı bazen beyin tümörü, beyin kanaması gibi hayatı tehdit eden hastalıkların ilk, hatta tek belirtisi olabilir. Kadınların yüzde 95’i erkeklerin ise yüzde 90’ı yılda en az bir kez baş ağrısı çeker. Baş ağrısına sebep olan kaynak araştırılıp tedavi edilmeden önce doğru teşhis konulması gerekir.

Bitkisel Tedavi: Selvi kozalağı, sinameki karışımı kaynatılıp balla tatlandırılarak birer su bardağı içilirse ağrıyı keser.

Söğüt yaprağı ya da kabukları kaynatılıp balla tatlandın arak bir su bardağı içilir.
 Başa yakın yerlerden hacamatla kan aldırmak faydalı da olsa oldukça tehlikelidir. Çok dikkat etmek ve mutlaka ehline yaptırmak lazımdır.

 Soğuk bal şerbeti ağrı esnasında içilir. Fesleğen kaynatılıp suyuyla baş yıkanır. Mine çiçeği kaynatılıp balla tatlandırılarak birer su bardağı içilir. Karabaş otu, oğul otu karışımı balla tatlandırılarak soğuk olarak birer su bardağı içilir.

MİGREN:
Beyinde bulunan bazı kimyasal maddelerin (serotonin gibi) azalması ya da etki göstermemesi sonucu ortaya çıkan, Türkiye’de her 4 kadından ve her 10 erkekten birinde görülen bir hastalıktır. Migren herhangi bir baş ağrısı değildir, beyinde oluşan iltihaplanmadan kaynaklanır.

Belirtileri: Yorgunluk, ışıktan ve sesten rahatsız olma, kaslarda ağrı, mide bulantısı, kabızlık, ishal, susuzluk, idrara sık çıkma, huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir.

Bitkisel Tedavi: Migreni tedavi ederken aynı zamanda oluşabilecek migren ataklarının da önüne geçmek gerekir.

İlaç tedavisinden önce aşağıdakileri yapmakta fayda vardır.

Örneğin, şunları kendiniz yaparak migren ataklarından korunabilirsiniz: 

Işıktan rahatsız olanlar güneş gözlüğü kullanabilir,

Aşırı kalabalık ve yorgunluktan uzak durmak gerekir,

Bol bol dinlenmeli, stresten uzak durmalı ve düzenli bir yaşam sürmelisiniz,

Gerginlik yaratan durumlardan kaçınmalı, rahatlatan aktivitelere yönelebilmeli.
Yürüme, hafif egzersiz bedeninizin rahatlamasını sağlar,

Migren atağı başladığında gürültüden, ışıktan uzak bir ortamda yastıksız bir yatağa uzanılarak uyumaya çalışılır.

Ayağı sıcak ya da soğuk suya koyup rahatlanır.

Baş ağrısı zonklayıcı bir şekildeyse buz torbası koymak faydalı olur.

Baş boyun bölgesine yapılan masaj da rahatlamak için çok faydalıdır,

Bitkisel Tedavi: Koyungözü, migren tedavisinde kullanılan en şifalı bitkidir. Küçük ya da orta boy taze yaprağı ekmek arasında günde üç kez yenilirse rahatlama sağlar.

Koyungözü yaprağının  in füzyonunu günde iki kez yarım fincan içmek migren ağrılarını azaltır. 

Lavanta da stresle ilgili baş ağrılarında faydalı olur ve kediotu ile iyi bir bileşim oluşturur. Lavanta çiçekleriyle yapılan in füzyonu günde üç kez içilir. Kediotunun in füzyonu gerginlikten gelen baş ağırlana rahatlama getirir.

Uyarı: Hamilelik sırasında rahmi uyaracağı için koyungözü almayınız
Migren çok önemli baş ağrısı için redivirajućom orta ile karakterize kronik bir hastalıktır. Araştırma göre.

Migren ana nedenleri çoğunlukla açlık, yorgunluk, uyku ve stres eksikliği olduğunu O migren genellikle erkeklere oranla kadınlarda.

Belirtildiği gibi, migren insanlar genellikle gürültü, parlak ışıklar rahatsız ve birlikte güçlü baş ağrısı ve mide bulantısı gelip kusma diyet migren olan kişiler için çok önemli olduğuna inanmaktadır.

"Böyle peynir, turşu, sonra çikolata, nitratlar ile kafein, soğan, fındık ve etler eksikliği gibi fermente ürünler migren ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir,

".Hormonal ve iklim değişikliği, bazı ilaçlar, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörlere de migren şiddetlendirebilir.

"Eğer ağrıları gittiğinizde, bir kişi karanlık bir odada veya uyku geri çekilmek gerekir. Aynı şekilde bir baş ağrısı, alana buz koymak için iyidir".

ALZHEİMER:
Alzheimer, ileri yaşlarda (daha çok 65 yaşın üzerindeki kişilerde) unutkanlıkla ortaya çıkan bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe, alzheimerın görülme ihtimali artar. 
 
Beynin fonksiyonlarında bozukluk vardır, düşünmede sorunlar ortaya çıkar. Hafıza kaybı, konuşma zorluğu, günlük hayatın gerektirdiklerini uygulayamama gibi problemlere yol açar. Halk arasında bunama olarak bilinir.

Alzheimer, ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldükten 7-8 yıl sonra ölüme yol açabilmektedir.

Dünyada 30 milyona yakın Alzheimer hastası bulunduğu tahmin ediliyor. 

Alzheimer hastalığının kesin nedeni henüz bilinmemekle birlikte kalıtsal faktörler, beyinde protein birikimi, beyin hücrelerinin ölümü, sinirsel iletimin bozulması, çeşitli zehirli maddelerin etkili olduğu söylenlebilir.

Hastalığın kesin tedavisi yoktur.

Bu hastalığın tedavisinde erken teşhis çok önemlidir.

Fiziksel egzersiz yapmak, şekerden uzak durmak, beynimizi strese girmeden çalıştırmak en önemli korunma yollarındandır.

Alzheimer hastalığını önlemeye iyi gelen şifalı bitkilerden bazıları:
Günde bir çay bardağı dolusu havuç suyu içilir.

Karnabahar ve pırasa alzheimeri önlemede kullanımılar şifalı bitkilerdendir.
A vitamin alımı hastalığın önlenmesinde faydalıdır. 

Güçlü hafıza için bu vitamin  ve mineraller şart

Düşünme yeteneğinin zayıflaması ve hafıza kaybı yaşlıların en büyük korkusudur. Tedbirinizi şimdiden alın.

Yeni yapılan bir araştırmaya göre vücuttaki D vitaminin seviyesinin azlığı yaşlı erkeklerde düşünme yeteneğini azaltarak, zihinsel bozukluklara yol açabiliyor.

Avrupalı araştırmacıların yürüttüğü çalışmada, D vitamini düzeyi düşük olan erkeklerin zihinsel testlerde daha düşük puan aldıkları belirtildi.

Ancak, araştırmacılar sonuçlardaki farklılıkların çok büyük olmadığını da vurguladılar.

Yaşları 40 ile 79 arasında değişen toplam 3 bin 133 erkeğin incelendiği araştırmada, katılımcıların D vitamini seviyeleri ölçüldü.

Düşük D vitamini seviyesiyle zihinsel bozukluklar arasındaki bu ilişkinin özellikle 60 yaş ve üzerindeki erkeklerde daha güçlü olduğu görüldü
 

TÜMÖR OLUŞUMUNU AZALTMAK
Kötü huylu tümör özellikle de tedavi sonrası nüks etme riski taşıyabilir doğal gıdalar ve sağlık bir yaşam tarzınız olmalı bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve genel sağlığı iyileştirebilir ancak bunlar kanser tedavisinin yerini almaz ve de mümkün değildir.

Dengeli beslenme yeterli fiziksel aktivite stres yönetimi ve yeterli uyku gibi faktörler beyne ve bedene oksijen taşır  genel sağlık olumlu yönde etkileyebilir ancak bu yaklaşımlar tıbbi tedavilerin yerine geçmez .

Alternatif ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri denemek istiyorsanız bunu doktorunuz ile tartışmak önerimdir  doğa da şifası çoktur ama gerçek ürünler  bilimsel toplanmadığı gibi çoğu ürünler yazılır çizilir ama doğadaki bitkinin nasıl kullanıldığı yanlıştır her bitki hijyen ortamında yer etmesi  lazım ken “insanlık para servet etrafinda dönerken nasıl olaçak” derseniz  yapmanız gereken her meyve sebzeler aynı vitamin mineral içerir gıdalar sizlere şifa kapısını açacak

B14 ilacı ve bitkisel olarak ta yoktur sadece tümor oluşumunu kanseri  yavaşlatır bazi meyve bitkileri

Sebzeler

Brokoli Glukosinolatlar içerir bu maddeler kanser mücadelede etkilidir
Karnibahar: Antikanser özellikleri olan bileşikler barındırır
Havuç:Beta karoten açısından zengindir ve bağışıklık sistemini destekler
İspanak :Yüksek antioksidan içeriği ile hücreleri korur
Sarımsak:Kanser hücrelerinin büyümesini  engelleyebilecek bileşik içerir.
Sarımsak maydanoz bir taş limon tuzu ile limon sıkılarak içilir konserve yapılır burda tansiyona dikkat edilir ve ayrıca salata olarak yoğurt avokado sarımsak maydanoz havuç rendelenir salatta olarak kullanılır ister sabah kahvatısına ister öğle menüsü ve veya akşam

Meyveler

Yaban mersini Yüksek antioksidan içeriği ile hücre hasarını azaltır
Nar :Antienflamatuar ve antioksidan özelliklere sahiptir
Elma:Lif ve flavonoid açısından zengin bağışıklığı destekler
Kivi C vitamini diğer antioksidanlarla doludur
Çilek :Yüksek Miktarda antioksidan ve vitamin içerir
Bu besinleri diyetinize eklemek genel sağlığınıza katkıda bulunur

Yakın bir zaman da “Gelişmeler sonrası yakında arı sütü hakkında bilgiler sunaçam”

KANSER TÜMOR VE APİTERAPİ  BAL ARI SÜTÜ PROPOLİS POLEN SAKLİ ŞİFASI 

Tüm kanser türlerinde, Kanser yayılımı ve tümör büyümesinin, arı ürünleri kullanımıyla, yarı yarıya oranlarda yavaşlaması, hastalığın direncinin kırılması, tedaviye önemli zaman dilimleri kazanılması ve yaşam süresinin uzamasına ilişkin araştırmaları aşağıda bulabilirsiniz. 

Bağışıklık sistemini güçlendiren yönleriyle de kanser tedavisine artı destek sağlanır. 

Hastanın dayanma gücü, yaşam kalitesi ve genel direncinde de yükselme görülür. Bu sayılanlar hastanın, yüksek moral ve hastalıkla mücadele azmine sahip olması için güçlü bir zemin oluşturabilir. İnsanın psikolojik yönünün ağırlığı dikkate alındığında arı ürünleriyle artı olarak gelen bu katkıların da önemi tartışılmaz. 

Öte yandan kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerine karşı iç organları koruyucu, hastanın hızlı toparlanmasını sağlayıcı etkileriyle ilgili araştırmalara da bu sayfada ulaşabilirsiniz. 

Arı ürünleri içerdiği flavanoidler ile E vitaminine göre 200 kat daha fazla antioksidan değere sahiptir. Kanser risklerini azaltan bu yönüyle de dikkat çekici olup, koruyucu tıp anlamında da kullanılması söz konusudur. 

Önemli Not: Arı ürünlerden beklenen yararlar herkes için aynı şekilde ortaya çıkmayabilir. Arı ürünlerine genel alerjisi olanların ürünleri kullanmadan önce bir alerji uzmanına danışmaları önerilir. Arı ürünleri genel olarak tedaviye destek kategorisinde olup başlı başına bir tedavi olarak değerlendirilemezler. 

KONUYLA İLGİLİ YÜZLERCE ÜNİVERSİTE ARAŞTIRMALARINDAN BAZILARI:

KANSER YAYILIMINI(METASTAZ) YARI YARIYA YAVAŞLATIYOR: 

Oxford Üniversitesi'nin bilimsel yayınlarından biri olan Oxfordjournals'da yer verilen Japon Gifu İlaç Bilimlerinde yapılan araştırmaya göre arı sütü anti tümör etkiler gösteriyor. 

Tümör büyümesini yavaşlatan ve durduran bu etkilere ek olarak arı sütünün etkin maddelerinden olan HDA-10 kanser hücrelerinin yaygınlaşmasını ve yer değiştirmesini (metastaz) de kısmen engelliyor.  

Kuyushu Universitesi'den Prof. Nakaya ve akademisyen ekibinin deneysel çalışmaları, arı sütünün anti çevrel estrojen aktiveleri ile göğüs kanser hücrelerinin yaygınlaşmasında etkin olan bu çevrel etkilerin önüne geçtiği doğrulanıyor.  

Propolisin etkin maddelerinden olan caffeic Acid Penetil Ester(CAPE)'in tümör ve metastaz üzerinde etkilerini araştıran Prof. Hui Fen Liao ve Tayvan Memorial Hastanesi Onkologlarının sonuç raporunda propolis içeriğinin etkileriyle kanser hücrelerinin yayılım hızının, kanser türlerine göre yüzde 47-52 arasında oranlara kadar azaldığı belirtiliyor.  

TÜMÖR BÜYÜMESİNİ BASKILIYOR:

Prof. M. Demestre, Alman, Amerikalı ve İtalyan üniversitelerinden bilim adamlarıyla beraber propolis ekstraktının uzun dönemli etkilerini gözlediler.

Bu uzun süreli deneyin sonucunda; propolisin 100 günlük kullanım sürecinde tümör büyümesinin önemli oranda baskılandığı bu oranın kanser türlerine göre küçük sapmalar gösterdiği, ortalama değerin ise yüzde 47,5 olduğu açıklanıyor. 

Brezilya'lı Prof. Michelle C.Bufalo öncülüğünde bazı bilim adamlarının katılımıyla yapılan deneylerin sonuçlarını dayanak yapan bilimsel makalede propolisin güçlü anti tümör etkileri vurgulanıyor. Anti-iltihap, anti mikrobiyal, anti viral özelliklerine de dikkat çekiliyor.  

TÜMÖR DAYANIKLILIĞINI AZALTIYOR

Molecular Nutrition and Food Research dergisinin Aralık sayısında yayınlanan araştırmada Propolisin etkin maddelerinden CAPE ve quertin'in propolis kullanımıyla ortaya çıkan çok ilginç bir etkisi ortaya çıkarılıyor. Buna göre bu etkin maddeler tümörlerin kendi kan yollarını inşa etmesini engelleyerek, tümör gelişmesinin ve dayanıklılığının önünü kesiyor.  

Hırvatistan'da 2009 Temmuz'unda bir akademisyen grup tarafından yapılan araştırmada propolisin diğer bir ilginç etkisi daha ortaya çıkarılıyor. 

Propolis  Ekstraktının Radyoterapi süreçlerinde sağlıklı doku ve hücreleri koruyucu etkisini ima eden bir dizi sonuç alınıyor.  

 KANSERLİ YAŞAM SÜRESİ BELİRGİN ŞEKİLDE UZUYOR:

Japonya Fujisaki Enstitüsü Hayashibara Biyokimya Labaratuarları'nda tümör taşıyan fareler üzerinde 2003 Eylülünde yapılan araştırmalarda arı sütü kullanımıyla farelerin yaşam sürelerinin uzadığı ve DNA hasarlarının azaldığı belirtiliyor. Yine bu araştırmaya göre, tedavi gören kanser hastalarının karşılaştığı önemli sorunlardan biri olan kemik iliği aktivasyonlarındaki gerileme sonucu kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin azalmasından arı sütüyle korunmak mümkün.  

İnternational Immunopharmacology dergisinin 2005 Nisan sayısında; 679-688 sayfaları arasında yayınlanan çalışma tümör büyümesi ve oluşumuna karşı arı sütünün etkilerini konu alıyor. ve Prof. Bincoletto ile bir akademisyen grubunun gerçekleştirdiği araştırmada oksidatif DNA bozulması uygulanan farelere 16 hafta boyunca arı sütü verildiği bunun sonucunda DNA bozulmalarının azalmasıyla yaşam sürelerinin belirgin şekilde uzadığı belirtiliyor. 

Akciğer Tümörlerinin Sayısı Propolis Kullanılanlarda Kullanılmayanlara Göre 4 Kat Daha Az... 

Oyama Universitesi Farmakoloji Bölümünden 10 Japon Bilim Adamı'nın Science Direct'de yayınlanan araştırmasına göre, Akciğer Kanseri'nin ilerlemesine karşı propolis kullanımı engelleme etkisi gösteriyor. 

Deneyde tütün bazlı kanserojenlere 7 hafta yoğun şekilde maruz bırakılmasıyla fare akciğerlerinde tümör oluşumları sağlanıyor. Daha sonra 16 hafta boyunca günlük 100mg/kg oranında propolis ağız yoluyla veriliyor. Sadece kanserojene maruz bırakılıp propolis verilmeyen farelerdeki tümör sayısı(ortalama 12,3), kanserojen sonrası propolis uygulanan farelerdeki tümör sayısına(ortalama 3,5) göre 4 kat civarında fazla oluyor. Sonuç bölümünde, "Bulgulara göre propolis kemoprevensif içerik olarak akciğer kanseri vakalarında insanlarda kullanılabilir" deniyor.

Akciğer Kanseri'nde Uygulanan Tedavinin Tümör Büyümesi Üzerindeki Anlık Başarısı Propolis Kullanımı ile Yüzde 30 Oranında Artıyor: 

Radyasyon Onkolojisi Bölümün'den Tayvan'lı 5 Bilim Adamı'nın yaptığı Journal of Radiation Research dergisinin(Japonya) 45. sayısında 253 260 sayfalarında yayınlanan araştırmaya göre, sadece tedavi ile tümör büyümesi 48 saat sonra ölçüldüğünde yüzde 46 oranında durdurulabilmesine karşın, propolis ile bu miktar aynı zaman diliminde yüzde 60'lara çıkıyor. 72 saat sonra ise bu oran yüzde 67'ye yükseliyor.

Sağlıklı hücrelerde radyasyona bağlı hasar oranı ise tümör hücrelerinin aksine düşüyor. 

Araştırmanın sonuç bölümünde propolis içeriklerinin antioksidan etkilerine dikkat çekilerek özetle şöyle deniyor: 

"Akciğer Kanser hücreleri üzerinde öldürücü ışın etkisine benzer etki gösteriyor. Bu açıdan radyoterapiye destekleyici olarak beraber kullanılabilir. Propolis, ayrıca, hastalığın tekrar etme durumuna karşı da yardımcı olabilir." 

Kemoterapi'nin Karaciğer ve Böbreklerde Yol Açtığı Oksidatif Baskı ve Doku Hasarı ve Hücre Ölümü Arı Sütü Kullanımı ile Belirgin Şekilde Azalıyor: 

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Mayıs 2011 tarihinde 9 Bilim Adamı tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya Oksidatif İlaçlar ve Hücre Dayanıklılığı başlığı altında uluslararası yayınlarda yer verildi. 

Ali Karadeniz, Nejdet Simsek, Emre Karakus, Serap Yildırım, Adem Kara, İsmail Can, Fikrullah Kisa, Habib Emre ve Mehmet Turkeli tarafından gerçekleştirilen araştırmada kanser tedavisinde yoğun olarak kullanılan önemli kemoterapi içeriği Cisplatin'in karaciğer ve böbreklerdeki yıkımına karşı arı sütü kullanımı öneriliyor. 

SONUÇ KISMINDA ŞÖYLE DENİYOR:

"Sonuç olarak Cisplatin(CDDP) tedavisi karaciğer ve böbreklerde doza bağlı olarak değişik seviyelerde ortaya çıkarırken, deneklerde arı sütü kullanımı bu zararı azaltmıştır. 

Bu koruma arı sütünün sağlıklı hücrelerin ölümünü azaltıcı etkisinden, antioksidan olması ya da serbest radikalleri temizleyen etkilerinden kaynaklanmış olabilir. Netice olarak, arı sütü kullanımı kemoterapinin karaciğer ve böbrekler üzerindeki toksit etkilerinden korunmada rol oynayabilir." 

 Not: Yukarıdaki araştırmalarda hastalıklı hücreleri ise bloke edici özelliği ile bu araştırmada ortaya çıkan sağlıklı hücreleri koruyucu etkisi arı sütünün harikulade seçici etkilerini ve getirdiği avantajların büyüklüğünü net bir şekilde gösteriyor.  

BEYİN TÜMÖRÜ TEDAVİSİ'NİN UYGULANABİLİRLİĞİ VE BAŞARI ŞANSI ARI SÜTÜ İLE ARTIYOR: 

Journal of Neurological Sciences dergisinin 28'inci sayısında 475-486 sayfalarında yayınlanan Nisan 2011 tarihli bir araştırma Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkoloji Bölümü'nden Uzman Doktorlar Yasemin Benderli Cihan, Erkan Göcen ve Patoloji Bölümü'nden Vedat Arsav tarafından gerçekleştirilmiş. 

Araştırmaya göre, radyoterapi sürecinde arı sütü kullanımı radyasyona bağlı beyin dokusu hasarlarını azaltıyor. Tümör kontrolü için uygulanan doz miktarının bu hasar ile sınırlandığına dikkat çekilen araştırma sonucuna göre tümör kontrolü arı sütü kullanımıyla artırılabilir.  

YAYINDAN BAZI BÖLÜMLER ŞÖYLE:

"Radyoterapi, primer santral sinir sistemi tümörleri ve metastazlarında uygulanan tedavi modalitelerinden biridir. Radyoterapinin amacı, beyinde normal dokuyu olabildiğince korumak suretiyle, tümör dokusuna maksimum doz vermektir. 

Radyoterapide doz artırılırken, lokal tümör kontrolünde de buna paralel bir artış elde etmek mümkündür. Ancak, normal dokudaki komplikasyon riski de beraberinde artar. Dolayısıyla, tümör kontrolü, bir anlamda beyinde normal dokunun radyoterapiye toleransına bağlıdır." 

"Arı sütünün antioksidatif etkisi, yapısında bulundurduğu fenolik bileşikleri veya polifenollerle sağlanmaktadır. Ayrıca bu bileşiklerin, antiinflamatuvar, antikarsinojenik, termojenik, probiyotik ve antimikrobiyal özelliklere de sahip olduğu insan, hayvan ve in vitro çalışmalarla kanıtlanmıştır.

Arı sütünün deney hayvanlarında çok sayıda farmakolojik aktivitesi tespit edilmiştir. 

Antitümöral, antimikrobiyal, alerjik reaksiyonların baskılanması, kan kolesterolünü düşürücü etkisi, kanser ve HIV hastalarında hücre hasarının önlenmesi, yara iyileştirici ve gelişmeyi hızlandırıcı etki, vazodilatatif, anti-inflammatuvar aktivite gibi birçok etkiye sahiptir." 

"Arı sütünün deneysel çalışmalarda antineoplastik ve toksik ilaçların neden olduğu organ hasarına karşı antioksidan etki ile koruyucu olduğu gösterilmesine rağmen iyonlaştırıcı 

Radyasyona bağlı beyin hasarında önleyici rolü olup olmadığı ile ilgili literatüre rastlanılmadı. 

Arı sütünün ışın tedavisi gören hastalarda iyonize radyasyona bağlı toksisiteyi önleyici etkisinin belirlenmesi; bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutmakla birlikte alternatif doğal bir antioksidan gıda maddesinin destekleyici tedavide yerini alması açısından da önemlidir." 

Araştırmanın sonuç bölümünde arı sütü kullanımı önerilerek, şöyle deniyor: "Bu araştırma sonucuna göre elde edilen bulgular ışığında doğal, yan etkisi olmayan arı sütünün beyine radyoterapi uygulanan hastalarda ışın tedavisinin sebep olduğu olumsuz etkileri önlemek için tedavi öncesinde ve sonrasında arı sütü verilmesi tavsiye edilebilir. 

Araştırmamızda tespit ettiğimiz olumlu etkiler, arı sütünün başta antioksidatif etki olmak üzere faydalı biyolojik aktivitelerine atfedilebilir. 

Konuyla ilgili klinik çalışmaların tasarlanması ve uygulanması daha etkin stratejilerin oluşturulmasını sağlayacaktır."

BEYİN TÜMORU VE BEDEN HÜÇRELER DESTEKLEYİÇİ 

Her çabanız ise kardeşiniz yaşamasına bir müçadeledir hiç bir zamanda bazi tavsiyeler yapılmış ise kullanmayın şunu çok iyi bilmeniz gerek “sebzeler temizleyiçi meyveler besleyiçi” ama bu muçadelenizi kesmeyin kesinlikle de güzel kardeşimizin akrabalarınızın yanında duygusal olmayın yaşam için hep neşeli olun o güzel kardeşimiz dostlarınızın bu durum içine kapalı oluşun dan ve duygusal oluşun dan dışarı amayışı hızla beden ve de sizde hızla bir şeyyapmak için tavsiyeler kullandırıl mak tasınız haklı sınnız yaşarken yaşatmayı tevekkülün için de olan ve verilen bağışıklık gibi de yanın da insan hakkı da verdi bu mücizevi dünyaya oda nimet hikketler sadece bize düşen şükür ve sabır “allah kerim şifasını da verçek umit kesilmez “ 

Güzel kardeşimizin akrrabalarınızın geçmişte ateşli hastalık geçirdimi sorgulayın

Güzel kardeşimiz akrabalarınızın üzntü geçmişte yaşadımı ailesel ve haksızlık ve veya yakınını kaybetme gibi haller.

Güzel kardeşimizin akrabalarınızın duygusal halleri neşeli olmasını sağlayın 

Bu notları bana düşer seniz sevinirim başka iç hastalıklar basur kalp bulantı kusma öksürük ateş baş dönmesi geçmişten bu yana

Bunlar sadece söylediğiniz kelime MEDET  için sadece bilgidir. 

Vitaminler, insan ve hayvan hayatında önemli rol oynayan organik maddelerdir. Kalori içermezler. Kendi başlarına enerji kaynağı değildir fakat birçok biyolojik olay üzerinde etkilidirler. Yeterli miktarda vitamin alınmaması organizmanın savunmasını zorlaştırır ve hastalıklar baş gösterir. Çok miktarda alındığında da başka hastalıklara sebep olurlar. 

B3 VİTAMİNİ: Bağırsakları çalıştırma, Sinir sistemleri düzenleme, Beyin fonksiyonlarını ayarlama; Bitkinlik, uyuklama, depresyon ve cildin sağlığını korumada çok faydalıdır.

Eksikliğinde çocuklarda büyüme durur. Pellegra hastalığı görülür.

GIDA ÇEŞİTLERİ

Yer fıstığı, bitter çikolata, karaciğer, süt, peynir, yoğurt, yumurta baklagiller, kepekli ekmek, balık, taze meyveler, yağlı tohumlar ve patateste ,kuzu eti, mercimek ,bira mayası, bulunur. Pek çok besinlerde, B1 ve B2 ile birlikte bulunur. 

B 14 VİTAMİNİ: Vücutta tümör oluşumunu önler. Bu konuda çalışmaktayım işşallah kısa zamanda ileteçem 

KALSİYUM: Özellikle kemik oluşumu ve diş sağlığı açısından önemli bir mineraldir. Kalsiyumun, kas büyümesi ve kasların gerginliği, enerji üretimi, sinir iletimi ve kalbin ve kan damarlarının verimli ve düzenli çalışmasında önemli görevleri vardır. Hamilelik ve doğumdan sonra süt yapımında etkilidir. 

Romatizmayı giderir, kemik erimesini önler, akciğerin normal çalışmasını sağlar, kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Ayrıca kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Hayat boyu her gün düzenli olarak yeterli miktarda kalsiyum alınması kemiklerin çabucak kırılmasına, kamburluğa ve insan boyunun kısalması riskine karşı korur.

Sırt ağrıları çeken insanlara kemiklerini ve kıkırdaklarını güçlendirmek için kalsiyum ve magnezyum takviyesi kullanmaları önerilmektedir.

Kolon kanseri riski taşıyan kişilerin kalsiyum bakımından zengin bir beslenme programı uygulamaları ya da kalsiyum takviyesi kullanmaları halinde hastalıklarının önlenebileceğine dair tespitler yapılmıştır.

Kadınların adet dönemlerinde kalsiyum, magnezyum takviyesi kullanmalarının ağrılarında rahatlama sağlamaya yardımcı olabileceği görülmüştür.

Kalsiyum ve magnezyumun uzun süre bir arada kullanılması halinde beyin damarlarının da bulunduğu kan damarlarının sağlığı korunacak, migren kaynaklı baş ağrıları hafifleyecektir. Kalsiyum ve magnezyum takviyesi uyku problemlerini çözmede de etkilidir.

Kalsiyum eksikliğinde raşitizm, kemik erimesi ve diş çürümesi gibi sorunlar ortaya çıkar. Saç ve tırnaklarda kırılmalar meydana gelebilir. Ayrıca, eklem ağrıları, kas krampları, egzama, kalp çarpıntısı, yüksek tansiyon, sinirlilik, uykusuzluk ve depresyona neden olabilir.

Fazla kalsiyum alınması böbrek taşı ve kireçlenmesi, kas güçsüzlüğü, kemiklerde kireçlenme gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Kalsiyum en fazla süt ve süt ürünleri, yumurta, un, susam, saf bitter çikolata, soya fasulyesi, şalgam, ıspanak, patlıcan, patates, soğan, lahana, pırasa, karnabahar, küçük balıklar, fındık, fıstık, çilek, dut, portakal, limon, ayva, nar, hurma, karpuz, pekmez, pirinç, nohut, mercimek ve zeytinde bulunur. 

İYOT: Hayat için oldukça önemli bir element de iyottur. İyot mineralinin büyük bir kısmı Tiroid bezinde bulunur ve Tiroid bezinin fonksiyonlarını düzenler.

İyot, aynı zamanda kanı temizler, ana damarların sertleşmesini önler, zihinsel fonksiyonları düzenler, kilo almayı sağlar. Normal büyüme ve gelişme, enerji kullanımı ve kilo kontrolü, beyin ve sinir sisteminin düzenli çalışması gibi başlıca fonksiyonlarda önemli görevler alır.

İyot eksikliği, troid bezinin fonksiyonlarını yerine getirmesine engel olarak başta guatr olmak üzere, zekâ geriliği, gelişim bozukluğu, kısırlık gibi şikâyetlerin oluşmasına neden olur. 

Deniz ürünleri, süt, başta yeşil yapraklı sebzeler olmak üzere; brokoli, lahana, çilek, ıspanak ve havuçta bulunur. 

MAGNEZYUM: Magnezyum hayati önem taşıyan mineralden belki de en önemlisidir. Vücudun kendisi bu minerali üretmediği için magnezyumun be sinler yoluyla alınması gerekir.

Vücudumuz için gerekli olan magnezyumu bazı gıdalardan, içtiğimiz sulardan özellikle maden sularıyla alırız.

Magnezyum toprakta ve deniz suyunda saklıdır. Vücudumuzda da sürekli doldurulması gereken bir magnezyum rezervi vardır. Yanlış beslenme, toprakta bu mineralin giderek azalması magnezyumun vücut tarafından yeteri kadar alınmamasına neden olur.

Ayrıca fazla terleyen, müshil veya idrar söktürücü ilaç alan kişilerde vücuttan daha fazla magnezyum gider.

Stres, hamilelik ve emzirme gibi durumlarda ise vücudun magnezyuma olan ihtiyacı daha da artar. Vücut bu minerali yeteri kadar almadığı zaman kemiklerde depo edilmiş olan magnezyumu kullanır.

Rezervi bittiği zaman da alarm verir. Mide barsak bölgesindeki, idrar yollarında, baldırlardaki kramplar, kalp ritmindeki bozukluklar, boyunda ve omuzlarda kasılmalar veya sinirlilik, ellerde uyuşukluk ve karıncalanma, migren, dikkat azlığı, gürültüye karşı hassasiyet magnezyum eksikliğinin işaretleridir

Magnezyum, sinir sisteminin aşırı duyarlılığını azaltarak sakinleşmeye yardımcı olduğu için “Antistres minerali” olarak da bilinir. Astım ve alerjik nezleyi hafifletir. Ayrıca cildi düzgünleştirir, saçı güzelleştirir, tırnakları kuvvetlendirir. Kas ve sinir fonksiyonlarının yürütülmesi, kalp ritminin düzeninin sağlanmasında magnezyum büyük önem taşımaktadır.

Magnezyum, enzimlerin harekete geçirilmesi ve kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesinde rol alır. C vitamini, sodyum, potasyum, kalsiyum ve fosfor gibi vitamin ve minerallerin daha etkili kullanılması için de gereklidir. Astım ve alerjik nezleyi hafiflemesi de magnezyumun faydaları arasındadır. Adet dönemi öncesi magnezyum takviyesi adet sancılarını azaltır. Hamilelikte görülen kramplara karşı koruyucudur.

Bilim insanları hastalıkların yüzde 13’ünün magnezyum eksikliğine bağlı olduğunu belirletiyor, Magnezyum olmadan vücutta enerji dönüşümü olmaz. Magnezyum eksikliği kalp, böbrek, beyin ve karaciğer fonksiyonlarında aksaklıklara yol açarak halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk ve uyku bozukluları, dalgınlık, hafıza zayıflığı, öğrenme güçlüğü, böbrek yetmezliği, kalp çarpıntısı, kramp gibi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Özellikle alkol bağımlılarında ve sık alkollü içki içenlerde magnezyum eksikliğine bağlı kalp hastalıkları daha sıktır. Ayrıca sigara da aynı etkiyi yaptığı için sigara içenlerde ihtiyaç daha fazladır. Bu da kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.

Hamilelikte magnezyum eksikliği erken doğum riskini arttırır. Yeni doğanda ise magnezyum eksikliği bebeğin ısı kaybetmesine ve ölümüne yol açabilmektedir. Magnezyum fazlalığı bitkinlik, yorgunluk, uyuşukluk, böbrek ve sindirim sistemi hastalıkları, kaslarda istek dışı titremeler, terleme ve depresyon gibi sağlık sorunlarına yol açar

GIDA ÇEŞİTLERİ

Kuru sebze ve meyveler, lahana, patates, pırasa, tahıllar, soya, badem, yer fıstığı, fındık, çikolata, muz, çilek, hurma, esmer pirinç, bulgur, kepekli ekmek soya ,semiz otu ,maydanoz ,kuru bezelye ve etler kemik yapımı için gereklidir. 

KÜKÜRT: Solunum sisteminin sağlıklı çalışmasına katkıda bulunur ve vücudun oksijen dengesini korur. Beyin fonksiyonlarının çalışmasını destekler.

Saç, tırnak ve cilt sağlığı için gereklidir. Alerjik rahatsızlıklara karşı koruyucudur.

Uyuz ve egzama gibi deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olur ve safra salgılarını arttırır.

B Grubu vitaminlerinin kullanılmasına yardımcı olur. Beyin fonksiyonları için gereklidir Oksijen dengesini sağlar .Bazı zararlı bakterileri öldürücü etkisi vardır. Kükürttün faydaları arasında yaşlanmanın belirtilerini azaltması da sayılabilir.

Kükürt eksikliği saçlarda zayıflık ve deride solgunluk görülebilir .Aşırı kükürt böbreklere zarar verir. İnsan vücudu fazla kükürt alması durumunda baş ağrısı, boğaz ve mide yanması, kusma gibi belirtiler gösterir. Ayrıca, alerjik deri hastalıklarına neden olur.

Kükürt fazlalığı en çok astım hastalarını olumsuz etkiler. Sağlıklı saç, cilt ve tırnaklar için gereklidir. Oksijen dengesinin muhafazasına yardımcı olur. Bu da beyin fonksiyonları için çok önemlidir.

GIDA ÇEŞİTLERİ

Kükürt Kırmızı et, tavuk ve balıketi, yumurta, zeytin, havuç, soğan, sarımsak, kereviz, turp, lahana, ıspanak, çilek, muz, maydanoz, marul, patates, incir, tere, soya, dana yürek ,kuru fasulye, balıklar, yumurta, buğday çimi, karides mercimek ,yulaf ezmesi, maydanoz ve hurma kükürt içeren besinler arasındadır. 

BAKIR: Bakır karaciğerde depolanan; C vitaminini oluşumunda, vücut dokusunun yenilenmesinde ve kemik yapısının sağlamlığı için gerekli olan bir mineraldir. Başta beyin ve sinir sistemi sağlığı üzere er türlü hastalığa karşı koruyucudur

Protein sentezlenmesinde ve enerji üretiminde görev alır. Alyuvarların oluşumuna katkıda bulunur. Saç ve deri sağlığı için faydalıdır.

Bakır eksikliği, bakır açısından yetersiz beslenme, bakırın yeterince emilememesi ya da fazla çinko alımı gibi nedenlerden kaynaklanabilmektedir.

Bakır eksikliği; bağışıklık sistemi zayıflamasına vücut direncinin azalmasına, güçsüzlük, kansızlık, sinir ve asabi bozukluklara, deride yara ve egzama gibi sorunlar ortaya çıkmasına yol açar.

Kalp hastalıkları ve kalp krizleri meydana gelir. Ayrıca, saç dökülmesi, iştahsızlık, ishal ve çarpıntı meydana gelebilir. Kemikler ve dokuların yapısı olumsuz etkilenir. Bakırın aşırı dozda alınması, kanser riskini büyük oranda arttırmasının yanı sıra depresyon, şizofreni, bunaklık, hipertansiyon gibi ciddi zihinsel ve bedensel rahatsızlıklar meydana gelir.

GIDA ÇEŞİTLERİ

Zeytin, badem, fındık, ceviz, taze ve kuru üzüm, arpa, tam ekmek, bal, kuzu ciğeri, sarımsak, portakal, pancar, pekmez, brokoli, fasulye, sığır karaciğeri, buğday çimi, ceviz ,kayışı, mercimek ,yulaf ezmesi ,badem ,soya ,fındık ,mantarlar, tere ,limon.  ve bezelye bol miktarda bakır içeren besinler arasındadır. 

BOR: Bor sağlık açısından önemli bir mineraldir. Vücudun fosfor dengesini sağlar Kalsiyum, magnezyum ve fosfor mineralleri ile D Vitamininin vücutta korunmasına ve etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olarak diş ve kemik sağlığının korunmasına katkıda bulunur. Beyin fonksiyonlarını geliştirir, östrojen hormonunun çalışmasını destekler. Borun bir diğer özelliği de doğal bir antibiyotik oluşudur.

Özellikle, kemik erimesi, migren, sinir hastalıkları, halsizlik, uykusuzluk ve kanser tedavilerinde kullanılmaktadır.

Bor eksikliği, D vitamini eksikliğine ve buna bağlı olarak da kemik erimesi ve zayıflamasına ve kemiklerin daha kolay kırılmasına neden olur. Eksikliğinde ayrıca, konsantrasyon zorluğu ve hafıza zayıflığı görülebilir. Yüksek dozda alınması zehirleyici etki gösterebilir.

Badem, fındık, elma, üzüm, çilek, hurma, şeftali, erik, patates, sarımsak, brokoli ve domates bol miktarda bor içeren besinler arasındadır.  

SİLİSYUM: Zarları kuvvetlendirerek kanamaları önler. Organların vakitsiz yaşlanmasını, bozulmasını engeller. Beyin yorgunluğunu giderir. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. 

Bu minareli hücre zarlarını kuvvetlendirerek kanamalarını inceler. Organların vakitsiz yaşlanmasını ve bozulmasını engeller .Beyin yorgunluğunu giderir .Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar .Buğday kepeği sarımsak, kuru fasulye ,enginar ve kırk kilit otu (at kuyruğu)

Musibetlere ilk seni yıkmak için kas kemik yapını bozar ve oksijenini keser yavaş kademeli sağlam yerlerini de yok eder bir cevap tarih ve zamanlar gelince yazılacak..

KIRKKİLİT OTU: Atkuyruğu Musibetlere karşı en etkili bugün içinde geçerlidir..

05 06 mayıs Hıdırellez  ve kırk bitki toplanıp doğanın kaynatılır tabiatın çocukları içer şifa bulurlardı ,on dan dolayı kolay yoluyla olsun diye doğa tek ot verilir kırk kilit oto verilir doğaya hepsinin bir birleşimden silika silisyum dioksit  ve tek bitki örtülerin için de ise silika atkuyruğu kırk kilit otu da bulunur.

“Kapı pencere acın yağmur olsa da enerjileri alın”..

Hiç bir yerde bulunmaz sadece sentetik yapılır.. Bu gün ise musibeti büyütür.. Asıl öyle değildi çok önce saklı olan şifa sizlere elçiler haberdar etti doğaya ol dedi sadece bu kadar..

Sonradan araştırılır asırlar sonra.. sonrası Latin harflerini alır..

Atkuyruğu: silisli asitler, sapanin, oksal, sodyum, potasyum, demir, alüminyum, koloid, mangan, reçine, acı maddeler, eqvisetin

Latince Adı: Equisetum arvense

Diğer adları:

At koruğugillerden; kök sapı ömürlü olan, nemli yerlerde yetişen bir bitkidir. Çay için toplanacak yaz sürgünleri Mayıs Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. Bitkide sonbahara hastalık gözükebilir. Hastalıklı bitkiler toplanmamalıdır.

İyi kurumuş bitki gevrekleşerek çıtır çıtır kırılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur. Yapraklar ovuşturularak saptan ayrılır ve bir örgüye serilerek 1  2 gün boyunca tam olarak kurumaya bırakılır.

Acı madde, saponin, tanen, silisik asit, çeşitli alkoloidler ve potasyum içerir.

Faydaları ve Kullanım Şekli: Damarları ve kasları yumuşak tutar. Özellikle, sporculara çok faydalıdır. Kanı temizler. Saçı besler ve kepeği önler, Saç dökülmesi, tırnak kırılmalarında fayda sağlar. Kronik öksürükte faydalıdır.

Sindirim sistemini güçlendirir. İdrar ve balgam söktürücüdür. İdrar torbasındaki iltihabı giderir. Ödem giderici etkisi de bulunmaktadır. Ağız ve bademcik iltihaplarında faydalıdır. Vücut direncini arttırır. Yaraların ve kesiklerin iyileşmesini hızlandırır. Böbrekleri temizler ve böbreklerde oluşan kum ve taşları dökmeye yardımcı olur.

Kaşıntılı egzamalarda, kabuklu, iltihaplı, kılları dökülmüş olsa bile, atkuyruğu kaynama suyu ile yapılan banyolar veya kompresler büyük yardım sağlar. Kemikleri kuvvetlendirir. Romatizma, gut ve eklem ağrılarında çok faydalıdır.

Damar sertliğini önler, regl düzensizliklerinde iç kanamaları önlemede ve durdurmada (burun, mide, barsak, akciğer, beyin kanamaları, aşırı regl kanamaları) kullanılır.

Sinir sıkışması, bel ve boyun ağrıları, kıkırdak sorunlarında faydalıdır.

Kırk kilit bitkisinin toprak üstünde kalan kısımları kurutulup kaynatılmak suretiyle çay ve gargara olarak ya da haricen kullanılır.

Pek çok faydalı etkiyi çay olarak içildiğinde gösterir. Ayrıca, Kırk kilit suda kaynatıldıktan sonra elde edilen su, haricen egzama, sivilce, yara, çıban ve kıl dibi iltihaplarına karşı kullanılabilir.

Bu su gargara olarak ise boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarına karşı faydalıdır. Kökler zehirli olduğundan toplanırken sürgünlere karışmamasına dikkat edilmelidir.

Çay: 1 2 çay kaşığı bitkinin taze veya kuru yaz sürgünü 150 ml. suda 3 5 dakika ateş görmeden demlenir süzülür.

Silika (Silisyum Dioksit) yaşamsal önem taşıyan bir mineraldir. Konuşma sırasında silisyum olarak da geçen silika atkuyruğu olarak bilinir.

SİLİSYUM: Zarları kuvvetlendirerek kanamaları önler. Organların vakitsiz yaşlanmasını, bozulmasını engeller. Beyin yorgunluğunu giderir. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar.

Bu minareli hücre zarlarını kuvvetlendirerek kanamalarını inceler. Organların vakitsiz yaşlanmasını ve bozulmasını engeller. Beyin yorgunluğunu giderir. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Buğday kepeği sarımsak, kuru fasulye, enginar ve kırk kilit otu (at

kuyruğu)

Uyarı: Tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Kırk kilit otunun bazı türleri zehirlidir. Kullanırken dikkat edilmeli ve uzman kişilere danışılmalıdır. Uzman kişilerden yârdim istenir.

Saklı şifa sırlar kitabin dan bitkilerin dilleri, bitki içindekiler ,7 bitki 16 bitki 40 bitki 52 bitki ayrı ayrı gönderilen şifreleri, bölümlerinden kısa alıntılar  

YILAN BALIĞI İlla bir Japon’un bir Çinlinin bulması değil.

Beynin altını atın gümüş yoksa pusulayı kaybedersin..

Yılan balıkları Türkiye ege sularında ve Edirne enez ilçesinde yetiştiricilik yapılmakta dır. Çin, Japonya ve Avrupa sularında yaşamaktadırlar, Bu cins balıklara "sudaki ginseng" adı verilmiştir.

Denizde doğar ancak akarsularda yaşarlar. İnsanlar, bugüne kadar verilen çabalara rağmen bu balığın yavrularının suni üretimini gerçekleştirememişlerdir.

Dolayısıyla bu balık cinsi çok değerlidir. Örneğin, Çin'de ona "yumuşak altın" denilmektedir. Yaşaya bilirlik gücü çok yüksek bir balıktır.

Gece rahatça hareket eder, ışığa karşı çok duyarlıdır ve oksijen eksikliğine son derece dayanıklıdır.(Tüm sır derisinde ve omurgasında dır)

I945'te Hiroşima'daki nükleer bombardımanın ardından tüm canlıların arasından yalnızca bu balığın hayatta kalabilmesi herkesi çok şaşırttı. (Derisindeki sır, omurgasın da ki yaşam onu hayata tutmuş tur)

Bu durum bilim adamlarının yoğun ilgisini çekti. Japonya'da son derece değerli olan ve içerdiği besin maddelerinin katsayısı yüksek olan bu cins yılan balığı insanlar tarafından çok sayıda tüketilmektedir. 

EPA insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitleri. Bu asit, kan damarlarını iyileştirir, lipid seviyesini azaltır, dolayısıyla çeşitli kan damar hastalıklarını etkili bir şekilde önler.

DHA aynı şekilde insan vücudunun üretmediği başlıca doymamış yağ asitlerin den dir. Bu aside "BEYNİN ALTINI" adını vermişler.

Beyin fonksiyonlarını iyileştirir, hafızayı güçlendirir, yaşlanma nedeniyle meydana gelen dejenerasyon ve senile dementia durdurulabilir.

akgler alkoksil gliserin, insan vücudu tarafından üretilebilmektedir.

Bilim adamları ona "bağışıklık kaynağı" adını vermişlerdir. Lenf bezlerinde, karaciğer ve ilikte konsantre olan bu madde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu enfeksiyon ve diğer hastalıklara karşı dirençli kılar.

Daha bir çok rahatsızlıkta kullanılır. Hangi vitaminler ve mineraller var sorusu :YOK,YOK

Hamilelikte hem anneye hem de bebeğe katkıları büyüktür.

Cinsel gücü kuvvetlendirir. Erkekliği arttırır.

Göğüs meme kansere karşı koruyucu

Beyin hücrelerini güçlendirir. Migren rahatsızlığında faydalıdır.

Kalp ve damarları korur.

Kolesterolü düşürür.

Alerji ve astım hastalığında oldukça ciddi yararları vardır.

Fazla kilolardan kurtulmada zayıflamaya yardımcı olur.

Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklerde faydalıdır.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalıklara karşı zayıflığa iyi gelir.

Eklem romatizmaya iyi gelir.

Devam edeçek 

 

 



 
EDATApp
TOKEN COİN BORSALAR SAKLI-ŞİFA
YATIRIM SANAL PARA ALTIN GÜMÜŞ BAKIR SAKLI-ŞİFA
AlışSatış
Dolar35.808135.9516
Euro37.132437.2812
ZİYARET İSTATİSLİĞİ SAKLI-ŞİFA
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam62
Toplam Ziyaret1330734
SİTE HARİTASI SAKLI-ŞİFA
TAKVİM SAKLI-ŞİFA